|

Sümeyye Erdoğan: Kendi cevabımızı vermeliyiz

KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan, Uluslararası Öğrenci Gençlik Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, gençliğe, proaktif yaklaşımlarla, yaşadığı dünyanın öznesi olma vazifesi düştüğünü vurgulayarak, "Modern dünyanın meydan okumalarına karşı biz de kendi cevabımızı vermek, kendi tezimizi kabul ettirmek durumundayız" dedi. Erdoğan programa nişanlısı Selçuk Bayraktar ile katıldı ve çift gençlerle bol bol özçekim yaptı.

Yeni Şafak
16:41 - 30/04/2016 السبت
Güncelleme: 17:50 - 30/04/2016 السبت
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan, "Modern dünyanın dine yönelik, daha da özel olarak İslam'a yönelik saldırıları hepimizi yakından ilgilendirmektedir. Ne yazık ki İslamofobi, hepimizi zan altında bırakacak bir şekilde, inandığımız dini, korku nesnesi haline getirmektedir. Bu da bizler için kritik olan bu öz güven üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaktadır." dedi.



Erdoğan, KADEM tarafından Üsküdar'daki bir otelde düzenlenen Uluslararası Öğrenci Gençlik Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, kurulduğu günden bu yana çok farklı alanlarda etkili çalışmalar yapan KADEM'in, bu platformda da gençlerin aktörlüğüyle etkinliğini artırmayı hedeflediğini söyledi.



Gerçekleşen iki günlük çalıştayın en önemli yanının, küresel sorunlara gençlerin gözünden bakabilmek olduğunu dile getiren Erdoğan, çalıştayda, kimlik, İslamofobi, şiddet, bağımlılık, mültecilik gibi güncel konuların gençlerin zaviyesinden ele alındığını dile getirdi.



Afrika'da rüzgar esse Türkiye'de yapraklar kımıldıyor


Erdoğan, çalıştayda gençlerin, hem tanışıp kaynaşma, hem de ortak sorunlara beraberce çözümler arama fırsatı bulduklarını belirterek, şunları söyledi: "Umuyorum ki, bu buluşma sürdürülebilir bir iletişimin nüvesini oluşturur ve yeni bir geleneğin başlangıcı olur. Değerli arkadaşlarım, hepimiz biliyoruz ki, farklı kültürel arka planlarımıza rağmen, küreselleşme hepimizi ortak bir kadere doğru sürüklüyor. Artık Afrika'da bir rüzgar esse, Türkiye'deki yapraklar kımıldıyor. Amazonlarda bir kelebek kanat çırpsa, etkisi dünyanın diğer ucunda hissediliyor. Küreselleşme olgusu, bizi hem sorunların, hem de çözümlerin tarafı haline getiriyor. Küresel vatandaşlığın henüz hukuksal bir tanımı yoksa da, sadece yaşadığımız ülkenin değil, dünyanın sorunları konusunda da sorumluluk almamız gerekiyor."



Bu noktada gençliğe, proaktif yaklaşımlarla, yaşadığı dünyanın öznesi olma vazifesi düştüğünü vurgulayan Erdoğan, "Modern dünyanın meydan okumalarına karşı biz de kendi cevabımızı vermek, kendi tezimizi kabul ettirmek durumundayız. Büyük şairimiz Necip Fazıl'ın gençliğe seslenişinde ifade ettiği gibi, 'kim var' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan, fert fert 'ben varım' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur' duygusuna sahip bir dava ahlakını pırıldatıcı bir gençlik bekleniyor." şeklinde konuştu.



Sümeyye Erdoğan, yaşanılan dünyanın devasa sorunlarına ancak böyle bir öz güvenle çözüm üretilebileceğini ve geleceğe ancak böyle bir heyecan sayesinde sahip çıkılabileceğini dile getirdi.



