Kendisini 'maceraperest bir doğa sporcusu' olarak tanımlayan 24 yaşındaki Fatih Kömürcü, geçtiğimiz haftalarda Mısır piramitlerine tırmanmasıyla tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Arkeoloji bölümü öğrencisi olan Kömürcü, 'kas gücüyle devri alem' olarak bilinen dünyanın etrafını 5 yıl 11 günde tamamlama rekorunu kırmak istiyor. Bu rekoru kırmak için 'kas gücü' projesini başlatan Kömürcü, farklı yürüyüş rotaları belirleyip kendini maddi, manevi ve fiziksel olarak bu rekoru kırmak için hazırlıyor. Tamamladığı rotalar kendi hayalinin bir parçası olurken sosyal sorumluluk projelerine de hizmet ediyor. Her belirlediği yürüyüş rotasını farklı bir sosyal sorumluluk projesinin farkındalığı için gerçekleştiren Kömürcü, önümüzdeki günlerde bu zamana kadar belirlediği en uzun yürüyüşü 'Leyla'dan Sonra' iyilik hareketi için yapacak. Kömürcü, "Türkiye'de çok iyi yürüyüş rotaları planlayıp yürüyorum ya da bisiklet sürüyorum. Bunu yaparken de bir sosyal sorumluluk projesi altında yapmak istedim. Böylece yaptığım işin benden başka insanlara da faydası oluyor" diyor.
Daha önce dünyanın en iyi 10 uzun mesafeli yürüyüş rotasından biri olan 535 kilometrelik Likya Yolu'nu tek başıma 20 günde tamamlayan Kömrücü, Marmara denizini güneyden kuzeye kürek çekerek kanoyla 3 günde tamamladı. Bunları yapabilmek için maddi desteğe de ihtiyacı olan Kömürcü, öğrenci olması sebebiyle part time çalışarak para kazanıyor. Bir gün Meme Sağlığı Derneği'nin bir etkinliğinde garson olarak çalışan Kömürcü, bundan sonra yapacağı yürüyüşlerin başkalarına faydası olabilmesine karar verir ve dernek ile görüşürür. Gürcistan Sarp sınır kapısından Bulgaristan Kapıkule sınır kapısına kadar olan 1600 kilometrelik yolu 51 günde meme kanseri için tamamlamış. Yürüdüğü yol boyunca Meme Sağlığı Derneği'nin tişörtünü giyerek farklı yerlerde meme kanseri ile ilgili videolar çeken Kömürcü, karşısına çıkan insanlara da hem yaptığı yolculukları hem de meme kanseri ile ilgili bilgiler anlatmış. 20 kilogramlık çantasıyla yürürken cami ve restoran bahçelerinde kurduğu çadırda kalmış. Kimi vatandaş evine almayı teklif ederken kimisi de şüphelenip polise, jandarmaya şikayet ettiği Kömürcü, bu yürüyüşünde 8 kilo vermiş.
Korunmaya muhtaç çocuklara bağış toplamak için de bisiklet ile İstanbul, Tiflis, Bakü, Tahran, Ankara arasında belirlediği 6 bin 700 kilometreyi 66 günde tamamlayan Kömürcü, Türkiye'de 30'dan fazla şehrin belediyelerine giderek bağış mektubu bıraktı. Mektubuna ne yaptığını ve çocuklara nasıl yardım edilebileceğine dair bilgiler yazan Kömürcü, bu rotasını tamamladıktan sonra Mısır'a gitmeye karar vermiş. Sina Çölü'nü Yavuz Sultan Selim'in ordusuyla 500 yıl önce yürüyerek geçtiği gibi yürümek isteyen Kömürcü, büyükelçilikten onay alamayınca bunu bir gezi yolculuğuna çevirmek zorunda kalmış. Kazandığı parayı gerçekleştirmek istediği hayali yerine geziye harcamanın üzüntüsünü yaşayan Kömürcü, piramitleri görünce 'Tırmanabilir miyim?' diye düşünürken kendini Mikerinos piramidine tırmanırken bulmuş. Yarısına kadar geldiğinden polisler tarafından indirilen Kömürcü, başına gelenleri şu şekilde anlatıyor:
"Polisler hapse atmakla tehdit ederken rüşvet lafları dönmeye başladı. Hepsine 100 Pound verdim. Bizim paramızla 20 lira yapıyor. 'Veriyorum ama tekrar çıkacağım' dedim. Kabul ettiler. Zirveye son 2 basamak kala indirdiler. Zirveyi göremediğime çok pişman oldum. Bu pişmanlık Keops piramidine tırmanma fikrini doğurdu. Ertesi gün Keops'a tırmandım. Zirveyi gördüm. Fotoğraf çektim ve indim. İnmek çıkmaktan daha zor oldu. Sonra tutuklandım. Fotoğrafları silmek şartıyla serbest kalacağımı söylediler ama kabul etmedim. Bir gece nezarethanede kaldım. Oturma odası kadar bir yerde 70 kişi falan var. İnsan hakları yok. Kimse kendini savunamıyor. İnsanlar kucak kucağa uyuyor ya da ayakta beklemek zorunda çünkü yer yok. O gece inanılmaz ve unutulmaz bir geceydi. 'Nerden tırmandım şu piramide' dedim. Savcılığa götürüdüler. Avukat geldi. Büyükelçilik orada olduğumu bildiği için arkamdaydılar. Bütün fotoğraflar silindikten sonra delil yetersizliği sebebiyle serbest bırakıldım."
Mısır'dan döndükten sonra kolları sıvayan Kömürcü, yeni yürüyüş rotasını gerçekleştirebilmek için geçici bir işe girmiş. Bir yandan da 'bu sefer kime faydam olabilir' diye düşünürken 'Leyla'dan Sonra' iyilik hareketinin kapısını çalmış. Ekibin fikri beğenmesiyle çalışmalara başlamışlar. Türkiye'nin en güneyinde yer alan deniz fenerinin bulunduğu Anamur'dan yola çıkarak en kuzeyindeki fenerin olduğu Sinop İnceburun'a kadar 2 bin kilometrelik yolu 80 ila 90 gün arasında planlayan Kömürcü, "Likya yolundan sonra Türkiye'nin ikinci en büyük yürüyüş yolu olan Aziz Paul yolunu da katarak toplam 2 bin kilometre yol katedeceğim. Planladığım en uzun yürüyüş patikam. Leyla'dan Sonra hareketinin 'Bir Dilek Bir Çocuk' sloganı ile gittiğim şehirlerde hasta çocuklarla bir araya geleceğim. Onlara hediyeler verip, motive edici konuşmalar yapacağım" diyor.
Soyunun Toros yörüklerine dayandığını vurgulayan Fatih Kömürcü, "Yörük kelimesi yürümekten gelir. İyi yürüyen, eli ayağı salam demek. Ben de kanımda olanı yapıyorum. Kas gücüyle devri alem rekorunu kırabilmek için maddi desteğe ihtiyacım var. Okyanusu geçecek ekipmanım yok. Başlasam geri gelirim ama ben hiçbir engel olmaması için uğraşıyorum. Her şey tam olursa 2 yılda tamamlamayı planlıyorum. Bu rekorun sahibi 45 yaşında Kıbrıslı Erden Eruç. Rakibim bir Türk yani. Bu rekor için de ses getirecek bir sosyal sorumluluk projesi düşünüyorum" şeklinde konuşuyor.
