|

"Milletvekilleri anlaşamıyorsa halka götürmek gerekir"

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, yeni anayasa için referanduma gidilebileceğini belirterek, “Bunu vekiller olarak yapamıyorsak, meselenin referanduma gitmesinin çeşitli şekilleri olabilir. Bir mesele hakkında milletvekilleri anlaşamıyorsa, halka götürmek gerekir. Türkiye'nin gündeminde başkanlık sistemi yeni bir tartışma değil” dedi.

Yeni Şafak
10:15 - 10/03/2016 Perşembe
Güncelleme: 08:19 - 10/03/2016 Perşembe
IHA

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını çelişkili olarak değerlendiren Şentop, bunun nedeninin CHP'nin tavrıyla ilişkili olduğunu dile getirdi. CHP'nin yeni anayasa yapma konusunda samimiyetsiz olduğunu söyleyen Şentop, “CHP ne yapmak istiyor anlaşılamıyor. Bir kere “darbe hukukundan anayasayı kurtaralım' diyor. Darbe hukukunun en önemli metni, belgesi 1982 Anayasası. Yeni anayasa yapılmasına da 'tamam' diyor. Sonra komisyona üye veriyor, sonra vazgeçiyor, ayrılıyor komisyondan. Tamam, ayrılabilirsin, bu da bir siyasi tavırdır. 'Diğerleriyle beraber yapalım' diyoruz, buna da 'hayır' diyor. 'Ben yoksam siz de yapmayın' diyor. Böyle çelişkili, anlaşılmaz bir tavır, Sayın Bahçeli'nin de açıklamalarını karmaşık hale getiriyor” diye konuştu.


AK Parti'nin anayasa konusunda bütün partilerin uzlaşmasından yana olduğunu kaydeden Şentop, “Biz AK Parti olarak, bütün partilerin katılacağı bir komisyon istedik. Yok hepsi beraber olmuyorsa, hangi partiler katılmak istiyorsa onlarla devam edelim. Bütün bunlar olmuyorsa, en sonunda AK Parti kendi teklifini TBMM'ye verecektir. Şuanda sayı olarak bir anayasa teklifi verebilecek tek parti AK Parti. Kanun teklifini tek bir milletvekili verebiliyor ama anayasa değişiklik teklifini verebilmek için 187 imza gerekiyor. Meclis'te anayasa değişikliği teklifini veremeyecek partiler, bugün komisyona AK Parti ile eşit sayıda üye veriyor” değerlendirmelerinde bulundu.



“3 MADDEYİ DE DEĞİŞMEZ HALE GETİREN, 12 EYLÜL'ÜN 5 GENERALİDİR”


Şentop, bilinenin aksine Anayasanın ilk 4 maddesinin değil, ilk 3 maddesinin değiştirilemez olduğunu belirtti. Anayasa'nın ikinci maddesine, 1982 yılında hukuksuz ve anlamsız ifadelerin eklendiğini dile getiren Şentop, şunları ifade etti:



“Anayasanın ilk dört maddesi değişmez değil, değişmeyecek maddeler ilk üç madde. Dördüncü madde bu üç maddenin değişmeyeceğini söyleyen madde. Anayasa hukuku derslerinde böyle bir konu anlatılırken, zeki öğrenciler hemen el kaldırıp 'ilk üç maddeyi dördüncü madde koruyor ama dördüncü maddeyi koruyan madde yok. Dördüncü maddeyi kaldırsak, ilk üç maddede değişmez olmaktan çıkar' diye soru sorarlardı. Kılıçdaroğlu '4 maddenin değişmezliği' derken, dördüncü maddeyi de mi bunlar arasında sayıyor? Bugün bir gazetede gördüm, 'dedelerimizin koyduğu maddelerdir bu 4 madde' diyor. Bu maddeler sadece 12 Eylül Darbesini yapan 5 generalin koyduğu maddeler. Değişmezlikle ilgili Cumhuriyetin ilk anayasası 1924 Anayası'nda sadece birinci madde, devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu değişmez madde. 1961 Anayası'nda yine sadece bu birinci madde değişmez madde. 1982 Anayasası Danışma Meclisi'nde hazırlandığında Milli Güvenlik Konseyi'ne 5 generalin önüne gittiğinde sadece birinci madde değişmez maddeydi. Bu 3 maddeyi de değişmez hale getiren12 Eylül'ün bu 5 generalidir. Oturmuşlar aralarında demişler ki, 'üçünü de böyle yapalım', sonra böyle yapmışlar. Anayasa'nın ikinci maddesi, devletin, Cumhuriyetin nitelikleriyle ilgili maddesini de 1961 Anayasası'yla karşılaştıralım. 62 Anayası'yla farklı, bunları dedeler mi eklemiş? Bunları darbeci 5 general eklemiş. 82'deki ikinci madde ile Cumhuriyet'in, Atatürk'ün ilk anayasasının hiçbir benzerliği yok. Darbecilerin getirmiş olduğu bu metni, kalkıp Cumhuriyetin kuruluş felsefesiymiş gibi satmaya çalışmak büyük bir cehalettir.”



