|

Yetim gülerse bayram olur

Gençlik yıllarından itibaren sivil toplum çalışmaları içerisinde aktif bir şekilde yer alan Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, bu bayramda ailecek sahada olacaklarını söylüyor. Dr.Kınık, "İnsani yardım çalışanlarınıın eşleri dul, çocukları ise yetimdir. Bu nedenle biz de bayramlar yetim geçer. Tüm aile tevriye gününde ya da bayramın son saatlerinde bayramlaşmaya çalışırız" diyor.

Yeni Şafak
04:00 - 27/08/2017 Pazar
Güncelleme: 04:25 - 26/08/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Yetim gülerse bayram olur
Yetim gülerse bayram olur

Yaklaşık bir yıldır Türk Kızılayı Genel Başkanlığı görevini yürüten Dr. Kerem Kınık, sivil toplum çalışmalarına gençlik yıllarında gönül vermiş. Tıp fakültesinde öğrenciyken insani yardım merkezli faaliyetlerin içerisinde aktif bir şekilde yer alan Kınık; Kosova, Bosna ve Körfez Savaşları ile Marmara Depremi'nde de görevler almış. O dönemde enkazdan yaralıları kurtardıklarını belirten Kınık, amatör olarak yaptığı bu çalışmalardan sonra Yeryüzü Doktorları'nı kurarak profesyonelleştiğini söylüyor. Eşi ve çocuklarının da bu tür çalışmalarda bulunduğunu ifade eden Kınık, bu bayram da sahada görevli olacaklarını ifade ederek "İnsani yardım çalışanlarınıın eşleri dul, çocukları yetimdir. Dolayısıyla dul ve yetimlerin bayramları nasıl geçiyorsa bizimki de öyle geçiyor. Ailemle Arefe'den bir gün önce olan Tevriye gününde bayramlaşıyoruz ya da bayramın son saatlerine yetişmeye çalışıyorum" diyor. Kınık ile yaptığı çalışmaları, yaşadığı anıları, Kızılay'ın kurban bağışı ve daha pek çok konuyu konuştuk.

 2015 yılından beri Türk Kızılay'ının yönetiminde yer alıyorsunuz ve son bir yıldır da başkanlık görevini yürütüyorsunuz. Şu an Türk Kızılayı olarak ilk önce hangi sorunu çözmek istiyorsunuz?

Bugün dünyadaki insan ızdırabı 2. Dünya Savaşı'ndan çok daha büyük durumda. Silah zoruyla ülkelerini terk etmek zorunda kalan insan sayısı 65 milyonu geçti. Her gün 32 bin insan mülteci oluyor. Uluslararası sistem savaşları durduramıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi zaten aciz durumda. İnsani yardım sektörü ekonomik krizlerden etkileniyor. Bu yüzden Kızılay'ın üzerine hem memleketimizde, hem bölgemizde, hem de dünyada çok büyük görevler düşüyor. Bugün Yemen'de yarım milyon insan koleradan ölmek üzere. Somali'de, Etiyopya'da, Doğu Afrika'da açık, kıtlık ve kuraklık had safhada. Dolayısıyla bunların tümü acil müdahele gerektiren hususlar. Ayrıca Türkiye'de şu an 4 milyon mülteci yaşıyor. Memleketimizde 200 bini aşkın Suriyeli bebek doğmuş. 500 bin Suriyeli çocuğun okula gitmesi gerekiyor.


SOSYAL MEDYA BEİM GÜNLÜĞÜM
 Şu an hangi ülkenin yardıma daha çok ihtiyacı var?

Hiç şüphesiz Suriye. Bugün savaşın 7. yılında ülkenin yarısı mülteci durumuna gelmiş. Hastanelerin yüzde 90'ı yıkılmış, sağlık çalışanlarının yüzde 80'i ülke dışına çıkmış, 36 bin doktordan 5 bin tanesi ülkede kalmış. Dolayısıyla büyük bir insani kriz var. Suriye'den sonra Irak'ın yardıma ihtiyacı var diyebiliriz.

 Irak'ta ne gibi problemler söz konusu?

