Geçtiğimiz hafta, Sultan II. Abdülhamid ile ilgili ilk kez bir sempozyum gerçekleştirildi.
TBMM Milli Saraylar tarafından organize edilen “Doğumunun 174. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu"nda Abdülhamid Han pek çok yönüyle ele alındı. Konuşmacılar arasında yer alan Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Gerçek Hayat'a verdiği röportajda, Abdülhamid'in İslam Birliği politikasını ve bugünkü Türkiye'nin politikasını değerlendirdi.
Abdülhamid'in tahta çıkışının hem Türk, hem Müslüman ülkeler için ciddi manada bir dibe vuruşu simgelediği bir dönemde gerçekleştiğini belirten Eraslan, şöyle konuştu:
"Abdülhamid'in İslam Birliği politikasında en önemli sıkıntı, İran'ın Irak'ta Şiiliği yayma politikasıydı. Aslında başlangıçta bir ittifak denemesi yapıldı, elçi de gönderildi. Ama sınırdaki Kürt aşiretlerinin iyi yönetilememesi engel oldu. Sınırda Kürt aşiretleri var. Onlarda otorite tanımı var, devlet düşüncesi yok. Beyleri huzursuzluk çıkarınca oradaki inzibat görevlileri vurmak, engellemek istiyor. İran bize karşı güç kullanmak için muhafaza ediyor. Bir müddet sonra orada rahatsızlık çıkartıyorlar. İran vurmaya çalışınca bize geçiyorlar. Bu sefer de İran'a karşı kullanırız, lazım olur diye biz tutmaya başlıyoruz. Anlaşmayı bu engelledi"
Türkiye'de bugün dini hassasiyetlerin ön plana çıktığını vurgulayan Eraslan, Türk hükümeti ile Abülhamid'in İslam Birliği politikasının benzediğini söyledi. Eraslan şu ifadeleri kullandı:
"Benzer bir problem hala var. Bu coğrafyada şartlar değişmiyor. Anlayış da zihniyet de değişmiyor. Bu coğrafyada etkili olmak zorundasınız. Ak Parti'nin dini hassasiyeti ön plana çıkarması bu bölgedeki unsurları, devlete bağlamak içindir. Yani Abdülhamid'in yaptığı şey"
