|

Salâlar 15 Temmuz’un simgesi oldu

15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından geçen bir yılın sonunda dün 90 bin camiden aynı anda yine salâlar yükseldi. O gece Türk milletine en büyük cesareti veren bu çağrılar, ilk önce şaşkınlıkla karşılanırken önemi sonradan kavrandı. 15 Temmuz’dan sonra milletçe salâların manevi bir iletişim yolu olarak kullanıldığının farkına vardığımızı söyleyen Şehzade Cami Baş Müezzini Oğuzhan Bahtiyaroğlu, “Salâlar 15 Temmuz’un simgesi oldu” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/07/2017 Pazar
Güncelleme: 06:49 - 16/07/2017 Pazar
Yeni Şafak
Adem Küçük
Adem Küçük

15 Temmuz gecesi gerçekleşen başarısız hain darbe girişiminde din görevlileri tarafında tek nefeste okunan salâlar cuntacı askerlere korku salarken Türk milletini motive etmişti. Minarelerden halk tek vücut olmaya çağırılırken camilerimiz de ezanların susmaması için vatansever hocalarımız tarafından korunmuştu. Darbenin gerçekleştiğini duyduğu anda camiye koşan Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii İmam Hatibi Adem Küçük, ilk salâyı okuyarak halkı darbe girişimine karşı birlik ve beraberliğe çağırmıştı. Küçük’ü peşi sıra 15 Temmuz’da sembol haline gelen Şehzade Camii Baş Müezzini Oğuzhan Bahtiyaroğlu takip etmişti. Minareye sıkılan mermilere aldırmadan salâ okuyan Bahtiyaroğlu, bir de darbecileri teslim olmaları için kardeşçe uyarmıştı. Türkiye’nin dört bir yanında okunan salâlardan rahatsız olanlarda olmadı değil. İzmir, Bursa ve İstanbul’da görevli olan bazı hocalarımızda salâ okudukları için darp edilmişti. Aradan koca bir yıl geçti. Dün gece de 15 Temmuz’u unutmadığımızı göstermek için 90 bin camiden aynı anda salâlar okundu. 15 Temmuz’dan sonra salâların manevi bir iletişim yolu olarak kullanıldığının milletçe farkına vardığımızı Bahtiyaroğlu, “Salâlar 15 Temmuz’un simgesi oldu. İnsanları birleştirebilecek bir güce sahip olduğu o gece anlaşıldı ve gerçek değerini kazandı” diyor.


ONLARI BANA
SÖYLETEN ALLAH’TI

Darbe gecesi sabaha kadar sayısız salâ okuyan Şehzade Cami Baş Müezzin Oğuzhan Bahtiyaroğlu, minareden ayeti kerimeler, Ayetel Kürsiler, tekbirler, Salât-ı Tüncinâlar, salavatlar, Çanakkale şiiri, İstiklal Marşı’nı okuduktan sonra Mehter Marşını mikrofondan dinletmişti. Onlara ‘Namlunuzu bize değil düşmana çevirin, siz Türk askerisiniz› diye ikazlarda bulunurken minareye ateş edildiğini bir türlü unutamadığını söyleyen Bahtiyaroğlu, “Darbeci askerlere teslim olmalarına dair yaptığım çağrıdan sonra oldukça değişik tepkiler aldım. Bir yıl geçti hala da almaya devam ediyorum. Yaşlı başlı amcalar gelip, ‘Hocam biz dinledik, elini öpmeye geldik’ diyenler oluyor. İnsanlar çok etkilenmiş o seslenişimden. Onu söyleten Allah’tı. Allah dilimizi döndürdü bizde söyledik. 15 Temmuz’dan önce insanlar salâları cenazelerde duyuyordu. Fakat o geceden sonra salâların manevi bir iletişim yolu olarak kullanıldığının farkına vardılar. Salâlar 15 Temmuz’un simgesi oldular. İnsanları birleştirebilecek bir güce sahip olduğunu, manevi tesirinin olduğunu gördüler” diyor.

