|

"Siz halkı ikiye bölüyorsunuz"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hayrettin Karaman köşesinde 'cephe hücuma geçti' başlıklı yazı kaleme aldı. Aydın Ünal, Mehmet Acet, Serdar Tuncer ve Erdal Tanas Karagöl de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:10 - 10/08/2017 Perşembe
Güncelleme: 09:22 - 10/08/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Erdal Tanas Karagöl, Hayrettin Karaman, Serdar Tuncer, Aydın Ünal, Mehmet Acet.
Erdal Tanas Karagöl, Hayrettin Karaman, Serdar Tuncer, Aydın Ünal, Mehmet Acet.

Hayrettin Karaman, Aydın Ünal, Mehmet Acet, Serdar Tuncer ve Erdal Tanas Karagöl'ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

'Başörtülü Sigara' idi

Kim bizden kim değil, bizden ne demek ve bizden olanlar nereye kadar bizden?Bu soruların da cevabı verilmeli ve hep akılda tutulmalı. “Siz halkı ikiye bölüyorsunuz, milli birlik ve beraberliğe zarar veriyorsunuz, ‘bizden olan ve olmayan, biz ve ötekiler, cephe… ne demek’ niçin böyle laflar ediyorsunuz” şeklinde de itirazlar var. Benim bu itirazlara cevabım şudur: TC. vatandaşlarının siyasi, ideolojik, dînî, ahlaki… bakımlardan ikiye değil, daha fazlasına bölünmüş bulunduğunu görmeyenler ya kördürler, ya da belli bir maksatla gerçeği örtmek istiyorlar. Biz bu gerçeği görüyoruz, mevcut çağda ve ülkemizdeki rejimde bir grubun, diğerlerini zorla kendisi gibi yapmasının mümkün olmadığını, İslam’ın da bunu istemediğini, böyle bir davanın peşinde koşanların asla başarılı olamayacaklarını, ama ülkeye ve millete zarar verebileceklerini defalarca yazdık.

AK Parti’nin bu başarısının sırrı ne?

AK Parti kuruluşunun 16. Yıldönümünü kutluyor. 14 Ağustos 2001’de, Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, önce partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na vermiş, ardından da Ankara Bilkent Otel’de AK Parti’yi Türkiye ve dünya kamuoyuna tanıtmışlardı.16 yıl içinde AK Parti 11 seçime girdi.  5 genel seçimde, 3 yerel seçimde birinci parti oldu; 3 halkoylamasında istediği sonucu aldı. AK Parti’nin kurucusu ve Genel Başkanı, 2014’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle doğrudan halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu. 16 yıl kolay geçmedi. AK Parti’ye kapatma davası açıldı, darbe girişimlerinde bulunuldu, çok sayıda darbe girişimi plan aşamasında tespit edilip engellendi. Danıştay saldırısı gibi, Gezi olayları gibi kaos girişimleri tertip edildi. Ekonomik krizlerle, uluslararası operasyonlarla, partinin içine dönük bölme, parçalama girişimleriyle, suikast girişimleri, terör eylemleri, tehditlerle AK Parti defalarca sınandı. AK Parti bütün imtihanlardan başarıyla geçti. Siyaset biliminin birçok teorisini alt üst ederken, Türkiye siyaset tarihinin akışını değiştirdi. 

En atak ve en acımasız olanı

Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Mehmet Dişli…Akın Öztürk, Hakan Evrim, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek… 15 Temmuz kalkışmasının baş aktörleri olarak çoğunun ismini ezbere biliyorsunuz. Bunların hepsi, şu günlerde Sincan’da duruşmaları devam eden Akıncı davasının ana sanıkları. ‘Ana sanıklar’ deyip geçmeden önce; Darbe planlamalarının tam merkezinde yer alan, o gece verdiği emirlerle acımasızlığını ispat eden, ifadesi alınan pilotların kendisinden “Baş Fetöcü’ diye söz ettiği, ama her nedense ismi üzerinde yeterince durulmayan birisinden söz etmek istiyorum. Ahmet Özçetin…

Soru belli ve tek: Sen kimden yanasın?

Birisi çıkıp bir şey söylüyor. Başlıyoruz kavga etmeye. Söyleneni konuşmuyoruz hiç. Doğru mu, gerekli mi, zamanı mı, böyle mi ifade edilmeli? Bunlar aklımıza bile gelmiyor. Söyleyeni sevenler savunma pozisyonu alıyorlar hemen, sevmeyenler hücuma geçiyor. Ortalık kan revan... Kafalar çalışmadığı için ekseriyetle kalpler kırılıyor bu kavgada. Lüzumsuz düşmanlıklar ortaya çıkıyor. Gerek var mı?Tahiyyatlarda okuduğumuz ‘Rabbenâ’larda; “Beni, ana-babamı ve bütün müminleri bağışla” diyoruz. Yani az sonra hiç de üstümüze vazife olmayan bir kavgada kalbini kıracağımız, hakaret ve hatta küfür edeceğimiz kardeşimizin ebedi saadeti için dua ediyoruz. Hem de kendimizden, anne-babamızdan hemen sonra... Ya namazımız namaz değil yahut biz o namazın adamı değiliz. “Veyl olsun o namaz kılanlara...” ayetini hemen her gün namazlarımızda okuyoruz. Ama ikaz içeren her nasihatte olduğu gibi bu ayet de hep başkalarından (!) bahsediyor nedense... Kavga ettiklerimize dua etmeyelim diyemeyiz; hiç olmazsa dua ettiklerimizle kavga etmeyelim, olmaz mı? Hemen her konuda böyleyiz. Siyasetten futbola kadar... Kavga ediyoruz çünkü fikrimiz yok. Fikrimiz yok zira bilgimiz yok. Malumat da yetecek ama o da yok. 

Peki bankalardan somut beklenti ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 
, faiz tartışmasını yeniden ekonomik gündeme taşıdı. Faizin etki alanı içerisinde ekonomik büyüme, yatırım ve istihdam gibi makroekonomik göstergeler var. Hâl böyle olunca, faiz oranlarında doğrudan veya dolaylı belirleyici etkisi olan kurum ve kuruluşlar da bu tartışmanın içinde yer alıyor.Bu kurumlardan, yani faiz oranını etkileyen kurumların başında da bankalar geliyor. Ülke ekonomisinde bankaların önemi de, vazgeçilmezliği de tartışılmaz. Sorun bankaların faiz konusunda, kurumsal önceliklerinden dolayı fedakârlıktan kaçınmaları. Ülke ekonomisindeki olumlu süreçle bankaların performansları arasındaki büyük fark, bu fedakârlığın beklenen düzeyde olmadığını gösteriyor.
#​Hayrettin Karaman
#Aydın Ünal
#Mehmet Acet
#Serdar Tuncer
#Erdal Tanas Karagöl
7 yıl önce