arbe teşebbüsünün yaşandığı gece halka cesaret veren bir isim daha vardı: Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş. Darbe girişimi sırasında Sakarya Valiliği'ni işgal eden askerlerin vatandaşlar tarafından çıkartılması sonrasında Vali Coş, binlerce Sakaryalının yanında yer almak için valilik önüne silahıyla çıktı. O gece aslında neler yaşandığını "Silahı süs olarak taşımıyorum. Çatışmaya hazırdım. Fotoğraf çektirmeye çıkmadık" diyen Hüseyin Avni Coş ile konuştuk.
Bana ait bir silah. Emniyetten almış olduğum silah. Her zaman arabamda bulunan bir silahtır. Zaten oraya bizi almaya gelmişler. Nerede olduğumu araştırıyorlar. Her ne kadar korumalar da olsa ne olacağını bilemezsiniz.
Tabi ki... Boşuna mı taşıyoruz? Silah süs olarak taşınır mı? Ayrıca belimde tabancam da vardı. Fotoğraf çektirmeye çıkmadık. Ben polise de eğer bir tehlike, bir saldırı olursa vur emri verdim.
Valiliğin işgali sırasında bir program için Hendek'teydim. Yirmi araçlık, birkaç yüz kişilik kuvvetin valiliğe gittiğini haber aldım.
Protokol müdürlüğünden biriyle irtibattaydım. Valiliğe geliyorum dediğimde "Sayın Valim şu aşamada gelmeyin. Biz burayı tutuyoruz, siz dışarıyla ilgilenin' cevabını alınca hemen İl Emniyet Müdürlüğü'ne intikal ettim. O arada yoldayken jandarma komutanını aradım. İl jandarma komutanı izindeydi yerine başka biri bakıyordu. O Yarbay da telefonlarıma cevap vermedi. 3 saat kendisine ulaşamadık. Anladık ki bu rezil de darbecilerle işbirliği içinde.
Gözaltılardan sonra emniyetteki işleri koordine etmek üzere valiliğe geçtik. Orada da vatandaşlarımızın sayısının on bini aştığını daha fazla gelmelerine gerek kalmadığını duyurduk. Hakikaten anlatılacak bir durum değil. Görmeniz gerekirdi. Kendilerini vatan millet mukaddesat için feda edecek her yaştan kadın erkek yaşlı genç gözyaşartıcı bir fedakarlıkla oradaydı. Sakarya kendisine yakışanı yaptı. Bununla gurur duyuyoruz.
3-4 bin vatandaşımız valiliğe değişik yönlerden girmeye başaldılar. Vatandaşın girmesi oradaki askerleri endişeye sevk etti. Tugay komutanı vekili kurmay albay askerlere silahla müdahale etmelerini emretmiş. Bunu üzerine ilk önde gidenlerden 14 vatandaşımızı yaraladılar. Silah kullanımından sonra vatandaşların infali daha da artınca yakaladıkları askerleri enterne ettiler. Daha sonra valiliğin kurtarıldğını bildirdiler.
Kent meydanında toplanan elli bini aşan kalabalık vardı, onun bir kısmının da darbecilerin karargahı olan tugay komutanlığının önüne yönlenmesini sağlamaya çalıştık. Tugay komutanlığına giriş çıkış kapılarının da kapatılmak suretiyle darbecilerin fiziki olarak dışarı çıkmasının önüne geçtik. Elektrik ve sularının kesilmesi için Tedaş ve Saski'ye talimat verdim ki psikolojik olarak onlar da demoralize olsun. Kontrolün ellerinde olmadığını bilsinler.
Tugayın önünde toplanan halk "Darbeci Uğur Albay istifa!, Darbeci Uğur Albay adalete teslim ol! Seni biliyoruz, tanıyoruz' şeklinde bağırarak karargahtakilerin içlerinde bir ayrışma yaşanmasını sağladılar. Albayı almaya giden polislere silahlı teşebbüste bulunuldu ama polisin kararlı tutumu ve vatandaşın baskısıyla daha fazla direnemediler ve Albay Uğur Coşkun teslim alındı.
Valiliğe intikal eden ve diğer bölgelerden 146 kişi gözaltına alındı. Er ve erbaşlardan bir kısmı konudan habersiz. Tatbikat, terör saldırısı yalanlarıyla alet edilmişler. Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. 77 kişi fiilen bu olaya karıştığı için tutuklandı.
Merkez komutanı valiliğe gidip "Sıkıyönetim ilan edildi, itaat etmezseniz, emirlerime uymazsanız sıkıyönetim mahkemesinde yargılanacaksınız" diye görevlilere göz dağı veriyor. Kendilerini hukukun üstünde gören ve emelleri için gözünü kırpmadan vatandaşın canına kastedebilecek kadar hainleşen sahtekarlara duyulan tepkiyi ve öfkeyi orada görüyorsunuz. Kendilerini sorumluluktan kurtarmaya yönelik ifadeler verdiler. Bunlar rütbeli askerler, emrin kapsamını çok iyi biliyorlar. Bilmemeleri mümkün değil. Abuk sabuk cevap vermeleri, kendilerini savunmaları beni sinirlendirdi.
Paralel yapıyla ilgili net bir tavır ortaya koymamızın, Cumhurbaşkanımızın söylemlerine uygun hareket etmemizin oluşturduğu rahatsızlık sözkonusu. Sakarya'da direniş göstereceğimiz için bizim peşimizde oldukları anlaşılıyor. Bizim öteden beri aksiyoner bir kimliğimiz var. Daima haksızlıkların karşısında durduğumuz için kendilerince bizim adımıza bir plan hazırlamışlar.
"Sizi emniyetli bir yere götürelim, filanca köye götürelim. Orada şöyle tedbir alırız, daha güvende olursunuz, sizi koruruz" dediler ama ben dinlemedim. Mesele bizim korunmamız değil vatandaşın korunması...