|

3 kuşaktır fırın küreği imal ediyorlar

Hatay’da ağaçların usta ellerde işlenerek şekle büründüğü fırın küreği imalathanesi dededen toruna miras kalan bir altın bilezik oldu. Şükrü Buğdaycıgül ve Murat Buğdaycıgül de bu mesleği gelecek nesillere aktarmak istediklerini belirttiler.

Yeni Şafak
10:23 - 29/07/2017 Cumartesi
Güncelleme: 10:31 - 29/07/2017 Cumartesi
IHA
Şükrü Buğdaycıgil, fırın kürekleri ve çeyiz sandığının yanında önceleri tabut imal ettiklerini de belirtti.
Şükrü Buğdaycıgil, fırın kürekleri ve çeyiz sandığının yanında önceleri tabut imal ettiklerini de belirtti.

Şükrü Buğdaycığil ve Murat Buğdaycıgil’in ortak yürüttükleri fırın küreği imalatı günümüzde unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yerini alıyor. Şükrü Buğdaycıgil, dedesinin kalfa olarak uzun yıllar önce Uzun Çarşı içerisinde yer alan eski adıyla Neccar Çarşısı’na geldiğini ve fırın küreği imalatı yaptığını anlatarak, "Çocukluğum burada geçti amcaoğluyla birlikte. Bu bizim dede mesleğimiz. 150-160 senedir dedemizin kalfa olarak bu çarşıya gelmesinden dolayı devam ettiriyoruz. Bu dede mesleği, baba mesleğiyle biz üç karın olarak bunu bu şekilde devam ettiriyoruz. Ayakta durmaya da çalışıyoruz. Biliyorsunuz malum olaylardan dolayı dışarıya mal veremiyoruz. İç piyasadaki durumlarda malum zaten. Ciddi anlamda bunun sıkıntılarını yaşıyoruz" dedi.

Birinci sınıf ağaç kullanıyorlar

Buğdaycıgil, fırın küreği yaparken en iyi kaliteli ürünleri ve birinci sınıf ağaç kullandıklarını vurgulayarak, "Her gürgenden, ağaçtan kürek olmaz" sözüyle yaptıkları işin inceliklerini anlattı. Fırın küreğinin birçok çeşidinin olduğunu ve bunları Hatay’ın 15 ilçesine gönderdiklerini söyleyen Buğdaycıgil, "Bunun somun küreği ile tut lavaş küreğine kadar, lavaş küreğinden katıklı ekmek sac ekmeği şeklindeki ekmeğe göre küreklerimiz var. Çeşit çeşit, her ebatta. Türkiye’nin değil de bizim 15 ilçede müşterilerimiz var. Bizi tanıyanlar bilenler dedemizden, babamızdan, çocuklarına kadar gelip bizimle devamlı alışverişlerini devam ettirmektedirler" diye konuştu.


Hobi amaçlı bu işi yapıyorlar

Önceleri 45 dakikada yapımı tamamlanan küreklerin teknolojinin gelişmesinden sonra 5 dakikada bitirdiklerini kaydeden Buğdaycıgil, "Teknolojinin gelişmesi bize çok faydalı oldu. Babamız elimizdeki makinelerle değil keserle kürekleri yontardı, rende ile de ağızlarını inceltirdi. Dolayısıyla bir kürek aşağı yukarı yarım saat, 45 dakikada ancak yapılabilirdi. Şuanda bir küreği biz üç yada beş dakikadan ağzını yapıp müşterimize veriyoruz. Bizim günde siparişlerimiz hiç belli olmaz. Dünden beri siftah etmemişiz. Evvel günde siftah etmedik. Ancak bizim burada ana temeldeki olayımız bir yada üç kürekle ayakta durmamız değil. Dükkanımız malımız olduğu için kiramız da yok. Bunu kalan hobi, nereye kadar giderse oraya kadar götürmeye çalışıyoruz. Diğer nesillere aktarabilmemiz için bizim buradaki işimizin güzel olması lazım. Ancak kalkındıramıyor, kurtarmıyor. Dolayısıyla biz kira versek yapmazdık. Kira vermediğimiz için ayakta durmaya çalışıyoruz" dedi.

Çeyiz sandıklarıyla başlayıp kürekle devam ettiler
Buğdaycığil ailesi, imalathane kurulduğu yıllarda zamanın gözde işlerinden olan çeyiz sandıklarıyla işe başladı. Ustalarının ellerinden çıkan işlemeli, nakışlı çeyiz sandıkları genç kızların çeyizlerinin göz bebeği durumundaydı. Ancak zaman ilerledikçe bu el emeği göz nuru işlemeli sandıklar yerini modern mobilyalara bıraktı. Önceden yapılan nakışlı sandıkların antika değeri taşıdığını belirten Şükrü Buğdaycığil, şöyle devam etti:

"Çeyiz sandığını dedem yapardı. Dedemin çeyiz sandığı yaptığı o zaman böyle mobilya türleri yok. Köylü çarşıya indiği zaman burası neccar pazarıydı. Neccar pazarı dediğimiz yerde marangozdan arabacısına, kapçısına kadar burası olduğu gibi marangoz çarşısı. Bu çarşıda sırf biz kaldık. Bunu dedemizin mesleğini devam ettirmek, onların rahmetini devamlı söyletmek için bizleri görenler bu şekilde anımsıyorlar. Dolayısıyla eski çarşımız kalmadı. Marangoz çarşısı dediğimiz zaman her taraf keser sesleri, çekiç seslerinden geçilmezdi. Şimdi kala kala biz kaldık."

"Dedemiz tabut çakardı, tabutçu derlerdi bize"
Şükrü Buğdaycıgil, fırın kürekleri ve çeyiz sandığının yanında önceleri tabut imal ettiklerini de belirtti.

Dedeleri zamanından bu yana tabut çaktıklarını ancak belediyelerin tahta tabut işini kaldığını belirten Buğdaycıgil, "Bunun dışında da tabut çakardık biz. Dedemiz de tabut çakardı. Bize tabutçu derler aslında. Bu para karşılığı ya da kar amaçlı yapılan bir şey değildir. Bu da bir hizmettir. Belediyelerimiz şuanda bu olayı da kaldırdı. Dışarı giden cenazesi olan kişiler zaman zaman sipariş verdiği zaman yarım saat içerisinde Allah kimseye kötü gün vermesin tabutunu çakarız" diye konuştu.
#Fırın küreği
#Hatay
#çeyiz sandığı
#tabut
7 yıl önce