|

Otomobil bizim yuvamız

Avcıoğlu ailesi için ralli bir yaşam tarzı. Eski şampiyonlar Azmi- Beyza Avcıoğlu çifti bayrağı oğulları Orhan Avcıoğlu'na devretti. Ailenin ralli hikayesini konuştuk. Anne Beyza Avcıoğlu, "Bizim dünyamız otomobil oldu, ralli bizim için yaşam biçimi" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/08/2017 Pazar
Güncelleme: 03:11 - 13/08/2017 Pazar
Yeni Şafak
Otomobil bizim yuvamız
Otomobil bizim yuvamız

Bu hafta çok farklı bir aileyle tanıştım. Bir aile düşünün, anne, baba oğul ralli yapıyor. Azmi - Beyza Avcıoğlu çiftinin oğulları Orhan Avcıoğlu da anne babasının izinden gidiyor. Annenin 1980'de bir Türkiye şampiyonluğu var. Baba da 1977 senesinin Türkiye şampiyonu. 1980'de de Günaydın rallisini takımıyla birlikte kazanmışlar. Baba aynı zamanda otomobil tekniğinden de anlıyor. Oğullarının Go Kart arabalarını hep kendisi yapmış. Anne Beyza Avcıoğlu şu anda Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu kadınlar kurulu üyesi. Rallinin kendileri için bir aile sporu olduğunu söyleyen Beyza Avcıoğlu, "Bizim dünyamız otomobil oldu. Otomobil bizim için bir yaşam biçimi. Ailemiz şu an otomobil sevdasıyla çevrili. Hayat bizim için orada gelişti. Buradan keyif alıyoruz, paylaşıyoruz. Rallinin aile sporu olabileceğini insanlara göstermek istiyoruz" diyor.

Orhan Bey sizinle başlayalım. Nasıl başladı ralli maceranız?

Orhan Avcıoğlu: 32 yaşındayım, 13 yaşından beri yarışıyorum. Öncelikle kartingle başladım. Yarışlara ilgi duymam ailemin yarışçı olmasından, onların videolarını izlememden ve çocukken fotoğraflarını görmemden kaynaklandı.

 Nasıl bir aile ortamıydı?

O. A.: Hafta sonları yarışlarımız olurdu. Babamla beraber yarışlara hazırlanırdık. Annem her türlü psikolojik desteği verirdi. Babam otomobili yapar ben de yarışırdım. Go Kart bizim için aile aktivitesiydi.

AMATÖR OLARAK BAŞLADIM
 Profesyonel olarak ne zaman başladınız?

O. A.: 2006 yılında Delta Sport ile başladım. 2010'dan beri her sezon Türkiye Ralli Şampiyonası'nda yarışıyorum. Türkiye'de rallide bir noktaya gelebilmek için 4-5 sene iyice pişmeniz gerekiyor. Ben 7 sene Ford'un Türkiye'deki resmi ralli takımı olan Castrol Ford Team Türkiye'de yarıştım. Bu dönemde yarıştığım her otomobille şampiyon oldum. Bu senenin başında bir takım değişikliği yaptım. Toksport ile anlaştım.

 Bu sene Türkiye şampiyonluğuna katıldınız mı?

O. A.: Evet, yarışmaya devam ediyoruz. Hatta girdiğimiz ilk yarışı kazandık. Daha sonra iki yarışta mekanik bir arızayla yolda kaldık. O yüzden Türkiye şampiyonasında şansımız çok yüksek değil. Üç yarış kaldı, İstanbul, Kocaeli ve Marmaris...

 Azmi Bey siz nasıl başlamıştınız ralliye?

Azmi Avcıoğlu: Ersoy Çetin diye bir arkadaşımla birlikte 1970'te amatör olarak başladım. Hatta ona "Buna bir kere bulaşırsak bunun sonu gelmez, ben biliyorum" dedim. Benim otomobil merakım hep vardı zaten. Aşağı yukarı 1973'e kadar yarıştım. Sonra Tofaş Ralli Grubu kurulmuştu. Oraya ilk önce co pilot (yardımcı pilot) olarak girdim. Benim iki tarafım vardı. Biri otomobilleri yapmak ikincisi ralliye girmek.


