Yapılan araştırmalara göre gıdalara ayrıca eklenen tuzun yüzde yetmiş beşi zaten tüketilen gıdalarda bulunuyor. Yemeğin tadına bile bakmadan tuzluğa uzanıp yemeğe tuz atmak toplumda tuzla ilgili klasikleşen davranışlar arasına girmiş durumda. Fakat son yıllarda artık tuzla ilgili yeni şeyler söylenirken, yeni davranış modelleri de kazandırılmaya çalışılıyor. Türk Böbrek Vakfı'nın önerilerine kulak verelim.
Tuz vücudun dengesine katkıda bulunurken tansiyonun belirli düzeylerde kalmasına yardımcı oluyor. Vücudun tuz dengesini ayarlayan en önemli organ olan böbrekler, besinlerden alınan tuz miktarına göre, idrarla atılan tuzu artırıp azaltarak dengeyi sağlıyor. İşte böbrek yetmezliğinde bu denge sağlanamıyor.
Kandaki tuz miktarının kısa süre içinde normale göre artması veya azalması da zararlı. Tuz miktarındaki azalma; şuur bulanıklığı, kas krampları, havale nöbetleri, bulantı, kusma ve sonunda komaya giden bir tabloya neden olurken fazla tuz alınması ise tansiyon yüksekliğine ve kalp yetmezliğine neden oluyor. Tuzu kısmadan da tansiyon tedavi edilemiyor.
* Tuzu azaltmak için salam ve turşu ile yapılmış sandviçler yerine tavuk salatası gibi daha az tuzlu gıdaları tercih edin.
* Füme gıdalar tuz bakımından zengin olduğundan bu tip besinleri yemememeye özen gösterin.
* Sucuk salam ve sosis içeren pizza yerine sebzeli pizza seçin.
* Tuz oranı yüksek soya sosu, ketçap, mayonez ve turşu yerine yiyeceklere lezzet katmak için baharat ve sarımsak kullanın.
* Yemekleri haşlarken kaynatılan suya tuz ilave etmeyin.
* Sofrada tuzluk bulundurmamaya gayret edin.
* Tuz eklenmeden hazırlanmış patlamış
mısırı tercih edin.
* Çerez ve kuruyemişlerin tuzsuz olanlarını seçin.
* Masada tuzluk bulundurmayın.