|

Bir cekette saklı ömürler

Arzu Kadumi’nin ilk öykü kitabı “Çal Bahtiyar” Şule Yayınları arasında okuyucuyla buluştu. Kadumi her hikayesinde bir metafor üzerinden değişimi ve başkalaşmayı ele alıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 7/11/2015 Cumartesi
Güncelleme: 18:18 - 6/11/2015 Cuma
Yeni Şafak
SONGÜL KOÇ


Uykudan yeni uyanmış kediyi tanıyamayan yetişkinle, çizimi yapan küçük kız arasında şöyle bir konuşmaa cereyan eder “Bir Kedi Hakkında Diyalog”da:


“Bir insan hakkında önyargı beslemenin kötü niyet, bunu ifade etmenin ise kabalık olduğunu söyledim. 'Sana katılmıyorum,' dedi, 'Kötü olan, hissettiğin şeyin tersini söylemektir.'”



Bir anlamda kitabı yazma nedenini böyle açıklar Arzu Kadumi. Hissettiklerini aynen okuyucuya sunar, olaylara önyargılı yaklaşmaz, karakterlerini olduğu gibi anlatır. İçindeki/içimizdeki Küçük Prens'i ortaya çıkararak toplumun gelenekleri arasında kalmış batıl inançların, tekrar tekrar bozulan tövbelerin, geçip giden ömürlerin ne uğruna yaşandığını sorgulatır. Bunları yaparken eleştirmez; sahip olduklarımızı sevmemizi ve kendimiz olmamızı ister. Şule Yayınları'ndan ilk kitabı çıkan yazar, “Hayalperest”te Osman'ın dilinden yazmakla ilgili ipuçları verir:



“Az sonra kirli yastıklara gömülmüş başlardan yükselen sisli kapılar açılınca, odaya doluşan ölülerin, sigarasını göğsünde taşıyan kadınların ve kadit yüzlü ihtiyarların çığlıkları arasında kuracağım hayalimi. Başımı ranzanın demirine dayayıp belki günlerce düşüneceğim. Gelecek biliyorum, çünkü kurduğum bütün hayaller gerçekleşti benim.”



DEĞİŞEN DÜNYAYA KARŞI


Her hikâyede bir metafor üzerinden değişimi, başkalaşmayı anlatır Kadumi. Kahramanın sırtından çıkarmadığı ceketle ailenin geçmişini, öz tarihini aktarır bize. Yazar aslında bazı açılardan o ceketi çıkarmamızı da istemez, babaanneler örneğin üzerimizde kalması gereken birer ceket gibidir, büyük ailenin, çocukların geçmişleriyle bağını onlar kuracaklardır. Zihinlerde bir türlü öldürülemeyen koca yani horoz karakteriyse insanın kendi kendine kurduğu düzeni temsil eder. O düzeni değiştirecek olan tek şey yeni kabullenmelerdir. Gözlüğün yerine gelen terlik örneği de bu açıdan önemlidir. Değişen dünyaya ve teknolojiye karşı direnen iç dünyamızı temsil eder bu metaforlar, kılık değiştirse de aynen kalır duygular.



Ziya, Hasan, Osman ve Hayri hikâyelerde tekrar tekrar çıkarlar karşımıza, rolleri değişir sadece. Kral çıplaktır diyen bir çocuk bulunur satır aralarında. Onun giyinik olduğunu hep bir ağızdan söyleyen ve yalanlarına inanan büyüklerin dünyasındaysa güllü mü karanfilli mi olan akide şekeri arasında seçim yapmaktır zor olan. İnsan doğasını iyi analiz eden yazar, en acı durumda dahi alışkanlıklarımıza yenik düşen nefsimizi karikatürize ederken acılarımıza içeriden bir yardım eli uzatır.



Arzu Kadumi, “Çal Bahtiyar”da detaylı gözlem yeteneğiyle sadece insanları değil, insanlarla eşyalar arasındaki ilişkileri, onlarla bağlarını, onlara atfettikleri manayı da sorguluyor. Hepsinin arkasındaki hikâyeyi yakalamaya çalışırken bulduğu gerçeği yalın bir şekilde okuyucuya sunuyor.



Yazar, kitaba ismini veren öyküsünde, bitip tükenmeyen çabaları, uğraşları, birlikte yaşananları şarkıya dönüştürmüştür. Bahtiyar, davulunun tokmağına vurdukça herkes hikâyesini anlatmaya başlar, sinelerde saklanan hayaller, umutlar tek tek satırlara dökülür, yaşamın sesi yankılanır. Bize kendi şarkımızı çalabilmemiz için olanak tanıyıp cesaretlendiren Kadumi'nin yeni kahramanlarla yeni bestelerini çok ara vermeden tekrar okuyacağımızı ümit ediyorum.




#Arzu Kadumi
#Çal Bahtiyar
#metafor
8 yıl önce