Şükrü Buğdaycığil ve Murat Buğdaycıgil’in ortak yürüttükleri fırın küreği imalatı günümüzde unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yerini alıyor. Şükrü Buğdaycıgil, dedesinin kalfa olarak uzun yıllar önce Uzun Çarşı içerisinde yer alan eski adıyla Neccar Çarşısı’na geldiğini ve fırın küreği imalatı yaptığını anlatarak, "Çocukluğum burada geçti amcaoğluyla birlikte. Bu bizim dede mesleğimiz. 150-160 senedir dedemizin kalfa olarak bu çarşıya gelmesinden dolayı devam ettiriyoruz. Bu dede mesleği, baba mesleğiyle biz üç karın olarak bunu bu şekilde devam ettiriyoruz. Ayakta durmaya da çalışıyoruz. Biliyorsunuz malum olaylardan dolayı dışarıya mal veremiyoruz. İç piyasadaki durumlarda malum zaten. Ciddi anlamda bunun sıkıntılarını yaşıyoruz" dedi.
Buğdaycıgil, fırın küreği yaparken en iyi kaliteli ürünleri ve birinci sınıf ağaç kullandıklarını vurgulayarak, "Her gürgenden, ağaçtan kürek olmaz" sözüyle yaptıkları işin inceliklerini anlattı. Fırın küreğinin birçok çeşidinin olduğunu ve bunları Hatay’ın 15 ilçesine gönderdiklerini söyleyen Buğdaycıgil, "Bunun somun küreği ile tut lavaş küreğine kadar, lavaş küreğinden katıklı ekmek sac ekmeği şeklindeki ekmeğe göre küreklerimiz var. Çeşit çeşit, her ebatta. Türkiye’nin değil de bizim 15 ilçede müşterilerimiz var. Bizi tanıyanlar bilenler dedemizden, babamızdan, çocuklarına kadar gelip bizimle devamlı alışverişlerini devam ettirmektedirler" diye konuştu.
Önceleri 45 dakikada yapımı tamamlanan küreklerin teknolojinin gelişmesinden sonra 5 dakikada bitirdiklerini kaydeden Buğdaycıgil, "Teknolojinin gelişmesi bize çok faydalı oldu. Babamız elimizdeki makinelerle değil keserle kürekleri yontardı, rende ile de ağızlarını inceltirdi. Dolayısıyla bir kürek aşağı yukarı yarım saat, 45 dakikada ancak yapılabilirdi. Şuanda bir küreği biz üç yada beş dakikadan ağzını yapıp müşterimize veriyoruz. Bizim günde siparişlerimiz hiç belli olmaz. Dünden beri siftah etmemişiz. Evvel günde siftah etmedik. Ancak bizim burada ana temeldeki olayımız bir yada üç kürekle ayakta durmamız değil. Dükkanımız malımız olduğu için kiramız da yok. Bunu kalan hobi, nereye kadar giderse oraya kadar götürmeye çalışıyoruz. Diğer nesillere aktarabilmemiz için bizim buradaki işimizin güzel olması lazım. Ancak kalkındıramıyor, kurtarmıyor. Dolayısıyla biz kira versek yapmazdık. Kira vermediğimiz için ayakta durmaya çalışıyoruz" dedi.