|

Bebeklere işkence ve insanlığın kıyameti

Modernitenin hatta sekülerliğin ölümü, yaşanan bir hayatı kendi bireysel özgürlük alanını korumak için geri kalan tüm hayatları hiçe sayma anlayışı masumiyetin, saflığın ve elbette ki doğal olanın katline dönüşüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/12/2016 Pazartesi
Güncelleme: 00:26 - 19/12/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Ercan Yıldırım


Bebeklere işkence eden bir medeniyetin, dünyanın, insanlığın kıyameti gelmiştir, belki de kıyametini yaşıyor demektir!



Önce Arakan'dan sonra Halep'ten gelen video görüntülerinde, kamuflajlı adamlar çıplak bebeklere alenen işkence ediyordu. Arakan'da, elindeki elektro şok cihazını çıplak bebeğe dokundurarak, Halep'te de ayaktaki bir bebeğe yine çıplak, yine çaresiz bir bebeğe işkence eden adamların görüntüsü modern dünyanın ürettiği bireyin zirvesini gösterdi. Kim bilir görüntüsü çekilmeyen nice bebekler nice işkencelere uğruyor.



Modern hayatın, modern siyasanın, kapitalist dünya sisteminin ölme ve öldürme konusunda ulaştığı seviye ve ustalık artık insan denen kavramın içini boşaltacak yeni işkencelere kadar vardı. Burada işkence yapılanlar “çocuk değil bebek”... Öldürmekten, yıkılan evin altında kalmaktan, misket bombası veya hardal gazıyla parçalanıp yanmaktan söz etmiyoruz, bunlar zaten oluyor... bir “bebeği” karşısına alıp muhtemelen eğlenerek, zevk alarak, hazzın doruklarına ulaşarak ona acı çektirme, acıyı kanırtma böylece bireysel tatmin ve ontolojik gerekçeye ulaşmaktan bahsediyoruz.



Modernite gelip bebeğe işkenceye kadar dayandı!



Bebekler üzerinden kurgulanan bir işkence yöntemi savaşlar için sözkonusu değil sadece. Gündelik hayatın içinde, ülkemizde, bizatihi anneler tarafından bebeklerine yapılan işkencelerden bahsetmek gerekir. Üvey ya da öz babaların hatta annelerin ses yapan çocuklarının üzerinde izmarit söndürmelerinden tutun da bakamadığı bebeğini çöpe atan, orada iki gün yaşayıp bulunan, annesi tarafından bir kaç gün evde yalnız bırakılıp ölen, annesi tarafından boğazı kesilip denize atılan bebek haberleri peşi sıra geliyor. Camiye, hastaneye bırakılan bebeklerin şanslı olduğunu düşünenler acaba bir arabanın lastiğinin altına bırakılan bebeğe, babasına ve tabii şoförüne mi üzülmeli?



MASUMİYETİN VE SAFİYETİN ÖLÜMÜ


Modernitenin hatta sekülerliğin ölümü, yaşanan bir hayatı kendi bireysel özgürlük alanını korumak için geri kalan tüm hayatları hiçe sayma anlayışı masumiyetin, saflığın ve elbette ki doğal olanın katline dönüşüyor.



Katletmek, öldürmek, yok etmek modernite için diğer tüm geleneksel zalim figürlerinin bir devamı olarak normalleşebilir fakat artık bebeklere işkence aynı zamanda masumiyetten ve safiyetten intikam almaya kadar varmaktadır. Bebeklere işkence, süfli tüm hislerini merkeze alan insanın görmeye tahammül edemediği saflıktan, masumiyetten intikam almasına yönelik.



Milislerin, kendi özerk alanlarını korumaya çalışanların, etnik yapıların, mezhepçilerin, Budistlerin, zalimlerin meşruiyet sahalarını bebekler yani safiyet ve masumiyet geçersiz kılıyor. Bir bebek gülücüğü, bir bebek sesi hatta ağlaması kinle, nefretle, şiddetle yaşamayı hayat zannedenlerin, tüketmekten, hayatı maddi medeniyet inşa etmekten ibaret görenlerin dünyalarını başlarına yıkmaya yeter.