BİZİM MİLLETİMİZ
SAVAŞÇI BİR MİLLET

Camileri hayatımızın merkezine çekebilirsek gerçek manada hayatımızda olağanüstü hisleri yaşayacağımıza inanan Bahtiyaroğlu, “Camilerde insanlar birleşiyor omuz omuza saf tutuyor. Fakiri zengini genci yaşlısı beraber bir ruha bürünüyor. Salâ kültürün toplumumuzda yaygınlaşıp gerçek değerini kazanmasıyla camilerimizde önem kazandı. O gece ezanların susturulma korkusuyla halkımız camilere sahip çıktı. Fakat hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. 15 Temmuz’dan sonraki 1-2 aylık süreçte insanlar trafikte olsun kalabalıkta olsun birbirine karşı çok anlayışlı, hoşgörülüydü. Ama sonrasında yine eskiye dönüldü. 15 Temmuz yaşanmamış gibi bir hava oluştu. Ben de şunu anladım. Bizim milletimiz savaşçı bir millet. Cenab-ı Allah bir daha milletimizin başına böyle bir kalkışma getirmesin. Böylesine bir imtihanı hak edecek isyanda bulunmayız Rabbimize karşı. Bir yıl oldu ve suçluların hak ettiği cezaları almasını bekliyoruz. Tez zamanda cezalandırılırlar inşallah” şeklinde konuşuyor.

SALÂLAR İNSANLARI
BİLİNÇLENDİRDİ

“O hain geceyi engellemek için yapmamız gereken tek bir şey vardı. O da salâ okumaktı” diyen Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii İmam Hatibi Adem Küçük, “Ezanlarımız ve salâlarımız İslam nurunun bu topraklarda devam ettiğinin bir işaretidir. 15 Temmuz’da ülkemiz bir işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Ezanlarımız ve salâlarımız 15 Temmuz’da olduğu gibi 15 Temmuz’dan sonrada insanlarımızın daha da motive olmasını sağladığı gibi bir salâ duyduğunda daha dikkatli davranması gerektiği konusunda bilinçlendirdi. Zalimlerin hak ve hukuk tanımayan azgınlaşan ve şımaran iradelerine karşı daha dikkatli tavır alması gerektiğini salâlar 15 Temmuz ve sonrasında insanlarımıza anlatmış oldu. İnsanlığın barış, huzuru ve hayrın anahtarı şerrin kilidi olma konusunda ülkemizdeki bütün kardeşlerimiz sorumludur. İslam nurunun bu topraklar üzerinde asla dinmeyeceğini, kıyamete kadar devam edeceğinin bir işaretidir ezanlarımız ve salâlarımız. Bu toprakları vatan edindiğimiz günden bugüne kadar nasıl kardeşlik birlik ve beraberlik içinde yaşadıysak bundan sonrada bunu devam ettireceğimiz bir işaretidir. Kimse topraklarımızı işgale edemeyecek, ezanlarımızı dindiremeyecek, salâlarımızı susturamayacak, göklerden de bayrağımızı indiremeyecek” diyor.

MİLLETİN GENLERİYLE
OYNAMAYA GELMEZ

15 Temmuz sonrasında milletin birlik ve beraberlik konusunda eskisinden daha hassas olduklarını gözlemleyen Küçük, “Arzu ederiz ki böyle durumlar bir daha yaşanmasın. Şayet yaşanırsa milletimizin bunun cezasını daha ağır bir şekilde verecektir. Cemaatimizle zaman zaman yaptığımız sohbetlerde 15 Temmuz’daki birlik ve beraberliğin devam ettiğini görüyorum. İnsanlar daha çok kenetlenip bu tarz tehlikelere karşı tek yumruklar. İnsanlar, ‘Bizim vatanımız ve milletimiz tek, bizim gideceğimiz başka ülke yok. Gerekirse dinimiz ve vatanımız için seve seve canımızı veririz’ diyorlar. Bu bir darbe değil ülkemizin işgal projesiydi. Çanakkale’de ülkemizi işgal edemeyenler 15 Temmuz gecesinde toplu bir şekilde dış güçlerinde destekleriyle içimizde yerleşmiş olan hainlerle işgal etmeye çalıştılar. Bu sebeple cemaatimizin birlik ve beraberlikleri daha da yüksek seviyeye çıkmıştır. Elbette insanlarda 15 Temmuz’a göre biraz rahatlama oldu ama bu milletin genleriyle oynamaya gelmez. Bu millet dar gününde bütün ayrılıklarıyla beraber ne olursa olsun bir ve beraber hale gelebilen bir millettir. Bu millet farklı milletler kıyaslanamaz” ifadelerini kullanıyor.

