|

Bir Batılı gözünden Japonya

On dört yılını Japonya’da geçiren Lafcadio Hearn, Japon kültürü, gelenekleri, destanları, halk öyküleri hakkında analizde bulunuyor. Ülke vatandaşlığına geçip Koizumi Yakumo adını alan yazarın “Japonya” kitabında ayrıca Japon aile yapısı, ilkel din anlayışı ve bir mektup da yer alıyor.

Yeni Şafak
11:57 - 8/03/2017 Çarşamba
Güncelleme: 11:58 - 8/03/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Bir Batılı gözünden Japonya.
Bir Batılı gözünden Japonya.

TUBA KAPLAN



1850'de Yunanistan ile İtalya arasindaki Lefkas adasında doğan Lafcadio Hearn (Ö.1904), Japonya'yı batı dünyasına tanıtan önemli aydınlar arasında yer alıyor. Japonya'yı ikinci vatanından da öte gerçek vatanı olarak benimseyen Hearn, yazdıklarıyla oryantalistlik bir perspektif geliştirmez. “Japonya'daki yaşamın görünenin ötesine geçip ve görünenin gerisinde gizleneni anlayabilme gibi muazzam bir zorluk içerdiğinden“ Japonya hakkında yazılan onca eserin hiçbir değeri olmadığını belirtiyor Hearn.


Doğubatı Yayınları'ndan Türkçe'ye kazandırılan Japonya adlı eserin Fransızca'dan çevirisi Oğuz Adanır'a ait. Çevirmenin önsözüyle başlayan eser, yirmi üç bölümden oluşuyor. Japonya'nın “ilkel din anlayışı”ndan, “Japon aile yapısı”na; “Şintoizm”den, “Budizm'in Japonya'ya” girmesine kadar birçok bölüm başlığıyla irdeleniyor Japonya Hearn tarafından. Japonya'yı anlamanın yolunun dinlerini anlamaktan geçeceğini ısrarla vurguluyor Hearn. Son sözde ise, “Herbert Spencer'ın Japonlara Yazdığı Mektup” var.


Japon kültür ve dünyasını bilgi verici, tanıtıcı şekilde değerlendirerek; Japon gelenek ve destanlarını, halk öykülerini, Uzakdoğu'nun kültürel kökenlerini hayranlıkla analiz ediyor Hearn. Japonya'da kaldığı süre içerisinde Hearn, Japon vatandaşlığına geçip Koizumi Yakumo adını alarak tıpkı bir Japon gibi yaşayıp, samuray ailesinden bir bayanla evlenerek 14 yıl boyunca Japonya'da kalıyor. Tüm bunar Lafcadio Hearn'ın Japonya hakkında pek çok eser vererek, bu kültürü farklı bir pesrpektifte ele almasını kolaylaştırıyor elbette.


Doğu, batılılar tarafından ele alınırken ya hayali şekilde ya da bilerek küçümsenir, horlanır pek çok yazar tarafından. Onu çağdaşlarından ayırıp farklı kılan da tam burada gizli yani Hearn'ın, Hristiyan-Batı gelenek kültür üstünlüğü hâkim anlayışından kendisini tamamen arındırmış olması onun farkı. 19. yy aydınları için şaşırtıcı bir durum bu. Japon kültür ve geleneklerine içten bakarak değer atfetmek o zamana kadar marjinal bir durum çünkü.