Irak'ta özellikle ABD'nin müdahelesinden sonra sessiz fakat çok yaygın olan bir kriz var. 2,5 milyon insan şu an mülteci durumunda. Kuzey Irak'a 250-300 bin civarında mülteci geçti. Ayrıca orada bir bölünmüşlük söz konusu. Yemen de Husi darbesinden sonra parçalandı, iç savaşa girdi. Çok büyük bir dram yaşanıyor orada da. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 700 bin insan ülkenin dışına çıktı. Orada da büyük bir dram söz konusu. Nijerya'da Boko Haram ülkenin kuzeyini ele geçirdi. Şu anda insanlar Çad Gölü Havzası'nda çöllerde yaşamak zorunda kalıyorlar. Türkiye, ABD'den sonra en çok insani yardım yapan ülke. Bu anlamda dünyanın en cömert ülkesiyiz. Bizi Katar takip ediyor.

 Yaptığınız çalışmaları sosyal medyada sık sık paylaşıyorsunuz...

Evet, sosyal medya benim günlüğüm. Çünkü her şeyi yazacak vaktim yok. Twitter eğer onları birgün silmezse bir kitapta toplayacağım.


GAZZELİ MUHAMMED'DEN ÇOK ETKİLENDİM
 Bu zamana kadar kaç tane ülkeye gittiniz? 50'yi aşkın ülkeye gittim sanırım.  En çok hangi ülke
etkiledi sizi?

Gazze çok etkiledi beni.İsrail Gazze'den 2005 yılında çekilmişti. O tarihten sonraki bütün saldırılarda Gazze'deydim. Orada kurtarma, yaralıların tahliyesi çalışmalarında bulundum. İnsanların direnci, hayata tutunması beni her zaman çok farklı etkiledi. Orada insanlar akşamları uyurken birbirleriyle helalleşirler. Her evde mutlaka bir şehidin fotoğrafı asılıdır. Onlar şehitleriyle yaşarlar.

 Peki ne gibi hikayelere şahit oldunuz?

Gazze'de bir Muhammed vardı. Evleri İsrail saldırılarında yıkılmış. Anne, Muhammed'i belden aşağısı betonlara sıkışmış halde bulmuş. O sırada ambulans gelmiş ve Muhammed'in öldüğünü söyleyip ceset torbasına koymuşlar. Arkadaşı da mezarını kazmış Muhammed'in. Hastanede Muhammed'in yaşadığını fark etmişler. Biz de Muhammed'i ameliyat ederek protez ayak taktık. Fakat işin acı tarafı bir gün sonraki saldırıda Muhammed'in mezarı kazan arkadaşı şehit oldu ve o mezara girdi. Bu hikaye beni çok etkiledi. Muhammed evlendi, yarı bedeniyle hayata tutunmaya çalışıyor.


SAVAŞIN VURDUĞU ZOR BÖLGELERİ SEÇTİK
 Kurban bağışı kampanyalarını bu yıl 31 ülkede sürdürüyorsunuz. "Kurban Bereketi Yıl Boyu Sürsün" sloganıyla gerçekleşen çalışmadan bahseder misiniz?

Kızılay'ın vekalatle kurban kesme organizasyonu Ağustos ayının başında başladı. Bayramla birlikte son bulacak. Bu yılın Kurban bedelini yurt içinde 735 TL, yurtdışında ise 500 TL olarak belirledik. Kurbanlarımızın 3 te 1'ini Türkiye'ye 3'te 2 sini ise ülke dışında kesiyoruz. Türkiye içerisinde kestiğimiz kurban hissesi Et ve Süt Kurumu Kombinaları'nda hijyenik bir şekilde kesiliyor. Diyanet İşleri Başkanlığımızın görevlileri ve noter huzurunda veteriner hekimlerin kontrolünde Kızılay Dernek çalışanlarımızla İslami usullere uygun bir şekilde kesimler gerçekleşiyor. Etler, 800'er gramlık kavurma haline getiriliyor. Etlerin 1, 5 yıllık raf ömrü olacak şekilde bereketi tüm yıl sürüyor.

 Sizin ailede Kurban Bayramları nasıl geçer? Neler yaparsınız?