MURAT 124'LE 3. OLDUK
 Nasıl başarılar elde ettiniz?

A. A.: Toafaş Ralli Grubu'nda Ali Sipahi bizim müdürümüzdü. Türkiye'de o zamanlar Günaydın Rallisi çok önemliydi. 1979'da ikinci olduk onunla. Halkidiki Rallisi var, hala yapılıyor. Orada üçüncü olduk Murat 124'le. 1977 senesinde Türkiye şampiyonu odum. 1980'de Günaydın rallisini kazandık. Ama çok zor bir şeydi.

 Oğlunuza nasıl yardım ediyorsunuz?

A. A.: Orhan'a karting yaparken çok yardım ettim. Ama maalesef gerçek otomobil sporuna geçince hiçbir faydam olamadı. Ben 'Ahmet bizim oğlanı al da şurada yarıştır' demeyi hiç sevmem. Orhan bugüne kendi çabalarıyla geldi. Ben Orhan'ın yarışlarını izleyemiyorum. Bilmiyorum, çok heyecan yapıyorum galiba.

Siz anne olarak hep yarışlarda destek veriyorsunuz. Direksiyon başına geçtiniz mi hiç?

Beyza Avcıoğlu: Dediğiniz veya umduğunuz gibi değil. Ben de otomobil sporlarının içindeyim. Şampiyonum, aynı zamanda da yöneticiyim.

 Öyle mi?

B. A.: Evet, benim hiayem de şöyle: Yüzücülük, bale yapan, konserlere giden otomobillere hiç ilgisi olmayan biriydim. Günün birinde yolum Azmi'yle kesişince otomobillerle de kesişmiş oldu. Bir anda kendimi bu sporun içinde buldum. Araçlara destek vererek başladım ama gözüm hep pilot koltuğundaydı. Bir gün Azmi'nin co pilotu rahatsızlandı ve benim de pilotluk maceram başladı.

 Eşinizle yarıştınız mı?

B. A.: 1979'dan 1984'e kadar onunla yarıştım. 1980'de Türkiye co pilot şampiyonu oldum.

 Neden bıraktınız?

B. A.: Birazcık pişmanım aslında ama çocuklar anne hiçbir hafta sonu evde yoksun, vakit geçiremiyoruz deyince artık nokta koymanın zamana geldi dedim. Şimdi Orhan'a rallilerde destek oluyorum. Ralli ailemiz için bir yaşam biçimi. İnşallah Orhan'ın çocukları da ralliye merak salar ve dört nesil ralli tozu toprağını teneffüs ederek doyarız. Şu anda Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu Kadınlar Kurulu'nun üyesiyim. Ayrıca Uluslararası Federasyonu'nun Türkiye temsilcisiyim.

 Ralli sporu şu an nasıl bir durumda?

O. A.: 2005 yılına kadar bu spor ciddi bir yükselişteydi, hatta Fotmula1 geldi İstanbul'a. Bir süre bir durakalmaa dönemine girdi. Ancak iki üç yıldır bu spor yükselişte.

 Ama biraz pahalı bir spor.

A. A.: Eskiden daha ucuzdu. Şimdi kadame kademe var. Orhan'ların kullandığı lastikleri düşündüğümüz zaman bir tanesi 300 Euro. Bir yarışta 14 lastik kullanılıyor, 60 kilometre gidiyor bir lastik. İnsanlar daima birinci olana bakıyor. Normal arabayla girilen yarışlar da var Avrupa'da. Mesela onların çok taraftarı var. Bizde daima bütün yarışın birincisine bakılıyor, futbolda da bu böyle.

