|

'Kimin ne kadar rızkı varsa hepsi Allah'tandır'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Faruk Beşer köşesinde 'rızık' meselesini kaleme aldı. Hayrettin Karaman, Ömer Lekesiz, Mahmud Erol Kılıç ve Abdullah Muradoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
11:07 - 28/05/2017 Pazar
Güncelleme: 11:35 - 28/05/2017 Pazar
Yeni Şafak
Mahmud Erol Kılıç, Hayrettin Karaman, Abdullah Muradoğlu Faruk Beşer, Ömer Lekesiz.
Mahmud Erol Kılıç, Hayrettin Karaman, Abdullah Muradoğlu Faruk Beşer, Ömer Lekesiz.

Faruk Beşer, Hayrettin Karaman, Ömer Lekesiz, Mahmud Erol Kılıç ve Abdullah Muradoğlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Hangi tarafın daha kârlı ya da zararlı olduğunu bilmek zor


Şuna benzer soruları çokça duyarız: Madem ki, Allah her canlının rızkına kefildir, neden insanlar açlıktan ölüyor? Ya da rızkı Allah dilediğine dilediği kadar veriyorsa bizim çalışmamızın anlamı ne?Mesele kaderle ve sebepler gerçeğiyle de yakından alakalıdır. Her şeyi yaratan Allah'tır, ama O hiçbir şeyi rastgele ve sebepsiz yaratmaz. Olup bitenlerin bir kısmının sebeplerini insan oluşturur. İnsan bu konuda bir ölçüde özgürdür ve olup bitenlerin çoğu onun oluşturduğu sebeplerle vücut bulur. Ama oluşu vücuda getiren Allah'tır. Tıpkı şunun gibi: İnsan düğmeye basar, lamba yanar, ama düğmeye basma sadece görünürdeki bir sebeptir. Lambayı asıl yakan arka plandaki cereyan düzeneğidir.Rızıkla ilgili yanlış anlamanın sebeplerinden biri de şu ayeti kerimeyi doğru anlamamaktır.'Yeryüzünde kımıldayan bir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın… Her şey apaçık bir kitapta mevcuttur' (Hûd 6).Denir ki, madem her canlının rızkını Allah verecek, o halde niçin bazı insanlar ve bazı canlılar açlıktan ölüyor?


Online hadis platformu


Sevgili Peygamberimiz'i (s.a.) dünya çapında tanıtmayı, onun hadislerini ve sîretini sahih olarak ve çağın diliyle bütün insanlığa sunmayı hedefleyen bir dernek ve onun çok önemli faaliyetleri var. Yanıbaşımızdaki bu çalışmaları, bir iki yazıda, görmeyenlere göstermek, bilmeyenlere bildirmek, haberim yok diyenleri haberdar etmek, içinde bulunduğumuz mübarek ayın manevi iklimine de uygun düşecektir.Her biri birer değer olan emektarlarından biri olan F. Ekinci'den rica ile elde ettiğim bilgi notunu paylaşıyorum:Meridyen Derneği tarafından “Önyargısız İslam" sloganıyla yola çıkılarak kurulan Sonpeygamber.info web portalının açılışı, 19 Nisan 2007 tarihinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanları Mehmet Aydın ve Nimet Çubukçu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın yanısıra iş, sanat, ilim ve fikir dünyamızdan önemli isimlerin katıldığı görkemli bir törenle yapıldı. İlk iki günde 3.500.000 ziyaretçiyi ağırlayarak internet yayıncılığı alanında ülkemizde önemli bir rekora imza atan Sonpeygamber. info web portalı kurulduğu günden bu yana önemli mesafeler kat etti.


İnanan için sadece inandığı vardır


Bir Ramazan ayına daha eriştirildik. Bizlere bu imkanı nasip eden Rabbimiz'e şükürler olsun.Oruç tutmanın yararlarıyla ilgili konuşmalar da başladı hemen. Başlasın, olması gereken olacak. Ortam hangi sözü gerektiriyorsa onlar söylenecek, kaçış yok.Neticede oruç ile asıl kaçış ise sadece Allah'adır; bağlantı O'nadır; faydası da ancak O'ndan talep edilebilir.Hayr üzere, rahmet ve bereket içinde bir Ramazan geçirmeniz dileğiyle, 14 Haziran 2016'da fayda çevresinde yazdığım yazıyı, bir okunma vaktinin daha tahakkuk ettiğini düşünerek tekrarlıyorum:“Orucun bağışıklık sistemini güçlendirmesine, solunum ile sinir sitemlerini rahatlatmasına mahsus bedensel (fiziksel); ruhsal bir dinginlik sağlamasına, basiretin artmasına, dikkatin bilenmesine mahsus manevi (ruhsal) ve aç olanın halinden anlamaya, toplumsal yardımlaşmanın gerekliliğini kavramaya mahsus toplumsal - ekonomik faydaları üzerine bugünlerde çok fazla şeyler duyuyoruz.