Bebeklere işkence elbette tüm zulümlerin, işkencelerin olduğu gibi kişiliksizliğin ve çaresizliğin eseridir. Gazze'de oyun oynayan çocukların üzerine bomba atmakla Umran ve Aylan bebeklerin ölümlerini bir görmek gerekir; tıpkı Arakan'da elektro şokla, Halep'te işkence gören bebekler gibi... Çocukların ölmesine alışan bir dünyada yaşıyoruz. İşkenceyi savaş yöntemi olarak gören nice dünyalar devraldık; anlaşılan o ki bizden, gelecek kuşaklara bebeklere işkenceyi meşrulaştırmamızı istiyorlar.



SEKÜLARİZMİN, SOYKIRIMIN ZAFERİ


İşkence kadim dönemlerden beri yaygın olan bir yöntem olarak çoğunlukla “konuşturmak” için kullanılır. Engizisyon Avrupa'da sapkınları acıyla öldürmek üzerine kurulu hayli yöntem denedi. Cengiz gibi pek çokları öldürmeyi fanteziye dönüştürürken pür işkence yöntemini benimsemedi. Diktatörlerin ve zalimlerin sorgusuz sualsiz öldürmeleri, faili meçhulleri moderniteyle birlikte zirveye çıktı.



Sistematik öldürme, bürokratik yöntemleri kullanarak yok etme, aşırı kontrol esasına dayalı dengesiz ve saplantılı ruh hali ve elbette bunların rasyonel gerekçelerini, tarihi, olgusal ve iç düzen açısından bulabilen mantık silsilesi, güçlü olanın yaşayacağı felsefesi ve pozitivizmle birleşince modernitenin kusursuz ölüm makineleri imal etmesine neden oldu.



Soykırım kavramı tam da moderniteye, batı sömürgeciliğine has olarak doğdu.



Holokost bu açıdan sistematik, bürokratik işleyişle modern disiplinin, rasyonaliteyle imha etmenin zirvesidir. Modernliğin ve sekülerizmin hayatın her anını kontrol ve dizayn etme saplantısı, masumiyetin sınırlarına kadar dayandığı, otantik saflığı kaldıramadığı için sistematik soy kırım araçlarının hepsini rasyonelleştiriyor.



Modernitenin sistemli, mekanik işleyişi imha etme fikriyle birleşince artık kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan “hedef” bir ve bütün görülüyor. Fransa'nın Cezayir katliamlarından Ruanda'daki soykırıma, Pinochet ve Pol Pot gibi diktatörlerin kırımlarından Stalin'in sürgün, muhalif kıyımı ve Srebrenitsa'ya kadar toplu imha biçimleri görev bilinci, ödev, mecburiyet gibi kavramlarla ifade edilebiliyordu. Esed'in sivilleri gözetmeden yerleşim yerlerini bombalaması, pek çok çocuğun can vermesi, uzuvlarından birinin eksilmesi “hedefin herkesleşmesi” ile ilgili.



Kapitalist dünya sisteminin baskı araçları, kontrol mekanizmaları şiddeti daha da çeşitlendirdi. Filli şiddeti işkence boyutuna getirmek bir yana bebeklere kadar indirme beceresi postmodern kapitalizmin tutkulu bireylerinin fantezi dünyasıyla ilgili. Başıbozuk, ihtiraslı, tatminsiz ve korkulu yeni birey türü, Filistin'deki çocukların eli silahlı askerlerin üzerine yürüyebilme cesareti karşısında geçerli tek metod olarak artık “havadan bombalama” ile “bebek işkencesi”ni görüyor.



Bedeni mutlaklaştıran, yücelten modernite bebeklere işkenceye ilerlediği için kendini inkar etmeye başladı. Tatsız, anlamsız, ruhsuz sekülerlik zaferini ilan edebilir; Arakan'da, Halep'te bebeklere yapılan işkence yenildiğimizin göstergesidir. “Sınırsız kontrol sınırsız şiddet” diyen kapitalizm tek muhalefet imkanı çocuk masumiyetini de elimizden alıyor, aldı.



İşe, küfrü tefrik etmekle başlayabiliriz!



#Arakan
#Halep
#Bebek
#İşkence
7 yıl önce