|

Şaron’a fırlattığım ayakkabının peşindeyim

Kudüslü akademisyen Abdallah Marouf Omar, Filistin’de yaşanan zulmün gün geçtikçe arttığını ve yeni bir intifada hareketinin çok yakında başlayacağını söylüyor. 2000 yılındaki intifada hareketinde Ariel Şaron’u protesto eden 150 kişilik grubun içinde yer alan Omar, “O gün ayakkabılarımdan birini Şaron’a doğru fırlattım. Hala Kudüs’e gittiğimde “Ayakkabılarım nerededir?” diye düşünüyorum” diyor.

Yeni Şafak
04:00 - 28/05/2017 Pazar
Güncelleme: 10:49 - 28/05/2017 Pazar
Yeni Şafak
000 yılındaki intifada hareketinde Ariel Şaron’u protesto eden 150 kişilik grubun içindeydi.
000 yılındaki intifada hareketinde Ariel Şaron’u protesto eden 150 kişilik grubun içindeydi.
Kudüslü Abdallah Marouf Omar, yaklaşık 3 yıldır İstanbul’da yaşıyor. 29 Mayıs Üniversitesi’nde İslam Tarihi bölümünde öğretim görevliliği yapan Omar, halen İngiltere’de Aberdeen Üniversitesi’nde İslam ve Kudüs Araştırmaları alanında çalışmalar yürütüyor. Şu sıralar siyer araştırmaları üzerine yoğunlaşan akademisyen, geçtiğimiz ay Kudüs Platformu tarafından düzenlenen “Osmanlı Döneminde Kudüs Uluslararası Sempozyumu”nda “Osmanlı Kudüs’ü ve Yahudileri” başlıklı konuşmasıyla dinleyicilerle önemli bilgiler paylaştı. Kudüs’te yaşadığı sıralar sık sık İsrail askerleriyle karşı karşıya gelen Omar, Filistin’de yaşanan sorunların arttığını ve yeni bir intifadının çok yakında başlayacağını dile getiriyor. 2000 yılında gerçekleşen intifada hareketinde İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Mescid’i Aksa’ya gelerek “Burası hep İsrail bölgesi kalacak” sözleri üzerine 150 kişilik bir grupla Şaron’un önünde durduklarını söyleyen Omar, “O gün ayakkabılarımdan birini Şaron’a doğru fırlattım. Hala oralara gittiğimde “Ayakkabılarım nerededir?” diye düşünüyorum” diyor.
Bir Filistinli olarak ülkenize sık sık gidip geliyorsunuz. Şu an Kudüs’te nasıl bir hayat var?

Kudüs'te ailelerin çoğu parçalanmış halde. Bir kısmı Ürdün’de bir kısmı ise Filistin’de. İsrail’in işgallerinden ötürü şu anda Kudüs’te hayat çok zor... İnsanlar günlük hayatlarında dahi epey zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Çok şiddetli bir baskı uyguluyorlar ve bunlar gün geçtikçe artıyor. Bunun tek sebebi ise bizi yani Filistinlileri şehirden uzaklaştırmak.


TRUMP’IN GELİŞİ İSRAİL’E YARAMADI
Kudüs 2009 yılında Arap Kültür Başkenti olarak ilan edilmişti. Bu yıl da Filistin’in işgalinin 100.yılı. Bu vesileyle de pek çok etkinlik düzenleniyor. Bu tür çalışmaların Filistin bilinci oluşturması açısından ne gibi faydaları olur sizce?

Bir yılın Kudüs’e ayrılması ve bu konuda farkındalığın oluşması çok önemli bir şey. 2009’da Kudüs şehri Arap kültür başkenti olarak ilan edildiğinde bu tür çalışmalar büyük bir etki yarattı ve oldukça başarılı oldu. Tabii İsrail yine tüm bunları engellemeye çalıştı. Medyayı etkili bir şekilde kullandılar. Burada yeniden bir Arap kültürünün yeşermesinin önüne geçmek istiyorlardı. O yıl İsrail hükümeti için çok kötü bir yıl olmasına rağmen Kudüs’teki Müslümanlar için çok güzel geçmişti. 2017 için de aynı şekilde olacağını düşünüyorum. Bu yıl inşallah Müslümanlar için güzel bir yıl olacak. Bu tür çalışmalarla Filistin sorunu, insanların zihninde yeniden yer edecek diye düşünüyorum.

Donald Trump’ın Amerika Başkanı seçilmesiyle birlikte Filistin sorunu daha büyük bir çıkmaza girdi diyebilir miyiz? Filistin’i hem politik hem de sosyal olarak ne gibi zorluklar bekliyor?

Donald Trump’ın gelişi aslında İsrailliler tarafından güzel bir şeymiş gibi karşılanıyor. Ama bana göre öyle değil. Amerika’nın İsrail’in yanında yer alması, Müslümanların İsrail’e olan öfkesini daha da arttırıyor. Bu durum onların lehine değil aleyhine olacak. İsrail’in Haartz Gazetesi, bu sorunu görmüş ve bununla ilgili haberler yapıyor: “Trump’ın gelişi İsrail adına kötü bir durumdur” diyorlar. Şu an Trump’ın hala Tel Aviv’deki Amerikan Konsolosluğu’nu Kudüs’e taşıma fikri var. Eğer bunu gerçekleştirirse bütün Filistin’de ateş yanacak. İşte bu dediğim gazete de İsrail hükümetini bu konuda uyarıyor. Genel olarak baktığımız zaman bu sebeple Trump, İsrailliler için iyi biri değildir.