AK Parti'nin Anayasanın birinci ve üçüncü maddesiyle ilgili bir itirazının olmadığını söyleyen Şentop, “Anayasanın birinci maddesiyle ilgili, yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasıyla ilgili dört partinin de bir mutabakatı var. Bizim ikinci maddeyle ilgili verdiğimiz öneri, 1961 Anayasası'nın ikinci maddesini aynen tekrar etmektir. 12 Eylül darbecilerinin oraya koydukları, bazı ideolojik, hukuki olmayan tabirler var. 'Toplumun huzuru' diye bir ifade var, hukuki bir ifade mi bu? 'Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına dayanan, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir' bu 1961 Anayasası'nın ikinci maddesidir. 12 Eylül darbecilerinin eklediği bazı hukuki karşılığı olmayan, hamasi, tarihi bakımdan da problemli bazı ifadelerin çıkarılmasını düşünüyoruz. Diğer üçüncü maddeyle ilgili hiçbir itirazımız yok” dedi.



“CHP'NİN YENİ ANAYASA YAPMAK GİBİ BİR DERDİ YOK”


“CHP'nin yeni anayasa yapmak gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum” diyen Şentop, “CHP komisyonlarda sürecin içerisinde yer almak istiyor, 'yeni bir anayasa yapılırsa ben bunu engelleyim' diyor. 42 maddelik bir temel haklar bölümünün tek tek başlıklarını belirlemişiz, oturmuşuz, çalışmışız, 42 maddeyi yazmışız, tam başka bir bölüme geçeceğiz, CHP üyeleri geliyorlardı, 'arkadaşlar biz yeni bir çalışma daha yaptık, 25 madde daha getirdik' diyordu. Hadi bir iki madde anlarım, tam 'bitti' derken 25 madde daha ilave getiriyor. Bu anayasa yapma niyetleri olmadığının çok açık bir göstergesi” şeklinde konuştu.



“MESELENİN REFERANDUMA GİTMESİNİN ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERİ OLABİLİR”


Milletvekillerinin anayasa yapmak için uzlaşamaması durumunda referanduma gidilebileceğine dikkat çeken Şentop, “Biz anayasa konusunda 4 partiyle bir mutabakat olmasını çok isteriz. Bu 4 partinin kendi ideolojilerinden vazgeçecekleri anlamına da gelmiyor. Mümkün olduğu kadar uzlaşabileceğimiz konularda uzlaşalım, bir noktaya kadar bunu getirelim ama yüzde yüz uzlaşmanın sağlanamayacağı açık. Bu sadece AK Parti'yle ilgili bir husus da değil. Bu komisyon, yeni anayasa yapım sürecini yöneten bir komisyon. Amaç, mümkün olduğunca çok maddede mutabakat sağlamak, geri kalan bölümlerle ilgili de ne yapılacağını belirlemek. Bunu vekiller olarak yapamıyorsak, meselenin referanduma gitmesinin çeşitli şekilleri olabilir. Bir mesele hakkında milletvekilleri anlaşamıyorsa, halka götürmek gerekir. Türkiye'nin gündeminde başkanlık sistemi yeni bir tartışma değil. Aynı fikirde değilseniz bir hakeme gideceğiz, millete danışacağız. Millet 'hayır' diyor, 'parlamenter sistem' olsun diyorsa, bizim buna diyecek bir sözümüz olamaz. Bu böyle gitmez ama hangi şekle evirilmelidir, ona bakmak gerekiyor. CHP, MHP, HDP de 'böyle gitmez' diyor, onların da bir önerisi var. Onların önerisi bu işi geriye döndürmek; 1961 Anayası'na. Yani 'parlamento seçsin, sembolik Cumhurbaşkanı olsun' diyor. Bugünkü sistem devam edemez, 61'den beri anayasalarda yapılan değişikliklerin çizgisine baktığımızda, bugün geldiğimiz nokta yarı başkanlık sistemine geliyor” diye konuştu.



