|

Az kazandığına çok şükredenler

Yeni çıkan yasayla gündeme gelen kağıt ve atık madde toplayıcıları az kazanıp çok şükreden kimseler. Bu meslek grubunu daha yakından tanımak istedik. Hayatını ve mesleğin detaylarını konuştuğumuz Recep Gülkan ile Yenibosna – Güneşli hattında geri dönüşüm seferine çıktık.

Yeni Şafak ve
04:00 - 7/02/2016 Pazar
Güncelleme: 19:07 - 6/02/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Yılbaşında iyi dilekleriyle herkesin yüzüne tebessüm salan kağıt toplayıcı Mehmet abinin ardından gözler tekrar sokaklara çevrildi. İnsanlara sanal hayatlarından, iş streslerinden kurtulabilecekleri bir pencere açılmış oldu adeta. Bundan önce sokaklardaki Suriyeli sığınmacılar konuşuluyordu. Fakat kışla birlikte sokaklardan çekildiler ve bir kısmı da zamanla bir meslek edindi, evine yerleşti. Geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren yasa ise kağıt ve diğer atık maddeleri toplayan milyonlarca insanı ilgilendiriyor. Zor durumda kalan geri dönüşüm sanatçıları, çözümü devletten bekliyor. Bunlardan biri olan Recep Gülkan ile Güneşli-Yenibosna arasında onun için normal, benim için hayret verici bir gün geçirdik.



Recep abi 1973 Yozgat doğumlu. Anne babası başlarındayken hayvan yemi işiyle ilgileniyorlarmış memlekette. Zamanla işler bozulmuş, büyükler emaneti teslim etmiş. 4 çocuğu da okuyor Recep abinin. Hanımıyla birlikte memleketteler. Ara sıra geldiği İstanbul'a 4 sene evvel yerleşmiş. Depo sahibi Mehmet Gökalp ile akraba. Mehmet bey de çekçekçilikten geliyor. Recep abi onun yanında hem kalıyor hem de ekmek parasını kazanıp çocuklara, hanıma para gönderiyor.



TEKERLEK VE ÇUVAL BİR YIL DAYANIYOR


Sabah 8-9 gibi başlayan mesai 3 saatlik yürüyüş sonrası depoya dönüp dinlenmeyle devam ediyor. Günde 3 kez işe çıkıyor Recep abi. Bazen de dinlenme zamanları, toplanan malzemeye göre değişiyor. Recep abi, bayram ve pazar günleri çalışmıyor. Normalde çöpü dağıtan kişiler olarak akıllarda yer eden toplayıcıların hepsi bir değil tabii. Recep abi konteynır başına geldiğinde arabayı park edip önce kenardaki çöpleri içeri atıyor, sonra işine yarayanları da çuvala. Yük ağır olduğunda ise dert gibi sevinç gibi paylaştığını söylüyor, “Yokuşları dinlene dinlene çıkıyoruz. Yük fazlaysa bir arkadaşı yardıma çağırıyorum, malzemeden çıkan ücreti yarı yarıya bölüşüyoruz.” Tekerlekler ve çuval bir yıl dayanıyor. Racon, arabayı çöp başına koymak. Bunu gören toplayıcı o konteynıra yaklaşmıyor. Aynı sokaklar her gün aynı temenniyle adımlanıyor: Kısmetten ziyade yoktur. Kırmızı ışıkta bekleyen, kolileri almadan bakkaldan izin isteyen, komşu ve çevre esnafla selamlaşıp hal hatır soran Recep abi, insanlarla iletişimin önemini şöyle anlatıyor: “Kendimi sevdirmek için değil, böyle olması gerektiğini düşündüğüm için iyi davranıyorum. Biz kendimizi iyi olarak tanıtırsak işlerimiz daha kolay ve bereketli oluyor. İşyeri sahipleri bizi bekliyor, başkasına vermiyor atıkları. Böylece ne zabıta ne polisle bir sorun oluyor. Bazen numaramı alıyorlar ve 'hep sen gel' diyorlar. Bir toplama olduğunda da beni çağırıyorlar gel al diye.”







TRAFİK SORUNU ŞOFÖRE BAĞLI


Yozgat'ta kış görmüş abimize buranın kışı hafif geliyor. Hiç zorluk çekmediğini belirten Recep abi, “Ne olduğunu anlamıyoruz, kar bileği bile geçmiyor” diyor. Zaman zaman yaşanan trafik sıkışıklığı için de şöyle söylüyor: “Trafik sorunu şoföre bağlı. Genelde olmuyor, elimle işaret ediyorum durmaları için, her şeyi doğru yapmalı. Sabırlı olmak lazım.”