ÖLÜLERİN YÖNETTİĞİ ÜLKE

Hearn'ün, “yaşamı boyunca gerçek Japonya'yı arayan ve sorgulayan”, Japonların duygu dünyasının inanç ve gelenekleriyle güçlü bir bağ ile yoğrulduğunu ifade ederek, onların görünmeyen yönlerini de somutlaştırmaya çalışan eseri Uzakdoğu hakkında doğru bilgi edinmek isteyen herkes için büyük önem taşıyor. Hearn, Japon kültürü ve toplumunu doğru anlamanın yolunun Şinto'yu kavramak olduğunu söylüyor. Japon tarihinin aslında Şinto tarihidir ona göre. Ve eski Japonca'da siyaset anlamına gelen “matsurigoto” sözcüğünün asıl anlamının “dua, ibadet” olmasının bunun en büyük kanıtı olduğunu söyler. Hearn'e göre, Şinto'nun temel düşünce yapısını “atalara saygı ve vefa” oluşturur. Hearn, “atalara saygı ve vefa”nın Japon ruhunun derinliklerine kadar işlediğini belirtiyor. Bu da Japonya'yı yönetenlerin, “ölüler” olduğunu ortaya koyar. Doğulular için çok da şaşırılmayacak bir anlayış tabi bu. Dolayısıyla, geleneksel Japon ahlak anlayışı da atalara karşı yerine getirilmesi gerekli yükümlülükler öncelik oluyor.


Hearn'ün Şinto inancı ile bağlantılı olarak Japon İmparatorluk kurumunu çağdaşlarının aksine ilgiyle analiz edişi de Şinto tarihini ilgiyle ele almasıyla doğru orantılı. Pek çok batılı aydın salt kendi perspektiflerinden bakıp şiddetli bir biçimde eleştirdiği İmparatorluk kurumuna Hearn, Japon kültürüyle eşdeğer görerek aksi bir bakış açısı geliştirip imparatorluğa övgüyle yaklaşabiliyor..


Hearn'ün olağanüstü duyguyla bağlandığı Japonya, hiç şüphesiz henüz batılılaşma rüzgârlarının esmeye başlamasından önceki “geleneksel, eski, şiirsel, masalsı, gizemli, naif ve güzel Japonya”dır. O hızla batılılaşan Japonya'dan hiç haz etmez.


KORKULMASI GEREKEN GÜÇ

Hearn, batılılaşma ve sanayileşmenin Japonya'yı hızlı bir biçimde yozlaştıracağını ve geleneksel değerlerinden uzaklaştıracağını düşünüyor. Onun endişesini taşıdığı şey; Japonya'nın kendine özgü ahlâk ve estetik anlayışının Batılıların dayatmasıyla yozlaşacağının düşüncesi. Yine de tarih boyunca kendi benliğinden ödün vermeyen Japon toplumunun, duyarlılığından kolay kolay vazgeçmeyeceğini düşünen Hearn'e göre, “korkulması gereken güç, “yeni” değil, “eski” Japonya”. Zaten kültürel kodlarından ve taşıdığı güçlü değerlerden Japonya'nın modernleşme sürecinde kültürel ve zihinsel olarak nasıl zorlandığını da Hearn'ın kaleminden öğreniyoruz yine.


Japonya'yı batılılara anlatarak bu gizemli Doğu toplumunu irdelemeye çalışmış bir kalem Hearn. Ancak o dönem ikinci dünya savaşı sonrasında etkili olan Japon karşıtı söylemden Hearn'in de nasibini alarak ilgisiz ve soğuk tavırlarla karşılandığı söyleniyor. Çünkü bu böyledir, hâkim kültürün, egemen görüşün dışına çıkan bakış kabul görmez ve ötelenir. Ama biz doğuyu kendi gözümüzden ve Japonya'yı Hearn'ın perspektifinden okumaya devam edeceğiz.


Japonya'yı tanıtan en önemli ve ilginç bir eser olma özelliğini taşıyan bu kitap yaygın bir okuyucu kitlesi buluyor dünyada. Japonya'yı geniş ve derin bir bakış açısıyla okumak ve anlamak isteyen Türk okuyucu için Doğubatı Yayınları'ndan çıkan eser raflardaki yerini almış durumda, meraklısını bekliyor.



Kitabın künyesi:


Japonya


Lafcadio Hearn


Doğubatı Yayınları


Eylül 2016


320 sayfa


#Lafcadio Hearn
#Japonya
7 yıl önce