12 Eylül 1980 darbe döneminde masum gençlerin Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde yaşadıkları dramı beyazperdeye aktaran Kafes filmi geçtiğimiz Cuma günü vizyona girdi. Filmde o dönem yaşayan sağ görüşlü bir genç olan Dursun Önkuzu'nun gördüğü işkenceler de konu ediliyor. Önkuzu, karşıt görüşlü gençler tarafından çeşitli işkeler yapılarak ve en sonunda da alıkoydukları okulun üçüncü katından atılarak öldürülmüştü. Mahmut Kaptan'ın yönettiği Kafes'te Dursun Önkuzu'yu genç ve başarılı oyuncu Tolga Yüce canlandırıyor. 12 Eylül'le ilgili yapılan filmlerde genelde solcuların gözünden bakıldığını söyleyen Yüce, "Biz sağ gözle baktık ama solu da çiğneyip geçmedik. Sadece sağ kesimin çektiği sıkıntıları acıları çileleri ekrana taşıdık. Kimseyi de kırmamaya çalıştık" diyor.
Kafes son zamanlarda piyasaya çıkan dönem filmlerden biri. Film, o dönemde hem solcular hem de sağcılar arasında ajan provokatörlerin olduğunu ihtilalden sonra onların yurt dışına kaçtıklarına da dikkat çekiyor. Yani olan yine gençlere oluyor mesajını veriyor. Filmin tamamı Ankara'da çekilmiş. Dursun Önkuzu'yu filmden önce de araştıran, okuyan Yüce, rol kendisine ilk teklif edildiğinde biraz düşünmüş. Sonuçta siyasi bir dönem filmi. Filmi izleyip insanlar sizi çok rahat ülkücü, sağcı diye etiketleyebilirler. Yüce, hiçbir etiketten çekinmiyor milliyetçi olduğunu ama herhangi bir partiye mensup bir milliyetçi olmadığını ifade ediyor.
Zaten bu rolü kabul etmesinde de milliyetçi yönü etkili olmuş. Bu proje dahilinde yaklaşık rekor denilebilecek düzeyde 1500 yardımcı oyuncu, 2000 kostüm, ve Ankara'da 40 mekan kullanılmış. Ulucanlar Cezaevi de bu mekanlardan biri. 12 Eylül'ü yaşı itibarıyla görmeyen Yüce, o yılların atmosferini birebir hissettiğini söylüyor ve ekliyor: "Çekimim olduğu gün çok soğuktu, bütün kıyafetlerim yırtıktı ama hiç zorlanmadım. Bir an kendimi Dursun Özkuzu'nun yerine koydum ve bütün duyguları bir arada yaşadım. Birçok projede yer aldım beni en çok etkileyen proje bu oldu."
Tolga Yüce Kenan İmirzalıoğlu'na çok benziyor. Üstelik sadece biz değil herkes onu İmirzalıoğlu'na benzetiyor ve onunla ilgili Türk sinemasının yeni jönü diye bahsediyor. O ise oldukça mütevazı. Bu yakıştırmalara saygı duyduğunu ve kendisini onure ettiğini söylüyor. Kendisine Yeşilçam sinemasından Kadir İnanır, Şener Şen ve Kemal Sunal'ı örnek alan Yüce, "Er odur ki koya bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser. Ben insanlar tarafından unutulup gidecek işler yapmak istemiyorum. Yeşilçam oyuncuları gibi kalıcı eserler bırakmak istiyorum" diyor. Hem dizilerde hem sinemada farklı rollerle karşımıza çıkan Yüce'ye sinema mı televizyon mu diye sorduğumuzda " Sinemada kendini çok iyi hazırlıyorsunuz. Dizilerde her zaman hazır olmalısınız ve yoğun tempoya alışkın olmalısınız. Ama ben dizileri tercih ederim insanların sürekli gözlerinin önünde olmak isterim" cevabını veriyor.
Yüce geçtiğimiz günlerde son zamanlarda yaşanan terör olaylarına tepki olarak Mamak Askerlik Şubesi'ne gönüllü olarak tekrar askere alınmak için bir dilekçe vermişti. Askerlik görevini 2012'de Tokat'ta jandarma komando olarak yapan Yüce, "Son zamanlarda yaşanan terör saldırıları sonucu şehit vermemiz beni derinden etkiledi ve üzdü. Böyle bir yasa yok, biliyorum. Ama ben bir mesaj vermek istedim. Tek bir yumruk olmamız gerektiği mesajını verdim" diyor. Kafes'in bu anlamda doğru bir zamanlamayla vizyona girdiğini söyleyebiliriz.
Oyuncu Tolga Yüce, oyunculukla henüz lise yıllarında 16'sındayken tanışıyor. Büyük üstatlar tarafından eğitiliyor. Ekran önüne ise ilk olarak 2008 yılında çıkıyor. İlk dizi oyunculuğu da Star TV'de yayınlanan Beni Affet ile oluyor. Ondan sonra sırasıyla Deniz Yıldızı ve Unutma Beni dizilerinde rol alıyor. Çekimleri geçtiğimiz bu yaz tamamlanan Çarpık İlişkiler'de de Yüce'yi başrolde izleyeceğiz. Şimdilerde ise farklı bir telaşı var Yüce'nin. Kendi tiyatro ekibini kuran Yüce, tiyatrodan asla vezgeçemeyenlerden.
