|

'Kudüs için ne yapabiliriz?'

Yeni Şafak yazarlarının dünyanın konuştuğu Mescid-i Aksa ve Kudüs meselesine dair analizlerini sizler için özetledik...

Yeni Şafak
09:04 - 22/07/2017 Cumartesi
Güncelleme: 09:26 - 22/07/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Yasin Aktay, Müfit Yüksel, Taha Kılınç, Leyla İpekçi
İsmail Kılıçarslan, Yasin Aktay, Müfit Yüksel, Taha Kılınç, Leyla İpekçi

İsmail Kılıçarslan, Taha Kılınç, Leyla İpekçi, Yasin Aktay ve Müfit Yüksel'in yazılarının en çok dikkati çeken kısımları....


'Aptal Arap diktatörleri...'

Hepimiz orada olacağız. Mabedimize kurulan x-rayleri ‘canım bunda ne var ki, güvenlik tedbiri alıyorlar’ cümlesiyle geçiştiren bütün aptal Arap diktatörleri, ‘modern dünyanın gerekleri, reel politik’ bık bıkı ile hayat geçiren bütün İslam demokrasileri, ‘şimdi tabii İsrail de çok ayıp ediyor’ gazıyla gaz ticaretini birbirine hiç karıştırmayanlar, ‘çok acayip kınıyoruz, öyle böyle değil, deli gibi kınıyoruz’ diyen bütün İslami bilmem neler canımızı acıtacak, acıtacak, acıtacak. ‘Vah’ diyeceğiz. ‘Vah’ demenin geç, çok geç kalmışlığın bir ifadesi olduğunu elbette bileceğiz ama yine de ‘vah’ diyeceğiz işte imanımızdan kalan son pamuk ipliğiyle.

'Soruyorlar, Kudüs'le ilgili ne yapabiliriz?'

Birkaç gündür, “Kudüs’le ilgili ne yapabiliriz? Görev ve sorumluluklarımız nelerdir?” sorusunu mütalaa ediyoruz arkadaş çevrelerinde, sohbet halkalarında. Kur’ân’dan buna dair işaretler yakalamaya çalışınca, göze çarpan kısımlar oldukça öğretici. İşte bir örnek:Hepimizin bildiği kıssadır. Mısır’da İsrailoğulları’na uygulanan ilk soykırım sırasında, Hz. Musa, ilahî koruma altında Firavun’un sarayına yerleştirilir. Ardından, yine bildiğimiz üzere, ayırmaya çalıştığı kavgada yumruğunun isabet ettiği adamın ölümü üzerine Medyen’e iltica eder, orada 10 yıl kalır, bilâhare de peygamberlik göreviyle Mısır’a yeniden gönderilir. Hz. Musa’nın peygamber olarak Firavun’un karşısına çıkmasından sonra, Mısır yönetimi İsrailoğulları’nın erkek çocuklarını yeniden boğazlamaya başlar. Bu, ikinci büyük soykırımdır. Binlerce bebek, Firavun’un askerleri tarafından daha kundaktayken öldürülür.

'Dahlan Müslüman evlerini İsrail'e satmak için alıyor'

Kudüs’teki Filistinlilerin topraklarını ve evlerini satın alarak Arapsızlaştırmak, İsrail’in önemli, ama pek başarılı olamadığı stratejilerinden. Çünkü Filistinliler hiçbir fiyata evlerini asla İsaillilere satmıyor. Oysa son zamanlarda Kudüs’te Arapların kendi aralarında ev satış hareketlerinin olduğu gözlemleniyordu. Arkasında çıkan el de yine BAE’nin bütün bu darbe-operasyonlarında rol alan İslam dünyasındaki karanlık-kirli eli Muhammed Dahlan. İsrail’e satılmayan evler önce buraları nihayetinde İsrail’e satacak Araplar tarafından satın alınmış oluyor.

'Kimseye ait değil bu şehir'

Tarihte Kudüs’ten geçmeyen uygarlık yoktu neredeyse. Tevhid medeniyetinin cemal ile olduğu kadar celal ile bir bütün olduğunu ilk burada fark ettim. Buradaki sertlik, Batı Şeria’nın ne ironiktir ki aslında İsraillileri hapseden duvarı, şiddet, yıkım, beşeriyetin vicdanını bir pıhtı gibi tıkıyordu. Ama celal, bu haliyle cemalini açığa çıkarıyordu. 

Musa aleyhisselam ve Firavun’dan Asurlara, Davud ve Süleyman aleyhisselam dönemlerine Beytü’l Makdis’in inşasına.. Yuhadileri sürgüne yollayan Babillilerin, Romalıların, Helenlerin, Haçlı seferlerinin, Sasanilerin, Emevilerin, Memluklerin, Osmanlıların insanlığa bıraktığı izleri barındıran bu şehirde ilk kez adalet duygusunun cemaliyle birlikte celalinden de tecelli edişine şahitlik ediyordum evet.Kimseye ait olmamıştı bu şehir. ‘Kutsal’ın ne olduğunu burada fark ettim. Bugün Filistinlilere örgütlü zulüm yapan İsraillilere bile ait değildi Kudüs. Şehir kalptir. Ve kalbin sahibi Allah.


'Theodore Herzl’in adımları bunlar...'

Son günlerde, şahin/sertlik yanlısı kanadı temsil eden Likud idaresindeki İsrail yönetimi Mescid-i Aksa’da Cum’a namazından başlayarak ibadet yasağı getirerek yeni bir hamle içerisine girdi. Yasak olmasına rağmen İsrail askerleri Harem-i Şerifin içine girdi. 

Harem-i Şerif’in ismetini, daha öncelerde olduğu gibi tekrar ihlâl etti.Bu son hadiseleri, 1897’de Theodore Herzl’in öncülüğünde İsviçre’nin Basel kentinde toplanan Birinci Siyonist Kongre’den beri 120 yıldır atılan uzun vâdeli adımların bir sonucu olarak değerlendirebiliriz. Daha o dönemde, Osmanlı Arşiv kaynakları Basel, Filibe gibi merkezlerde toplanan Siyonist kongrelerin ana amacının “Arz-ı Filistin’de bir Yahudi hükümeti teşkili/tesisi” (BOA, Y.A.HUS, 376/151) olduğunu açıkça ifade etmekteydi.

#Yeni Şafak
#Kudüs
#Mescid-i Aksa
7 yıl önce