İHANETİ UNUTMADIĞIMIZIN GÖSTERGESİ

15 Temmuz gecesinde salâ okuduğu zaman zaman hakaret içerikli konuşmalara, WhatsApp’tan tehdit içerikli mesajlara maruz kaldığından da bahseden Küçük, “Ben hiçbir tehdide aldırış etmedim. Onlara ‘Yiğitler bir kere ölür, korkarlar her gün ölür. Biz dinimizi, vatanımız seven insanlarız bu yüzden her zaman görevimizin başındayız’ karşılığını verdim. Bu hainlikler tarih boyunca her zaman yapılmış. Bundan sonraki süreçlerde de olmamasını temenni ederiz. İçimizdeki hainleri bertaraf etmek için 15 Temmuz’un yıldönümünde okunması çok önemliydi. Biz 15 Temmuz’u unutmadık, unutturmayacağız, buradayız demekti dün akşamki salâlar. Herhangi bir kalkışmaya karşı gözdağıydı. ‘Ey iman edenler müminlerden başka kâfirlerle dost edinmeyin’ diye buyuruyor Allah. Kâfirden bize dost olmaz. Nerede ne yapacakları belli olmazlar. Bunlara karşı uyanık ve tedbirli olmamız lazım. Ferasetli ve basiretli olmamız lazım. Salâların okunması düşmanlarımıza korku salar. Onların ihanetlerini unutmadığımızın göstergesi” şeklinde konuşuyor.


Kendi öz değerine kavuştu

Darbe gecesi Türk milletinin kutlu bir direniş örneği gösterdiği İstanbul’da darp edilen hocalarımızdan Hacı Kadın Cami İmamı Adem Tunoğlu, o gece palayla camiye gelen bir adamın saldırısına uğramıştı. Göğsünün altından yaralanan Tunoğlu’nun zanlıyla olan davası hala devam ediyor. Tunoğlu, “Yerimi değiştirmemin kendi değerlerimle ilgili bir yanlış olacağını düşündüm. Kaçtı dedirtmek istemedim. Zaman geçtikçe nasıl bir beladan kurtulduğumuzu gördük. Salâya karşı toplumumuzda bir bilinç oluştu. Eskiden atalarımız önemli her hangi bir konuyu duyurmak için salâ okurmuş. Zamanla bu unutulmuş. 15 Temmuz ile salânın önemi anlaşıldı. Rutin bir şey olmaktan çıkıp ciddi bir konu oldu. Özüne döndü. Fakat 15 Temmuz ve sonrasındaki etkisini de maalesef kaybetti. 15 Temmuz bize devletimizi kaybedersek gidecek yerimiz olmadığını gösterdi. Vatanımıza daha çok sahip çıkmak zorunda olduğumuzu anladık” diyor.


Şahsıma değil vatanıma yapıldı o hakaretler

15 Temmuz gecesi salâ okuduğu için darp edilen din görevlilerinden İmam Hatip Nurdoğan Akın, Bursa’da Orhangazi ilçesindeki Çeltikçi Camii’nde görevliydi. Can güvenliği sebebiyle görev yeri şimdi Osmangazi ilçesinde Hoca Hasan Camii olan Akın, “O gece salânın susmasını isteyen kişiler tarafından darp edildikten sonra şikâyette bulunmuştum. İçlerinden 4 kişi tutuklanmıştı. Fakat sonrasında serbest bırakıldılar. Davamız hala devam ediyor. Bir yıldır neticelenmedi. Şahitlerimiz vardı ama sonradan fikir değiştirdiler. Davanın ilk zamanları tehditler aldım davadan vazgeçmem için. Çeşitli aracılar soktular araya. Bir kısmı tehdit tarzında bir kısmı da maddi manevi talepler doğrultusundaydı. Ben kabul etmedim. Onlara da söyledim: “Bu yolda tekte kalsam davadan vazgeçmeyeceğim. Çünkü bu benim şahsi meselem değil. Şahsıma yapılan bir hakarette değil. Bu dinimi, vatanıma, milletime yapılan bir hakaret. Ben manevi değerlerimle yaşamak istiyorum. Onlar olmadıktan sonra bir anlamı yok hayatın. 15 Temmuz sonrası salânın topluma bıraktığı miras şu oldu: Bizi birliğe çağırma kültürü oluştu. Din etrafında birleşebileceğimizi, birleştiğimiz zaman çok şey yapabileceğimizi ispatlandı. Horasan erlerinin bırakmış olduğu o ruha, özümüze dönüşümüze bir vesile oldu. Geleceğe yönelik olarak hamurumuza bir şeyler kattı. Önceden bu salârın okunmasının pek bir ehemmiyeti yoktu. Sıradan bir olguydu. Ümmetin birleştiriciliğine bir vesile oldu 15 Temmuz. Her sıkıntıdan ya da şerden bir hayır çıktığı gibi bundan da bu hayır çıktı” ifadelerini kullanıyor.


#Salâ
#15 Temmuz
7 yıl önce