|

Adalet hepimize lazım

1980 darbesinde haksız yere tutuklanarak idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu’nun acı hikayesini anlatan “Ankara Yazı:Veda Mektubu” 6 Mayıs tarihinde vizyona giriyor. Filmde Pehlivanoğlu’nun annesini canlandıran İpek Tuzcuoğlu, “Film o döneme şahit olmamış gençler adına bir farkındalık oluşturacaktır. Adalet hepimiz için gerekli” diyor.

Yeni Şafak ve
03:00 - 1/05/2016 Pazar
Güncelleme: 17:22 - 30/04/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Sayısız dramın yaşandığı 12 Eylül 1980 Darbesi, Türkiye'nin yakın tarihine kara bir leke olarak geçti. İdamlar, kayıplar, faili meçhul cinayetler, işkence ve nice acılarla yoğrulan o karanlık dönemin kurbanlarından biri de, haksız yere tutuklanarak idam edilen 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu idi. Pehlivanoğlu'nun idam öncesinde ailesine yazdığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde meclis kürsüsünden gözyaşlarıyla okuduğu mektup milyonları derinden etkilemişti. Yönetmen Kemal Uzun, yürek burkan o mektubun hikâyesini “Ankara Yazı- Veda Mektubu” adıyla filmleştirdi. 6 Mayıs'ta vizyona girecek filmde Mustafa Pehlivanoğlu'nun annesi Zeynep Pehlivanoğlu'nu canlandıran İpek Tuzcuoğlu, filme ve olan bitene dair duygularını anlattı.



Ankara Yazı projesine nasıl dâhil oldun?

Teklif filmin yönetmeni Kemal Uzun un beni role istemesiyle şekillendi aslında. Kemal ile yıllardır tanışıyorduk ve birlikte çalışmakta çok istiyorduk nasip bu filmeymiş. Daha sonra hikâyenin yaşanmış bir aile dramı olması beni çok etkiledi. Rahmetli Mustafa Pehlivanoğlu'nun suçsuz yere tutuklanması, hapse atılması, yargılanması ve de idam edilme sürecini ailesinin içinde bulunduğu çaresizlik ve de toplumda ki yalnızlaşması üzerinden anlatıyor. İki sene süren bu acı ve vicdansızlık dolu yılları, 80 dönemini bir ailenin penceresinden görüyoruz. Filim TRT TV Filmleri projelerinden biri de aynı zamanda.



ACILI BİR ANNE VAR


Pehlivanoğlu'nun annesini canlandırmak nasıl bir duyguydu? Neler hissettin?

Yarı biyografik bir film diyebiliriz. Bu anlamda sorumluluk duygusu fazlasıyla ön planda oluyor tabi ki. Çünkü Zeynep anne yaşamış, evlat acısını birebir çekmiş vicdansızlığın ve adaletsizliğin ne demek olduğuna ailesiyle birlikte şahit olmuş güçlü bir kadın. Ülkücü camianın da o süreçten vefat ettiği sürece kadar Zeynep Anası olmuş. Çok saygı duyulan baş tacı yapılmış acılı bir anne. Aileye dair yapılmış bütün röportajları ve belgeselleri seyrettim öncelikle. Zeynep hanımın gençlik hallerini bulma şansımız yoktu, son yıllarına dair görüntüler vardı, onlardan yola çıkarak karakteri oluşturmaya gayret ettim. Film de baştan sona içselleştirilmiş abartısız bir ruh halinde olmaya çalıştım.





Filmle ilgili olarak Pehlivanoğlu'nun ailesinden görüştüğün isimler oldu mu?

Telefonda oğlu ve Mustafa'nın ağabeyisiyle konuşma fırsatım oldu. Kendileri de bendenizin bu rolü oynamamdan dolayı büyük mutluluk duyduklarını ve çok duygulu olduklarını ifade ettiler.



12 Eylül sürecinde yaşananlar ve darbe öncesi/ sonrası tablo ülke tarihinde derin izler bıraktı. Filmde canlandırdığın karakter yani bir annenin gözünden yaşananlar ne ifade ediyor?

Büyük ve derin bir çaresizlik. Adalet ve vicdan duygularının zedelenmesi. 40 yıllık mahallelerinde müthiş bir yalnızlaşma. Mesela tutuklanma süreci ile mahalleli Mustafa adına şahitlik yapmaktan korkuyor, herkes kapısının ardına gizleniyor. Nişanlısının ailesi yüzüğü atıyor aile maddi sebepler nedeniyle iyi bir avukat tutamıyor. Sıkıyönetim günleri herkeste bir tedirginlik, müthiş bir korku, aman bizimde başımız yanmasın, biz de yaftalanmayalım fişlenmeyelim gibi düşüncelerin hüküm sürdüğü acımasız yıllar. Ama Zeynep anne tüm bu süreçlerde asla ve asla umudunu yitirmiyor, dualarını eksik etmiyor oğlu için, çünkü evladının suçsuzluğuna hep inanmış ve o duyguyla da hakkın rahmetine kavuşmuş.



YENİ NESİL DE TANISIN


Ankara Yazı meseleye nasıl yaklaşıyor? Olan bitene nereden bakıyor?

Tamamıyla ailenin dramı yaşadığı çaresizlik evlatları için verdikleri mücadeleden bireyler üzerinden bir bakış var. Hamaset yok, ideoloji yok, abartı yok. Adalet, vicdan ve hukukun hepimiz için ne denli önemli ne denli vazgeçilemez olduğu duygusu ağırlıkta. O döneme şahit olmamış gençler ve yeni nesiller adına da bir farkındalık yaratacaktır. Adalet hepimiz için gereklidir.





Duyguyu oyunculuk üzerinden yaşıyorum


Bundan önce Kervan 1915 filminde rol aldın, bir dönem filmiydi ve çekimler nedeniyle şehir şehir gezdin. Şimdi yakın tarihten bir dönem hikâyesiyle seyirci karşısına çıkıyorsun. Dönem filmlerinde rol almak oyunculara ne tür yükler yüklüyor?

Benim için çok heyecan verici ve motive edici. O dönemleri araştırmak, o dönemlere ait bilgileri tazelemek yeni yeni anekdotlar öğrenmek belgeseller seyredip arşiv taraması yapmak bir oyuncu olarak bana çok keyif veriyor. Zamanda yolculuk gibi. Fantastik aslında. Geçmişe ya da geleceğe gidemiyoruz ama bu duyguyu oyunculuk üzerinden yaşama fırsatı veriliyor sana, müthiş bir duygu. Daha çok araştırma, daha çok çalışma demek . Bu da oyuncuyu bir noktadan hem zorlayan hem keyifli hem de korku veren bir durum. Seviyorum dönem işlerini.



Karakterlerin derinliği olmalı


Son zamanlarda daha ziyade komedi yapımlarında seyrettik seni ama son iki filminde dram yönü oldukça yoğun rollerle karşımıza çıkacaksın.

Son dönemlerde komedi ağırlıklı projelerde yer aldım son iki sinema filimim de derin acılar çekmiş insanlar ve insanlık dramları var. Her iki türü de bir oyuncu olarak büyük bir keyifle oynuyorum. Ama dram bir parça daha önde diyebilirim. Yeter ki canlandırdığım karakterin derinliği olsun. Söyleyecek bir sözü olsun. Seyircide mutlak bir karşılığı olsun.


#Mustafa Pehlivanoğlu
#Yazı:Veda Mektubu
#İpek Tuzcuoğlu
8 yıl önce