Yusuf Kaplan, Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Ömer Lekesiz ve Faruk Beşer'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:
Yusuf Kaplan: Suudlar ateşle oynuyor!
Batılıların Türkiye ile İran’ı birbirine düşürme tezgâhını bozduk ve Rusya’nın da dâhil olduğu yeni bir oyun kuruyoruz: Türkiye, Rusya ve İran devlet başkanları arasında gerçekleştirilen Soçi Zirvesi, özelde Suriye’nin siyasî geleceğini belirlemeye dönük önemli bir stratejik hamle. Ama bu zirve, genelde, bölgenin hem siyasî hem de stratejik geleceğinin kilometre taşlarını döşeyen tarihî bir zirve.
Özlem Albayrak: Bir FETÖ turnusolu olarak Zarrab davası
ABD’deki Rıza Zarrab davası tuhaflıklarla dolu. Bu konuda en iyimser yorumu yapanlar bile “Türkiye, ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldiği için cezalandırılıyor” diyor.
Hayrettin Karaman: Niçin Müslüman düşmanlığı?
Sen onların dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki: “Asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.” Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.” (Bakara:2/120).
Peygamberimiz (s. a.), gerçek bir elçi sıfatıyla bütün insanlar için bir rehber, bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilmiş olmasına rağmen, Medine’deki yahudiler tam bir taassup ve tutuculukla Hz. Peygamber’e ve İslâm’a karşı tavır almışlar; ona ve onun getirdiği yeni dine uymaları ve bu dinin gerçekleştirdiği yenilikleri benimsemeleri gerekirken, tam tersine Peygamber kendi dinlerini benimsemedikçe ondan asla hoşnut olmayacaklarını ortaya koyan bir tutum sergilemişlerdir. Doğru ve kurtuluşa götüren yol Allah’ın yoludur; O’nun bildirdiği iman esaslarını, ibadet ve hayat tarzını benimseyip yaşamaktır. Bunlara dair Allah’tan bilgi geldikten sonra, artık yahudilerin veya hıristiyanların arzularına uymak, İslâm’la bağdaşmayan inanç, ibadet ve hayat tarzlarını benimsemek mümkün değildir; bunu yapan bir kimse Allah’ın dostluğunu ve yardımını da kaybetmiş olur.
Ömer Lekesiz: Kartondan müftünün siyasi fetvası ve bir sonuç
Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Al-i Şeyh’in, ekmeğini yediği yönetimin siyasetine uygun olarak verdiği fetvaya dair haberleri ve karşı görüşleri Yeni Şafak’tan okumuşsunuzdur.İslami terminolojiye ait olan müftü ve fetva kelimelerini gizleyerek okuduğumuzda, söz konusu bilgi Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından yapılmış rutin bir açıklamadan ibaret görünecek ve dolayısıyla değeri ve ciddiyeti de bununla orantılı hale gelecektir.
Suudi Arabistan’ın İsrail’le yürüttüğü Amerikan kurgulu yeni ilişkinin mahiyeti ve istikameti herkesin malumu olduğundan, Müslüman devlet sıfatıyla da olsa o ilişki tahtında ileteceği bir önerinin veya emrin Müslüman kamuoyu (İslam Ümmeti) tarafından, duyulduğu ilk anda kadük hale getirileceği de yine herkesin malumudur.
Faruk Beşer: 79 Kâbe baskını, Mehdi ve hadis müslümanlığı
Bu konuyu yıllar önce yazmıştım. Yakınlarda değerli ilim adamı Prof. Dr. Mehmet Emin Büyükkara’nın konuyla ilgili bilimsel bir makalesini okuyunca, görgü şahidi olarak tekrar yazmak istedim.