“HDP İLE AK PARTİ'NİN UZLAŞABİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”


HDP ile AK Parti'nin bir araya gelebilmesinin, uzlaşabilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Şentop, “Yeni anayasa yapımı konusunda samimi olan, kararlı olan partiler nihai olarak bir araya gelecektir. 'Ben samimiyim' diyen partiler bir araya gelir. HDP ile AK Parti'nin bir araya gelebilmesi, uzlaşabilmesi mümkün değil. HDP hukuken bir siyasi parti ama kendi iradesiyle mi hareket ediyor, bu belli değil. Bu şekilde bir siyasi parti olarak henüz kendi iradesiyle, kendi aklıyla hareket edemeyen bir partiyi muhatap alıp, sadece onunla çalışma yapmak yanlış olur” değerlendirmelerinde bulundu.



“ÜNİTER BAŞKANLIK SİSTEMİNİ ÖNERİYORUZ”


Başkanlık sitemi ile federasyonun karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Şentop, federal ve üniter sistemlerle ilgili bilgiler verdi. Üniter başkanlık sisteminden yana olduklarının altını çizen Şentop, “Bizim önerdiğimiz başkanlık sistemini, MHP biraz federasyonla ilişkilendirmeye çalışıyor; bu çok yanlış. Bizim önerdiğimiz şey üniter başkanlık sistemi. Bir ülkede toplumsal yapıda bölünmüşlükler varsa, o ülkede üniter bir şekilde birliği sağlayamıyorsanız, o zaman federasyon suretiyle birliği sağlıyorsunuz. Almanya'da kalkıp üniter bir devlet kurmak isterseniz, kuramazsınız. Orada 16 tane farklı devlet var aslında. Amerka'da 50 tane farklı devlet var. Bunları üniter bir şekilde bir araya getiremiyorsunuz, o zaman birlik olsun diye federasyon getiriyorsunuz. Bu topraklarda, 600-700 yıldır sistem üniterdir. Yasama, yürütme ve yargı bir ülkede tek ve merkezi ise o ülkede üniter yapı vardır. Osmanlıda bunlar tek ve merkezidir” ifadelerini kullandı.



DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI


Dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmalarına da değinen Şentop, bütün fezlekelerin görüşülebilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, “Cumhuriyet tarihinde ilk defa 1925'te bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmış, son olarak da 1998'de kaldırılmış. Bu arada toplam 42 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmış. Şuanda komisyonda 457 fezleke var, bunların hepsini verdiğimizde 113 milletvekilimizle ilgili fezleke var. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca dokunulmazlığı kaldırılanların 3 katı kadar tek seferde kaldırmış oluruz ki; bu çok mantıklı değil, doğru da değil, yapılabilir bir şey de değil. 457 fezlekenin görüşülebilmesi mümkün değil” şeklinde konuştu.



AYM'NİN CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL KARARI


Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili verdiği kararı eleştiren Şentop, şöyle konuştu:



“Önce karar verip sonra gerekçe üretiliyorsa, orada vahim bir durum var demektir. Gerekçe, zayıf bir gerekçe. Bir taraftan tutuklulukta bir hak ihlali olduğunu söylüyorsunuz, diğer taraftan ifade hürriyeti ve basın özgürlüğüyle ilgili de bir hak ihlali olduğunu söylüyorsunuz. Tutuklulukta bir hak ihlali varsa mesele bitmiş demektir. Bunun üzerine mahkeme 'ifade ve basın özgürlüğünde ihlal var' deyince hepimiz, 'bu davanın esasıyla ilgili de bir değerlendirme yapılmış' dedik. Yerel mahkeme tarafından tutukluluk kararı veriliyor, bu daha sonra her ay değerlendiriliyor. Mahkeme tutuklamanın devamına veya kaldırılmasına karar verebiliyor. Gerekçede benim anladığım, Anayasa Mahkemesi sadece tutuklama kararını veren mahkemenin gerekçelerine bakarak karar vermiş, dosyanın içeriğini görmemiş. Mahkeme sadece yerel mahkemenin verdiği bir karardaki gerekçeleri yetersiz bulduğu için bunu hukuka aykırı bir hak ihlali olarak görmüşse, o zaman yerel mahkeme şimdi dosyadaki başka gerekçeleri de değerlendirerek, daha iyi gerekçelendirilmiş bir kararla tutuklama kararı verebilir. Anayasa'nın bireysel başvuru kararı buna engel değil. Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru durumunu rayından çıkarmaması lazım. Bu, Anayasa Mahkemesi'ne olağan yargı yollarını baypas ederek bir süper mahkeme gibi hareket etme imkanı veren bir yol değil.”

#AK Parti
#Mustafa Şentop
#TBMM Anayasa Komisyonu
8 yıl önce