Hayallerinden bahseden Recep abi, “Yozgat'taki evi bakım yaptırıp daha yaşanır bir hale getireceğim. Her şey babadan kalıyor. Çocuklarıma en güzel şekilde bırakmak istiyorum” diyor. Günün son seferinden yorgun fakat gururla dönen yerüstü madencimiz Recep abi, “Her şeyin en başı sağlık. Dikkatli olacaksın; arabaya, insana, çevreye, meslektaşına karşı... Eve gidip haberlere bakıyorum, halimize şükrediyoruz. Bizden kötü durumda olanlar var” diyor. “Devlet babamızdır, evladına elbet sahip çıkar” deyip ekliyor: “Çalışmamız engellenirse toprakla uğraşmaya köye dönerim. Fakat hiçbir işi, akrabası olmayan var. Sadece bizim insanımız yok; Suriyeli, Romen, Afrikalı vatandaşlar da bu işi yapıyor. Arabalar elimizden alınırsa bunca insan nasıl geçinir...”



Kağıt toplanmazsa diğerleri de toplanmaz






İstanbul Geri Dönüşümcüler Derneği Başkanı Yüksel Yılmaz, “Komşuları rahatsız etmemek birinci hedefimiz” diyor. Yeni çıkan yasanın lisans sahibi fabrikalar tarafından suistimal edildiğini belirten Yılmaz, ekliyor: "Depoculardan alınan atık maddelerin kilo başı fiyatı indirildi, bu olumsuz durum zincirleme şekilde sokakta toplayıcılık yapan kişileri de etkileyecektir." 2010 yılında 9 kişiyle kurulan Geri Dönüşümcüler Derneği, bugün 330 üyeye yaklaşmış. Bunlar arasında tamamı vergi mükellefi olan tehlikesiz atık belgesi ve toplama ayrıştırma lisansı bulunan kişiler var. Ülkede geçen yıl 6 milyon ton atık toplanmış. 3 milyon tonu kağıt olan atıkların 2 milyon tona yakın kısmı gizli kahramanlar tarafından sisteme kazandırılıyor. Yılmaz, “Kağıt, elektronik, yağ, plastik, cam, metal olmak üzere 6 kalemde toplama yapılıyor. Toplanan mallar günübirlik aktarma merkezine alınsın, böylece hem zamandan kazanılır hem de temizlik daha kolay sağlanır. Kağıt toplanmazsa plastik veya metal de toplanmaz” diyor. Devletten beklentileri ise maddi teşvik değil, bürokratik destek.



Gençler çabuk yoruluyor


Günümüzde akıl veren ihtiyar kalmadığından yakınan kağıt toplayıcı Recep Abi, ailesini memlekette bırakmış. Öğrendiğimize göre tekstil dükkanları, marketler bile kendi atıklarını biriktirip satıyorlar. “Burası kötüleşiyor. Bu işi yapanların sayısı çoğaldı yaş ortalaması düştü. Gençler çabuk yorulup sıkılıyor. Saat 4'ten sonra genelde her yer boş. Asıl o zaman iyi iş oluyor” sözleriyle “piyasanın” özetini çıkartıyor ve ekliyor, “Yozgat'ta tutunabilsem hiç gelmezdim. Ne işim var burada, bunca sıkıntı...”



Yaz döneminde her meslekten toplayıcı var






Dernek üyeleri üniforma, eldiven, maske gibi ekipmanların belediye tarafından bir standarta bağlanmasını ve depolama işleminin denetimli şekilde lisanslı olarak yapılmasını istiyorlar. Depo sahibi Mehmet Gökalp, “Çekçekçilerin amacı, namusuyla eve ekmek götürmek. Çevredekilerin sözleri ve bazı davranışları canlarını sıkıyor. Fakat evine ekmek götürmeyi bilen kültürlü insanlar bu arkadaşları koruyorlar” diyor. Kilo başına ücreti 25 kuruştan 20 kuruşa indirmek zorunda kalan işletmeler bu durumdan rahatsız. Ekonomi ne kadar iyiyse atık o kadar bol oluyor. Bir nevi ekonomiye ayna tutuyor. Gökalp, “Yaz döneminde başka mesleklerden insanlar, memleketlerine gitmek yerine bu işi yapıyor. Asgari ücretle çalışan herkes olabiliyor. Bunun yanında fabrika işçileri, öğretmenler de var” diyor.




#Recep Gülkan
#Suriyeli
#Romen
#Afrikalı vatandaşlar
8 yıl önce