Bursa'da Türk Metal-Sen'e bağlı olarak çalışan Renault işçilerinin 14 Mayıs Perşembe gecesi ücretlerinin iyileştirmesi talebiyle başlattığı eylemler, İzmit, Eskişehir, Ankara ve İzmir'deki birçok fabrikaya sıçrayarak yayılması ilginç bir hak arama mücadelesi olarak dikkat çekti. İşçi eylemleri; Renault, TOFAŞ, Ford Otosan, Coşkunöz, Mako, Arçelik, Petkim ve Türktraktör'de üretim çarklarının durmasına neden oldu. Söz konusu fabrikalarda günlerce üretim yapılmazken, ilk kez Renault'ta yaşanan eylem, 27 Mayıs'ta işçiler ile işveren temsilcisi arasında anlaşmanın sağlanmasının ardından sona erdi.
Haftalarca süren otomotiv sektöründeki eylemler, işçi-sendika ilişkisini bambaşka bir boyuta taşıdı. İşçilerin; haklarını savunmadığını söyledikleri sendikayı bir kenara iterek, özlük haklarının iyileştirilmesini sağlaması, eski usul sendikacılığı da tartışmaya açtı. Ücretlerin iyileştirilmesi noktasında sendikayı devre dışı bırakarak işveren ile anlaşmayı başaran işçiler; özlük haklarının da iyileştirilmesi şartını kabul ettirdi. 10 binden fazla işçinin Türk Metal'den ayrılmasını beraberinde getiren işçi eylemleri; sektör çalışanlarının maaş ve sosyal haklarının iyileşmesi sürecine dönüştü.
140 binden fazla sendikalı işçinin bulunduğu sektörde 3 bin TOFAŞ çalışanı Türk Metal'den Çelik-İş'e geçti. Bu hareketliliği Yeni Şafak'a değerlendiren Çelik-İş Başkanı Ali Cengiz Gül, otomotiv sektöründeki eylemlerin siyasal bir hareket olmadığını ifade etti. Gül, “12 Eylül sonrası dipçik zoruyla üye yapılan, bu sendikaya karşı yıllardır biriken bir volkan patlamasıdır. İşçiler bu sendikanın kendisini temsil etmediğini gördü. Bu nedenle ilk tepkiyi sendikaya gösterdi. İşçiler, Renault, Tofaş, Türk Traktör işverenlerine, 'Bizim sendika seçme özgürlüğümüze karışmayın!' dedi" diye konuştu.
Hükümetin eylemler noktasında doğru yerde durduğuna vurgu yapan Çelik-İş Genel Başkanı Gül, “Yani önce birileri hükümete bunu seçim öncesi Gezi eylemleri gibi benzetmeye çalıştı. Bilhassa bu Türk Metal Sendikası buna mesajlarla işte eylem yapan işçileri DHKP-C'li, vatan haini gibi göstermeye çalıştı. Bunların boş olduğu ortaya çıktı. Hükümet bu konuda doğru bir duruş sergiledi. Yani bu bir işçi hareketinin olağan bir eylemi olarak görüldü. Hükümet asla bu hareketin karşısında olmadı, demokrat ve samimi bir duruş sergiledi" dedi.