Fazla konuşmayı sevmediği gibi her şeyi de yazmazdı


Geleneğimizde tâziye üç gün sürer. Kadim dost Âkif Emre'nin âlem-i cemâle yürüyüşünün üzerinden bugün tam beş gün geçti. Bu sebepten ben bir tâziye yazısı yazmayacağım. Bir güzelleme, bir yâd-ı merdân diyebilirsiniz yazdıklarıma. Bir vazifeden dolayı yurtdışında olmamdan dolayı cenazesine iştirak edemedim. “Yanımdadır ama aslında uzaktadır. Uzaktadır ama aslında yanımdadır" deyişince dualarımla orada olmaya çalıştım. Hakkımızı helal ettik uzaklardan. İnşaallah o da bizlere helal etmiştir.Âkif gibiydi. Doğru, dürüst bir adamdı. Her ikisi de Müslümanların ahvali ile dertlenen dava adamı idiler. Şimdi beraber yatıyorlar.Söyleyeceğim söz bana nasıl bir menfaat sağlar kaygısında olan yeni yetme yazarlardan değildi. Onun için yalnızdı. Yalnız bırakıldı. Zira birilerine yaranma derdi olmadı hiç. Şunu iyi biliyordu ki o yaranacağı kimseler bugün vardılar belki ama yarın yoktular. Ontolojik olarak buna âmenna dediği gibi politik olarak da buna inanıyordu. Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan geleneğinden geliyordu. O zaman Bâki olanın veçhine hayran olmak varken Fenâ bahçesinin papağını niye olsundu ki.. Ama sokaktan, sahadan gelen birisi olarak ne onun Bosna bilgisine, ne Ortadoğu bilgisine hiçbir zaman müracaat edilmedi. Kendisinden istifade edilmedi. Çoluk çocuğun eline kaldı ciddi işler..


Akif Abi'yi en son yine Süleymaniye'de görmüştüm


İnsan, bazen, hakikaten ne yazacağını bilemiyor. “Akif Emreağabeyimiz" için ne yazayım? İnsan sevdiği saydığı kişilerin uzun yaşayacağı hissine kapılır nedense. Bu yüzden Akif Abinin vefat haberi birçok insanı olduğu gibi, beni de çok sarstı. Önce şaşkınlık, yüreğime saplanan bir acı, onun da ardından kabullenme, duâ, fâtiha. “Hayy"dan gelir, “Hû"ya gideriz. Takdir Hudâ'dan. Dost'a giden dostları uğurlamak düşüyor biz geride kalanlara..Akif Abi, yokluğu hissedilecek büyük bir kayıp. Çizgisinde sâbit-kadem kaç insan kaldı böyle çevremizde? Etrafımızı kuşatan bütün sahtelikler arasında, tepeden tırnağa sahici bir adamdı. Sahteliklerin oynaştığı sahnenin dışındakilerdendi. Hiçbir zaman bu sahnelerin adamı olmaya tenezzül etmedi.Hem adıyla, hem soyadıyla müsemma olan Akif Emre, “Mehmet Akif" ve “Yunus Emre"nin bir sentezidir: Yüksek bir ahlak, düzgün duruş, özü neyse sözü o olan, temiz vicdanı hep gölgesi olan, bu gölgelikler içerisinde başı kalbine doğru bir parça eğik yürüyen, bu toprağın insanı. Gölgesine gölgenizi, yüreğine yüreğinizi, aşınızı aşına katabileceğiniz bir yoldaş. Hayatta böyle bir yoldaşa sahip olmaktan daha değerli ne olabilir?


#Faruk Beşer
#Hayrettin Karaman
#Ömer Lekesiz
#Mahmud Erol Kılıç
#Abdullah Muradoğlu
7 yıl önce