Dul ve yetimlerin hayatı nasıl geçiyorsa bizim bayramlarımız da öyle geçiyor. Çünkü insani yardım çalışanlarınıın eşleri dul, çocukları yetimdir (Gülüyor). Şaka bir yana onlar da sivil toplumcu. Bu bayram oğlum ve eşim de görevli olarak bir yerlere gidecek. Biz Arefe'den bir gün önce ya da bayramın son saatlerinde ailece bayramlaşmaya çalışıyoruz.

  • Kızılay'ın hikayesini anlatacağız
  •  Önümüzdeki yıl Kızılay'ın kuruluşunun 150. yılı olacak. Bu kapsamda ne gibi çalışmalar yürütülecek?
  • Bir buçuk asırlık çınarımızın 150. yılını çok boyutlu bir anma etkinliğiyle yıl boyuna yayarak kutlayacağız. Kasım ayında Kızılay ve Kızılhaç federasyonuyla Antalya'da genel kongre yapacağız. Çalışmalarımıza böylelikle başlamış olacağız. Çok sayıda prestij kitapları çıkarmayı planlıyoruz. Kongreler düzenleyip müzeler açacağız. Ayrıca Kızılay'ın 150 yıllık hikayesini anlatacak sanatsal çalışmalar da yapacağız.
İnsanlar can çekişerek vefat etti
 İdlib'te geçtiğimiz aylarda gerçekleşen kimyasal saldırılar sırasında siz de oradaydınız? Neler yaşadınız?

Suriye'de yaşanan dram, bugün dünyanın hala tam olarak idrak edemediği acı bir gerçek. Her ailede mutlaka bir kayıp var. Kimyasal silahlar ise insanların en savunmasız olduğu zamanlarda atıldı. Yaşadıklarımız çok acıydı. İnsanlar o sarin gazının etkisiyle can çekişerek vefat etti. Onlara müdahele etmek isteyenler koruyucu giysileri olmadığı için gazdan etkilendi. Onlardan da can kayıpları oldu. Biz de bu tür saldırılar konusunda eğitim vermek için oraya gitmiştik. Acı bir tabloydu. Umarım bir daha yaşanmaz.


 Kan bağışı kampanyaları nasıl gidiyor peki? Türk halkı kan bağışı konusunda artık daha duyarlı diyebilir miyiz?

Güvenli kan temini projelerimiz yaklaşık 12 yıldır devam ediyor. İnsanlar artık normal zamanlarında kan bağışı yapıyor. Biz o kanları ihtiyaç sahiplerine afetler ve benzeri durumlarda gönderiyoruz. Bu çerçevede artık toplumumuz daha bilinçli. Düzenli kan bağışçı oranımız her geçen gün artıyor. Neredeyse yüzde 50'ye yaklaştık.Bugün kendi kan ihtiyacımızı karşılayabilecek konuma geldik. Vatandaşlarımız bu konuda gerçekten çok duyarlı. Türkiye'nin 300 noktasında her gün 10 bin ünite kan toplamamız gerekiyor. Hamdolsun ki bunu başarabiliyoruz.

Paylaşarak ayakta kalabiliriz
 Kurban Bayramı deyince akıllara "paylaşmak" gelir. Paylaşmak sizin için neyi ifade ediyor?

Paylaşmak benim için başkasının derdiyle dertlenmeyi ifade ediyor. Paylaşmak biraz da adamak demek. Bizim kültürümüzde varlıkta ve yoklukta infak etmek vardır. Dolayısıyla başkasını kendinden daha önde tutmaktır paylaşmak. Paylaşmak toplum olmayı, millet olmayı, birlikte olmayı, ümmet olmayı çağrıştırıyor. Bizler paylaşarak ayakta kalabiliriz. Birey olarak kendi ihtiyaçlarımızı öncelersek zayıflarız. Bu toplumsal zayıflık yarın öbür gün bireyi de zayıflatır. Modern insanın sorunu da bu zaten. Komşularının ve başka coğrafyaların derdiyle dertlenmeyen her insan zayıflar.

#Kızılay
#Bayram
#Suriye
#Kerem Kınık
7 yıl önce