EZAN YASAĞI GÜNDEME GELEBİLİR
Bu konudan da hareketle Trump’ın Ortadoğu politikasını nasıl buluyorsunuz?

Başarılı bulmuyorum. Çünkü Trump, bölgeyi bilmiyor. Zaten şu an Amerikan yazılı ve görsel basını sürekli Trump’ın hatalarını gözler önüne seriyor. Gün geçmiyor ki Trump’ın bir hareketi Amerikan komedisine konu olmasın. Bu da onun pek akıllı biri olmadığını gösteriyor zaten. Bush da akılsızdı ama Trump’ın Bush’tan farkı, Trump’ın aşırı derecede narsist olması. Bu hem kendisi hem de bütün dünya için problem.

Şu an İsral’in Filistin’de yerleşim yerlerini arttırma politikası var. Hatta bu politikada Trump’ın damadı etkin rol oynuyor. Bu devam eder mi?

Trump’ın damadı gerçekte bir Yahudi ve Siyonist. Aslında Trump’ın damadının İsrailli ve Yahudi olması işlerin daha da tehlikeli bir hal almasını sağlıyor. Ne yazık ki bu durumun devam edeceğini düşünüyorum.

Sizce Filistin’de önümüzdeki günlerde en çok hangi problemler yaşanır?

Sık sık gündüme gelen ve İsrail’in de uygulamaya çalıştığı ezan yasağı yeniden bir problem olarak karşımıza çıkabilir. Biz Filistin halkı olarak bunu asla uygulatmayız. Eğer İsrail böyle bir karar alarak bu yasağı uygularsa Filistinde yeni bir intifada başlar. Zaten 2015'ten beri devam eden bir intifada var. Bunu İsrail de anladı. Çünkü Filistin’deki sorunların hiçbiri çözülmedi.

İslam dünyası Filistin’e sahip çıkmalı

Filistin’de yaşanan bunca sorun karşısında İslam ülkelerinden ortak bir ses yükselmiyor ne yazık ki. Türkiye dışından hiçbir ülke Filistin sorununa sahip çıkmıyor diyebilir miyiz?

Kesinlikle... Görüyoruz ki Türkiye, İslam aleminin sesi oldu. Türkiye’nin bu konuda da İslam aleminin öncüsü olması gerekiyor. Filistin sorunu, İslam dünyasında birinci sorun olarak kalmalı ve çocuklara küçük yaşlardan itibaren bu bilinç aşılanmalı. İslam dünyasının İsrail devletine “Şu sınırı geçme” diye şiddetli bir dille uyarması, tehdit etmesi ve kırmızı çizgilerini koyması lazım. Çünkü İslam dünyası kendi iç meseleleriyle uğraştığı zaman İsrail hükümeti de Filistin’le ilgili yaptırımlarını arttırıyor. Ancak İsrail, İslam ülkelerinin kendileri üzerine yoğunlaştığını gördüklerinde baskılarını durduruyorlar. Şu an zaman bizden yana, İsrail’den değil. İsrail hükümeti neredeyse 50 yıllık bir işgalin ardından devlet kurma konusunda başarı olamadılar. İslam aleminin tek yumruk olarak İsrail’in karşısında durması lazım.

Hastane değil mezbahane
1969 yılından bu yana Filistinli mahkumlar sık sık açlık grevi yapıyor. Geçtiğimiz aylarda başlatılan açlık grevi de hala devam ediyor. Mahkumlar en çok hangi durumdan şikayetçi?

Mahkumların tek isteği, insanca muamele görebilmek. Taleplerinden biri de Remle Hapishane hastanesinin kapatılması. Çünkü burası bir hastane değil adeta birer mezbahane. Buraya gelen insanlar her şekilde ölüme terk ediliyor. Örneğin bir mahkum, kanser dahi olsa sadece küçücük bir hap verilip ölüme terk ediliyor. Ayrıca sürekli yerleri değiştiriliyor. Bu nakillerde onlara çok kötü davranılıyor. Onlar için nakil günü demek cehennemi yaşamak.

Uyanışın parçası olduğum
için mutluyum
Peki Kudüs’te yaşadığınız zamanlarda İsrail askerinin size baskı uyguladığı oldu mu?

Evet... Başımda ve ayaklarımda hala kapanmayan yaralarım var. Örneğin, 2000 yılının Eylül ayında Ariel Şaron, Mescid-i Aksa’ya geldiğinde onun önünde duran 150 kişiden biriydim. O sıra ikinci intifada yaşanıyordu. Şaron “Burası hep İsrail bölgesi kalacak” demişti ve büyük bir ayaklanma başlamıştı. Ben de Şaron’a ayakkabımı fırlattım. Hala Kudüs’e gittiğimde “Ayakkabılarım nerede acaba” diye düşünüyorum.

Filistin’de okuma- yazma oranlarının oldukça yüksek olduğunu biliyoruz. Siz bir akademisyen olarak Filistinli gençlerin eğitime yeterince önem verdiğini düşünüyor musunuz?

Biz İsrail işgali nedeniyle eğitime epey önem veriyoruz. Benim büyük babam beni hep şöyle öğütlerdi: “Biz Filistinliler olarak okumamız yazmamız ve akıllı olmamız gerekiyor. Çünkü İsrailliler buraları bizim cahilliğimizden işgal etti.” Bu nedenle Filistinli gençler yüksek lisans, doktora gibi aşamalarda eğitim görüyorlar. Biz de Filistinli akamisyenler olarak bu uyanışın bir parçası olmaktan büyük şeref duyuyoruz.

#Kudüs
#Ariel Şaron
#​İslam dünyası
#Filistin
7 yıl önce