 Anne babanın şampiyonlukları sizi ben de kazanabilecek miyim diye endişelendiriyor mu?

O. A.: Ben şampiyon olabilecek biri olduğumu biliyorum. Ben otomobil kullanmayı sevdiğim ve yarışmayı sevdiğim için yarışıyorum. Her yarışa kazanmak için giriyorum ama o anların tadını çıkarmayı daha çok seviyorum. Kendimi parçalayan hırsım yok. Bu sene olmaz önümüzdeki sene olur. Sonra olur.

 Normal trafikte araç kullanırken nasıl hissediyorsunuz?

O. A.: Trafikte yapacağınız hiçbir şey yok. Otomobil sporcusu olmanın verdiği refleksle bir otomobilin yapabileceklerinin sınırını biliyorum. Bu, kaza önleme anlamında fayda sağlayan bir durum. Ben depoyu doldurup ne kadar yakıt harcayacağımın ekonomisini yapan biriyim. Hızlı gitme içgüdümü pistlerde bırakıyorum.

 Ralliciler normal spor yapıyorlar mı?

O. A.: Biz bir hafta sonunda iki kiloya yakın su kaydediyoruz. Aslında ralli araçlarında klima yok. 55-60 derece oluyor aracın içi. Kalın, yanmaz kıyafetleriniz var. İyi bir fitness seviyesi şart. Ağırlık kaldırmıyorum ama enerjimi bütün güne yayabileceğim aktiviteler yapıyorum. Biz sürücülerin patlar güçtense sürekli güce ihtiyacı var.

 Gelecekteki hedefleriniz neler?

O. A.: Bu sene Türkiye şampiyonu olmak birincil hedeflerimden. Ancak benim bu spora başlarkenki hedefim Avrupa'da ve dünyada yarışlara katılmak, ülkemi temsil etmek ve yarış kazanmak. Türkiye şampiyonluğu bu yolda bir araç benim için. Rallinin mutfağında yetişmem, ailemin beni her zaman desteklemesi kendimi iyi, yetkin ve konforlu hissetmemi sağlıyor.


Fabrikayı kapanmaktan Şahin ve Doğan kurtardı
Röportajın başında biraz bahsettiğiniz bir Şahin Doğan hikayesi vardı. Onu anlatır mısınız?

A. A.: Ben önce Tofaş Ralli Grubu'nda Teknik Müdürlüğü daha sonra da Tofaş Oto Ticaret'te 1980- 1985 arası Mamül

Geliştirme Müdürlüğü yaptım. Bugünkü AR-GE. 1980'den sonra otomobil krizi oldu. Yerli otomobilin resmi satış fiyatı

250 bin liraydı. Piyasada ise 150 bine alabiliyordunuz. Gökçe Bayındır o zamanlar Tofaş Oto Ticaret'in Genel Müdürü

idi. "Bu otomobilleri satmamız gerekiyor, yoksa ne biz ne de siz maaş alabilirsiniz" dedi. Benim rallideki tecrübelerimin

faydasını orada gördük. Otomobilleri hafifletmeye karar verdik. Böylece hem maliyeti hem de vergisi düşecekti.

Otomobilleri 60 kilo hafiflettik ve Şahin böyle doğdu. O zamanlar taksilerin çoğu Renault 12 idi. Taksiler yavaş yavaş Şahin'e

dönüşmeye başladı. Bu kez yine az maliyetle biraz daha pahalı denebilecek Doğan'ı piyasaya sürdük. Otomobilleri hafifletince

satış kapıları açıldı. Fabrika kapanmaktan kurtuldu. Bir de o zamanlar Türkiye'de ufak otomobil yoktu. 124'ü değiştiri

Serçe'yi piyasaya sürdük. Fabrikada epeydeğişmişti tabi ki. Serçe piyasadaki ufak otomobil boşluğunu bir süre doldurdu.

#Azmi- Beyza Avcıoğlu
#Ralli
#Türkiye
7 yıl önce