1960’lı ve 70’li yılların en önemli müzisyenleri arasında gösterilen Cat Stevens, yani nam-ı diğer Yusuf İslam, 1977 yılında İslamiyet’i seçip eski hayatından koptu. Onun bu bilinçli tercihi büyük ses getirdi. Önceleri müziğe ilahiler söyleyerek devam eden İslam, 2013 yılında tekrar müzik dünyasına dönme kararı aldı. Geçtiğimiz hafta İstanbul'a gelen Yusuf İslam, Türk hayranlarının karşısına bu defa bir sürprizle çıktı. Geçmişten bugüne uzanan hayat hikayesini ve müzik serüvenini “Neden Hala Gitar Taşıyorum” adlı kitabında anlatan Yusuf İslam, Türk okurlarıyla buluşmanın heyecanını yaşıyordu. Bu vesileyle bir araya geldiğimiz İslam, tüm dünyada hızla yayılan İslamofobiye karşı Müslüman sanatçıların harekete geçmesi gerektiğini söyleyerek "Müslümanlar iyi müzik yapmalı,iyi şarkı söylemeli, iyi kitap yazmalı ve iyi film çekmelidir" diyor.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu kitabı sadece Türkiye için yazdım. Ayrıca kitap, sadece Türkçe basıldı. İçimde neler olup bittiğini açıklayacak sözlerim olmadığında şarkı yazdım. Şimdi daha fazlasını açıklayacak sözlerim var. Yeniden gitar çalmaya başladığımda Müslümanların kafasında soru işaretleri vardı ve sürekli bu konuda bana sorular yönetilyorlardı. Müslümanlara gitarı ne zaman bıraktığımı ve tekrar niye elime aldığımı anlatabilmemin en iyi yolunun kitap yazmak olduğunu düşündüm.
İslam konusundaki anlayışım son on yıllarda oldukça gelişti. Değişim oldukça önemli ve yadsınamaz. Allah’ın bize o bilge kitabında söylediği gibi “Kesinlikle aşamalardan geçiceksiniz” Kitabımda İslam’ı benimsedikten sonra neden gitar çaldığımı anlattım. 2003 yılından sonra yine pek çok şey oldu hayatımda. İslam’ı benimsedikten sonra hayatımda meydana gelen birçok şeyi kitabımda kaleme aldım. Kitap, benim kararlarımın arka planını açıklıyor. Ama bunu yüzeysel bir şekilde yapmıyoruz.
Müzik, içimizdeki ruhun ifade biçimidir. Ayrıca müzik kültürü de yansıttığı için biz müzik sayesinde farklı düşüncelerle daha kolay bir şekilde iletişim kurabiliriz. Çünkü müzikle iletişim kurulduğunda daha az engelle karşılaşırsınız. Müzikte duvarlar yok. Müzik duvarların üzerinden atlar. Yani sınırları müzikle aşabiliriz.
Şu sıralar müzikle daha ilgiliyim. Müziğin barışın yollarını inşa etmek, ahlaki bir mesaj vermek ve cehaletten kurtulma niyetinin pozitif bir devamı olarak görüyorum. Şunu açıkça söyleyebilirim ki İslam’da sanat ve müzik hakkında tolerans vardır. Bunu söylememin nedeni, Kur’an ve hadise dayanan kaynaklarda yasaktan çok, tolerans gösteren daha fazla kanıtın bulunmasıdır.
Sanatçıların ilk olarak kendilerine bakması lazım. Özellikle şöhret olmadan önce. Örneğin Justin Bieber... O binlerce kilometre hızla seyahat ederken bile çalışmalarıyla uğraşıyor. Ayrıca medya da çok önemli. Medya, iyi fikirleri yaymada ve daha iyi bir dünya kurmada bizlere yardımcı olmalı. Müslüman sanatçılar iyi bir şarkı söylemeli, iyi bir kitap yazmalı ve iyi bir film çekerek hikayeler anlatmalı. Böylece terörist Müslüman imajının yıkılmasına da katkı sağlamış oluruz.
Bu alandaki organizasyonlara destek veriyoruz. Bu konuda yeni fikirlerimiz var. Barış treni bunlardan biri... Ayrıca mülteci kamplarının etrafına taşınabilir okulların yapılması için fikirlerimiz var.
İslam ile ilgili hiçbir tehlike yoktur. O mükemmeldir. Fakat tehlike Müslümanları ve onun dinamiklerinin anlaşılmamasıdır. Bunun anlaşılmaması ise cehaletten kaynaklanıyor. Bunun tedavisi ise eğitimdir.
Ne zaman Amerikan vizesine başvurmak zorunda kalsam hep gecikmelerle karşılaştım. Bu aramalar çok sinir bozucu ve hala devam ediyor. Ben iyi düşünüyorum ve iyi şeylerin olacağına inanıyorum. Batı basını beni hala tartışmalara teşvik etmeye çalışıyor ancak tartışmalar öncelikle onlar tarafından yaratılıyor.
Bence bazı ülkelerin kafasında Türkiye’de yapılan gelişmeler karşısında kıskançlık var. Umarım Türkiye gelecekte de daha güçlü kalabilir ve diğer ülkelere de rehber olur. Türkiye’nin kuvvetli ve birleştirici bir ülke olmasını isterim. Çünkü Türkiye’nin konumu göz önüne alacak olursak bu konu çok önemli.
Evet, bu konu çok önemli. İngiltere birçok Avrupa ülkesinden daha dostça davranıyor. 1997’de Müslüman Okulu’nu ilk kez desteklemişlerdi. Cambridge, İngiltere’nin önemli bir entelektüel merkezi. Bu ruhunu yaşatmak için çalışmamız lazım.