|

Yeni Şafak yazarları İslam Zirvesi'ni yorumladı

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanlığı, İstanbul Kongre Merkezi'ndeki 13. İslam Zirvesi ile 2019'a kadar Mısır'dan Türkiye'ye geçti. “Adalet ve Barış İçin Birlik ve Dayanışma” temasıyla düzenlenen zirve​nin birçok açıdan yeni bir başlangıç, yeni bir kıvılcım, yeni bir nefes ve hareket olması amaçlanıyor.

Yeni Şafak
13:01 - 15/04/2016 Friday
Güncelleme: 16:04 - 15/04/2016 Friday
Yeni Şafak

İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nde Türkiye, 3 yıllık dönem başkanlığını Mısır'dan devraldı. “Adalet ve Barış İçin Birlik ve Dayanışma" temasıyla düzenlenen zirvede 'mezhepçilik' konusu dikkat çekti.



Bölgemizdeki bütün ülkeleri tehdit eden vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu, bu tablonun bizi ürkütmesi ve alarma geçirmesi gerektiğini söyleyen İbrahim Karagül, "Bu tablo bizi ürkütmeli, alarma geçirmeli, acilen bir şeyler yapmaya itmeli, zorlamalı" ifadelerini kullandı.



Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinde kaygıyı gördüğünü, mezhep krizine, teröre karşı uyardığını belirten Karagül, "Beraber olalım, ittifak oluşturalım, meselelerimizi kendimiz çözelim, ortaklıklarımızı öne çıkaralım, bu acıya ve savrulmaya son verelim diyordu. Ülkesinin ve bölgenin ızdırabını çeken insanın cümleleri bunlar. Bir şeyler yapmaya çalışan insanın gayreti bunlar. Coğrafyayı kasıp kavuran fırtınanın ne olduğunu, neler getirdiğini ve getireceğini bilen insanın sözleri bunlar" dedi.



Bugün çevremize bakan herkesin tehlikenin büyüklüğünü, oyunun büyüklüğünü, felaketin boyutunu göreceğini vurgulayan Karagül, "Bu yüzden İstanbul'dan yapılan çağrı önemli. Bu çağrıya, bu önerilere kulak verilmeli, çok güçlü bir bölgesel inisiyatif alanı açılmalıdır. Bize en kötüsünü yaşatmaya çalışanların defterlerini dürmeli, hesaplarını başlarına geçirmeliyiz. Ve biz bunu yapacağız! " diye konuştu.



İslam'ın etrafında toplanılmadan asla


Bir türlü İslâm'ın etrafında toplanamayan “İslâm dünyası"nın sorunları görüşmek için bu kez yeniden İstanbul'da toplandığını söyleyen Yusuf Kaplan, "İslâm'ın etrafında toplanamadığı sürece, nerede toplanırsa toplansın, ne kadar toplanırsa toplansın, hiç bir anlamı ve faydası olmayacak bu toplantıların. Şimdiye kadar yapılan onca toplantı, bunun ispatı, değil mi?" dedi.



“İslâm dünyası"nın kavraması gereken temel varoluşsal sorunlar olduğunu ve yapılması gerekenleri sıralayan Kaplan, 'İslam'ın etrafında toplanılmadan asla!' diyor.



Müslümanların, önce içinde yaşadıkları dünyanın temel varoluşsal sorunlarını çok iyi tahlil edebilmesi, sonra Müslüman Zihni ve Müslüman Zemini'nin temellerini atabilmesi gerektiğini dile getiren Kaplan, ittihad-ı İslâm'a gidecek yolun önce ümmîleşmek (çağ'ı iyi tanıyarak çağ'ın ağlarını ve bağlarını aşmak) sonra da uzun bir ümmet ve medeniyet yolculuğuna çıkmak olduğu yakıcı gerçeğinin görülmesi gerektiğini söylüyor ve bunun izini sürülmesi gerektiği vurgulanıyor.



Kaplan, aksi takdirde İslâm'ın etrafında toplanamayan Müslüman ülkelerin toplantı üstüne toplantı yapmalarının hiç bir anlamı, değeri ve hayırhah sonucu olmayacağını belirtiyor.




İslam dünyasında 'iş birliği' derken


İslam dünyasının siyasi arenadaki varlığını güçlendirmeyi amaçlayan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT), gel zaman git zaman büyüyüp 57 üyeye ulaşırken, haliyle hedeflerini de genişletip kapsamlı bir boyuta taşıdığını söyleyen Hatice Karahan, tüm bunlara rağmen İİT ekonomilerinin ürün çeşitliliğinde sınıfta kaldığını ifade ediyor.



Grup ekonomisinin güçlenmesi için, modern sanayiye, teknolojiye, katma değerli ürünlere ihtiyacı olduğunu vurgulayan Karahan, bu ürünleri üreten sanayici ülkelerin Türkiye, Malezya, Endonezya, BAE, Katar gibi bir elin parmağı kadar çeşitliliği başarmış İİT ülkesi olduğunu dile getiriyor.



Grubun enerji dışı ihracattaki yükünü de, bu ülkelerin sırtladığını söyleyen Karahan, "İİT üyelerinin ekonomilerinin güçlenmesi gerekse ortak ticaretin ivmelenmesi için, ürün çeşitliliğine yoğunlaşmak gerektiği kanaatindeyim. Bu ve daha da ötesi için ise, yatırım ortaklıklarından ticaretin kolaylaştırılmasına, güçlü lojistik altyapıdan finansal mekanizmalara kadar yapacak çok iş var" dedi.




İslam Zirvesi ve şiddet


Terör saldırıları, selefi hareketler, mezhep saldırıları üzerinden İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı büyük meselenin ortada olduğunu belirten Ali Bayramoğlu da zirvenin 'şiddet' üzerinde yoğunlaştığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirveyi açarken "Şiddet hareketlerinin üzerine Batı'dan önce biz gitmeliyiz" dediğini vurgulayan Bayramoğlu, Tarık Ali'nin bir makalesi üzerinden örnek veriyor.



Yaşananların Tayyip Erdoğan'la ilişkisini komik ve nafile bir biçimde kanıtlamaya çalışan Tarık Alilerin olduğunu söyleyen Bayramoğlu," Mesele başka yerde…Bugün İslam dünyasının önündeki sorun bu dağınıklığı toparlama, bu dağınıklığı toparlamak için ağırlık koyma, birlikte hareket etme iradesini geliştirme sorunudur. Zirve, umalım bu açıdan umut eksin…" ifadelerini kullandı.






#İbrahim Karagül
#Hatice Karahan
#Yusuf Kaplan
#Ali Bayramoğlu
#İslam İşbirliği Teşkilatı
#zirve
#köşe yazıları
8 years ago