|

Afrika’da Türkiye’nin izleri: Namibya

Türkiye’nin sınırlı kaynakları ile kısa vadede sonuç alınması beklenmeyen Namibya gibi ülkelerdense, kaynakların kısa vadede sonuç alınabilecek bölgelere aktarmanın daha etkili olacağı öne sürülebilir. Ancak, tanınma ve kimi ülkelerde de imaj sorunu yaşayan Türkiye için küçük bütçeli kalkınma yardımlarının ileriyle dönük potansiyel getirisini dikkate almak gerekir.

Yeni Şafak
04:00 - 31/07/2017 Pazartesi
Güncelleme: 03:07 - 31/07/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Türkiye Dünya İnsani Yardım Raporu'nda bir kez daha en çok yardım yapan ülkeler arasında yer aldı. Bu yardımların büyük bir kısmı Suriyeli mültecilere yönelik olsa da Türkiye’nin Somali başta olmak üzere Afrika’ya yönelik çabaları dikkat çekiyor. Türkiye diplomatik temsilcilikleriyle olduğu kadar TİKA, Maarif Vakfı, AFAD, Diyanet ve THY gibi kurumlarıyla Afrika’da da varlık gösteriyor. Türkiye’nin 39 Afrika ülkesinde resmi temsilciliği, 17 ülkede de TİKA koordinatörlüğü bulunuyor. Bölgede Somali, Eritre veya Sudan gibi Osmanlı İmparatorluğu izleri taşıyan ülkeler yanı sıra Türkiye son yıllarda geleneksel olarak ilişkilerinin güçlü olmadığı ülkelerde kapasitesini arttırmaya çalışıyor.

ÇARPAN ETKİSİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMELİ

TİKA başta olmak üzere kurumların uzak coğrafyalarda varlık göstermesi uzun vadede Türkiye’nin tanıtımına ve ülkeler arası ticari ilişkilerin geliştirilmesine katkı sunuyor. Ayrıca, bu ülkeler ile geliştirilen ilişkiler uluslararası platformlarda Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda karar alınmasında da rol oynayabiliyor. Afrika’da Türk devletinin varlığı başta FETÖ yapılanmasını engellemede ve var olan etki alanını kısıtlamada da önemli rol üstleniyor. Öte yandan, Türkiye Afrika’da faaliyet göstererek geleneksel donör ülkelerin Türkiye algısının da olumlu yönde etkilenmesine zemin hazırlıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin Afrika’daki varlığını çarpan etkisi kapsamında değerlendirmek gerekiyor.

Türkiye’nin kalkınma yardımları dendiğinde yaygın olarak ‘Türk modeli’ adı verilen ancak henüz içeriği netleştirilmemiş bir yardım tarzı önümüze çıkıyor. Türk modelinin güçlü özellikleri küçük bütçeli ancak çok sayıda projelerin yapılması, en az bürokratik engelle projelerin hızlıca sonuçlanması, yardım alan ile veren kurumlar arasında doğrudan iletişim kanallarının açık olması, talep doğrultusunda ve ihtiyaca yönelik projelerin yapılması, yardım alan toplumunun yararının gözetilerek insan odaklı yardım yapılması olarak sıralanabilir. Türk modeli yardımların bir özelliği de Türk dış politikasının Latin Amerika ve Afrika açılımları ile eşgüdümlü ilerlemesi, böylece potansiyel olarak siyasi ve ekonomik işbirliklerinin kapısı aralanıyor. Türk devletinin varlığı THY gibi Türkiye’nin öncü kurumlarına da zamanla alan açıyor.

GÜVEN SORUNU YAŞAMIYOR

Yaklaşık 2,5 milyonluk bir nüfusa sahip olan, Afrika’nın güney batısında yer alan eski Alman sömürgesi Namibya Türk bayrağının dalgalandığı ülkelerden bir tanesi. Namibya’nın başkenti Windhoek’teki Türk Büyükelçiliği 2012 yılında açıldıktan sonra 2014 yılında büyükelçiliğin de teşvikleriyle TİKA faaliyetlerine başlıyor. TİKA’nın bölgede tamamladığı 50’den fazla proje bir yandan Namibya halkına fayda sağlarken, bir yandan da Türkiye’yi tanıtıyor ve faaliyetleriyle büyükelçiliğin sahadaki varlığına destek vermiş oluyor.

Ülkenin en temel sorunlarının başında altyapı eksikliği, eğitim, anne-çocuk bakımı, ve istihdam geliyor. Bu anlamda uluslararası sivil toplum kuruluşları ile Almanya, ABD, Çin, Finlandiya gibi ülkelerin kalkınma ajansları bu eksiklerin giderilmesinde önemli rol oynuyor. Bölgede köklü geçmişi bulunan ülkelerle rekabet edecek gücü ve aynı derinlikteki bağlantısı olmamasına rağmen geleneksel bir aktör olmayan Türkiye bu anlamda avantajlı sayılabilir. Çünkü, Türkiye Sahra altı Afrika’da tarihten gelen olumsuz bir algı ile mücadele etmek zorunda değil. Ayrıca, Çin gibi bölgeye sadece ticari odaklı da bakmıyor. Dolayısıyla Türkiye diğer geleneksel donörlerde olduğu gibi güven sorunu yaşamıyor.

