Küçükcan, AKPM kış dönemi toplantıları konusunda sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nin kurucu üyelerinden bir tanesi olduğuna işaret eden Küçükcan, dolayısıyla Avrupa Konseyi'nin Türkiye açısından tarihsel önemine değindi.
Bu yıldan itibaren Türkiye'nin AKPM'deki üye sayısının 12'den 18'e çıktığını anımsatan Küçükcan, bu milletvekillerinin partiler arasında 10 AK Parti, 5 CHP, 2 HDP ve 1 MHP olarak dağıldığını belirtti.
Bu yıl Türkiye'nin aynı zamanda Avrupa Konseyi'ne en fazla maddi yardım yapan ülkelerden bir tanesi olduğuna işaret eden Küçükcan, bunun da Türkçe'nin Avrupa Konseyi'nde bir çalışma dili olarak kabul edilmesine olanak sağladığını kaydetti.
Türk milletvekillerinin artık genel kurul, komisyon ve alt komisyon toplantılarında Türkçe konuşabileceklerini belirten Küçükcan, dün de milletvekillerinden bazılarının genel kurulda Türkçe konuşmaya başladıklarını söyledi.
Küçükcan, "Türkçe'yi uluslararası platformlarda çalışma diline dönüştürmek bizim için gurur verici" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bunun için özveride bulunduğunu ve ciddi bir maddi kaynak sağladığını anımsatan Küçükcan, bunun aynı zamanda AKPM'de ve Avrupa Konseyi'nde Türkiye'nin görünürlüğünün artması anlamına geldiğini kaydetti.
İlerleyen dönemlerde de bu örgütte çalışan Türk vatandaşlarının sayısında bir artış beklendiğini dile getiren Küçükcan, bunun da Türkiye'nin uluslararası kurumlarda temsil gücünün artışına işaret ettiğini söyledi.
Küçükcan, "Temsil gücünüz ne kadar varsa etkiniz de o kadar artar" diye konuştu.
AKPM'nin gündemindeki önemli maddelerden bir tanesinin göç ve bununla ilintili güvenlik meseleleri ve vatandaşlık konuları olduğuna işaret eden Küçükcan, bunun Türkiye açısından önemine değindi.
AKPM'deki temaslarında Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar konusunda ne kadar önemli katkılarda bulunduğunu anlattıklarını ifade eden Küçükcan, göç meselesinin temeline inilmesi gerektiğini de söylediklerini kaydetti.
Küçükcan, "Sadece göçü konuşmak sonucu konuşmaktan ibaret, bunun köklerine inmezsek, problemin nereden kaynaklandığını tespit etmezsek sorunların çözülemeyeceğini ifade ettik" dedi. Küçükcan, Suriye krizi çözülmeden göç sorununun çözülemeyeceğini ve özellikle insani yardım söz konusu olduğunda uluslararası toplumun bir sorumluluk alması gerektiğini belirttiklerini kaydetti.
Özellikle insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ilgili raporlar gündeme geldiğinde de Türkiye'nin bu konularda yaptıklarını anlattıklarını söyleyen Küçükcan, Türkiye'nin bir seçim döneminden geçmiş olması ve anayasa reformunun gecikmiş olmasının da AKPM tarafından takip edildiğini dile getirdi.
Avrupa Konseyi'ne bağlı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde alınan kararların, içtihatların Türk hukuk sistemine uygulanması gibi konuların seçimlerden dolayı inkıtaya uğradığına dikkati çeken Küçükcan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Strazburg'da yaptığı temaslarda ve konuşmalarda Türkiye'nin tekrar bir reform sürecine geçtiğini, hatta reformu izlemek için özel bir Başbakan Yardımcısı görevlendirildiğini ifade ettiğine işaret etti. Küçükcan, "Bu da bizim Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizde aslında yeni bir sıçrama tahtası" şeklinde konuştu.
Göç meselesinin insan hakları bağlamında hukuki bir statüye oturtulmasının mümkün olup olmadığına ilişkin soruya Küçükcan, "Avrupa'ya gelen göçmenlerle ilgili ciddi bir kafa karışıklığı var. Avrupa Birliği'nin tutarlı bir göç politikası yok. Avrupa Konseyi ise daha da zor durumda zaten" yanıtını verdi.
Konuya her ülkenin kendi çıkarları açısından baktığına işaret eden Küçükcan, bu nedenle göçmenlerin koruma altına alınması, göçmenlerle ilgili konuların orta ve uzun vadede planlanması konusunda henüz ortak bir görüş oluşmadığına dikkati çekti.
Diğer taraftan AKPM'de ilk Türkçe konuşma dün CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer tarafından yapıldı.