Bunun için ise, önce hayatın rutin alışkanlıklarının gözden geçirmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Zira, insan alışkanlıklarının çocuğudur.Bugün ne yazık ki, sadece maddi bağımlılık, maddeye bağımlılık değil ama, irademizi esir alan bazı bağımlılıklarımız da var. Gündemimizde fikirlerden, kitaplardan daha çok markaların, teknolojinin, internet oyunlarının yeri var. Mutlak özgürlük aradığımız bir çağda, bu tür bağımlılıkların tutsağı olduğumuzun farkında mıyız acaba? Böyle zamanlarda bilincimizi açık tutacak 'ben neye hizmet ediyorum?' sorusunu yanımızdan hiç eksik etmememiz gerekiyor. Çünkü irademiz kendi kontrolümüzde olmadığı müddetçe yukarıda bahsettiğim, dünyanın sorunlarını çözebilecek öz güvene de sahip olamayız." ifadesini kullandı.



Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öte yandan modern dünyanın dine yönelik, daha da özel olarak İslam'a yönelik saldırıları hepimizi yakından ilgilendirmektedir. Ne yazık ki İslamofobi, hepimizi zan altında bırakacak bir şekilde, inandığımız dini, korku nesnesi haline getirmektedir. Bu da bizler için kritik olan bu öz güven üzerinde ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.Çok kültürlülük teorilerinin, birlikte yaşama ideallerinin görünüşte hep gündemde olduğu dünyada, bir din mensuplarının sistematik biçimde ötekileştirilmesi tezatını sorgulamamız gerekiyor. İslamofobi endüstrisinin bizim üzerimizden nasıl inşa edildiğine dikkat kesilmeliyiz. Ama aynı zamanda İslam dünyasının sorunlarının kökenine inmek, öz eleştiri yapmak, bazı algıları doğuran şartlarla samimiyetle yüzleşmemiz icap ediyor. Ve İslam'ın temsili konusunda kendimizi bu temsiliyet görevi açısından da yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor."




"Bizi kültürümüzle barıştıracak köprüler inşa etmemiz lazım"


Sümeyye Erdoğan, son yıllarda tüm dünyanın en önemli gündemlerinden birisinin de, mülteciler meselesi olduğunu anımsatarak, çalıştayda bu konunun enine boyuna ele alındığını söyledi.



Dünyada çok kültürlülüğün en önemli müddei olan Batının bu meseledeki çifte standardını da gündeme almak durumunda olduklarını kaydeden Erdoğan, "Akdeniz"de sulara gömülenin sadece mülteci bedeni olmadığını, Batı'nın yüzyıllardır kendini inşa ettiğini sandığı hümanizm fikri olduğunu da, dünyanın dikkatine sunmak durumundayız." dedi.



Erdoğan, gençliğin bu dünyada yaratabileceği en büyük farkın, vicdanları sarsacak bir haykırışı dile getirebilmek, dünyanın bütün adaletsizlikleri, sistemik sorunları karşısında sessiz kalmadan alternatifler üretebilmek olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:



"Fakat bunun için önce sağlam bir kimlik inşa edebilmek, kendi tarihimizle, kültürümüzle sağlam bir ilişki kurabilmemiz gerekir.Bizi kültürümüzle barıştıracak köprüler inşa etmemiz lazım. Aksi halde, kapitalist sistemin bizi kanalize ettiği sınırsız tüketim, mutlak özgürlük ve haz odaklı mutluluk arayışı ile tüm bunları gerçekleştirebilmek adeta imkansız. Özgürlük adı altında gelen ama aslında bize hiç de özgürlük vadetmeyen prangalara karşı direnç geliştirmemiz gerekiyor."



"Gerçek başarı, sınırsız arzu ve istekleri olan bir varlığın, sınırlı bir ömürde ve sınırlı imkanlar içinde yaşama sanatını öğrenebilmesidir." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:



"Evet, gerçekten yaşamak bir sanattır. Başarılı insanların temel özelliği de, bu sanatı iyi öğrenmiş olmalarıdır. Tüm bunları hayata geçirebilmek için, birbirimizin tecrübesine kulak vermek ve birbirimizi güçlendirecek sağlam diyaloglar kurmamız gerekiyor. Ben bu çalıştayın en büyük kazanımının birbirimizi tanımak olduğunu düşünüyorum. İnşallah bu tanışıklık üzerine, nice projeler, nice hedefler kurabileceğiz."



Konuşmaların ardından, Sümeyye Erdoğan ve KADEM Başkanı Sare Aydın Yılmaz, çalıştaya katılan öğrencilere katılım belgelerini takdim etti.


#Sümeyye Erdoğan
#KADEM
#Selçuk Bayraktar
٪d سنوات قبل