SOSYAL HAYATA YÖNELİK İŞBİRLİĞİ

TİKA’nın Namibya’daki faaliyetlerini eğitime yönelik destekler, kadınların işgücüne kazandırılması, ekolojik dengenin korunmasına yönelik projeler olarak sınıflandırmak mümkün. Namibya’da geleneksel bir aile yapısı yok. Çocuk yaşta anne olan kadınlar yanısıra AIDS gibi ölümcül hastalıklar da ülkede çok yaygın. Bu annelerin büyütmekte zorluk çektiği çocukların topluma kazandırılması da bir o kadar zor. Bu nedenle başkent Winhoek’da yaklaşık 650 kadının çalıştığı kalkınma derneği Penduka’nın gelişmesine yönelik TİKA projeleri Penduka kadınlarının geleceğini dönüştürmeye yarıyor. Namibya’da öğrenciler çok zor şartlarda eğitimlerine devam ediyorlar. Kimi zaman aileler çocukları okula göndermeyi lüzumsuz görüyor, kimi zaman da gönderecek maddi gücü olmuyor. Çoğunlukla bekar annelerin büyüttüğü çocukları bekleyen bir geleceğin olmaması belki de Namibya’nın başlıca sorunu. Bu şartlar altında TİKA’nın gerek Moreson engelli okuluna yaptığı bina yardımı, gerekse ihtiyaç sahiplerinin yaşadığı Katutura bölgesindeki devlet okullarına yaptığı bilgisayar laboratuvarı yardımları ciddi bir fark yaratabilme potansiyelini taşıyor. Namibya dünyada gittikçe azalan çita nüfusunu barındıran başlıca ülkelerden sayılıyor. Yaşam alanlarının azalmasına çare bulunamasa da hayvanlarına saldıran çitaları avlayan çiftçilere yönelik Uluslararası Çita Koruma Vakfı bir çare keşfetmiş. Anadolu Kangal köpeği projesi ile hem çiftçilerin hayvanları güvence altına alınıyor hem de çitaların avlanmasına engel olunuyor. TİKA ve Windhoek Büyükelçiliği Çita Vakfı Gala Gecesi’nde düzenlenen törende yaptıkları çalışmalara istinaden onur ödülüne layık görüldü. Sözü edilen tüm bu projelerin en dikkat çeken noktalarından bir tanesi de yerel partnerlerin bir çoğunun Almanya, Finlandiya, ABD ve Hollanda gibi geleneksel donör ülkeler ile de işbirliği içinde olması. Böylece seçilen projelerin yerel halk ve partnerlerin de ötesinde daha uluslararası bir kitleye ulaştığını söylemek mümkün.

POTANSİYEL GETİRİSİ YÜKSEK YATIRIMLAR

Türkiye’nin sınırlı kaynakları ile kısa vadede sonuç alınması beklenmeyen Namibya gibi ülkelerdense, kaynakların kısa vadede sonuç alınabilecek bölgelere aktarmanın daha etkili olacağı öne sürülebilir. Ancak, tanınma ve kimi ülkelerde de imaj sorunu yaşayan Türkiye için küçük bütçeli kalkınma yardımlarının ileriyle dönük potansiyel getirisini dikkate almak gerekir. Bu noktada risk ve yatırım dengesini göz önüne alarak kalkınma yardımlarının maksimum fayda sağlaması için Türk modelinin içini doldurup, güçlendirmek gerekir. Koordinatörlükler ve büyükelçilikler ile işbirliği halinde bölgesel stratejik planlama yapılması, ülkelere ve bölgelere özgü ideal kalkınma ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve en önemlisi de Türk modelini ifade eden genel bir kalkınma stratejisinin belirlenmesi yapılan yatırımların hedefe ulaşmasında faydalı olacaktır. Personel sayısının ve dolayısıyla bütçelerin potansiyel taşıyan yerlerde artırılarak proje sonrası takibin daha düzenli yapılması yatırımların geri dönüşü açısından önem verilmesi gereken bir konu. İşbirliği, karşılıklı bilgi alış verişi ve yerel kanaat önderleri ile iletişimin geliştirilmesi konularının Türk modeli içindeki rolünün gözden geçirilmesi kalkınma yardımlarının potansiyel getirisini arttırabilir. Her ne kadar Türk kültüründe bir elin yaptığı yardımı öteki el duymasa da Türkiye’nin bu alandaki uluslararası faaliyetlerinin yeni teknolojiyi de kullanarak yurt içi ve dışında geniş kitlelere ilgi çekici bir içerik ile duyurulması önem teşkil ediyor. Bu çerçevede düşünüldüğünde gelecekte dünya nüfusunun yaklaşık 40%’ını temsil edecek olan ve ekonomik olarak son derece dinamik bir gelecek vaat eden Afrika’da Türkiye’nin varlığı zaruri, ancak varlık gösterirken en etkili yöntemler bütününü kullanması da bir o kadar akılcı olacaktır.

Yazarın notu: Namibya’daki araştırmam kapsamında verilen lojistik destek için TİKA Windhoek Koordinatörlüğü ile T.C. Windhoek Büyükelçiliği’ne teşekkür ederim.

Senem B. Çevik - University of California
#Türkiye
#Afrika
#İslamiyet
7 yıl önce