|

Bu kitapları uyarlasak da mı saklasak uyarlamasak da mı saklasak?

Kitaptan uyarlama filmleri düşündüğümüzde akla ilk gelenler Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi gibi fantastik ve Shining gibi gerilim türünde filmler oluyor. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren “Bayan Peregrine’nin Tuhaf Çocukları” bu halkaya yeni bir zincir olarak eklendi. Acaba bu yapımlar edebiyat okurlarını memnun edebildi mi?

Yeni Şafak
04:00 - 12/10/2016 среда
Güncelleme: 19:09 - 11/10/2016 вторник
Yeni Şafak
ZEYNEP ZELAN


Her zaman tartışılan ve üzerinde asla kesin bir uzlaşmaya varılamayan konu şudur ki: Bir eserin kitabı mı daha güzel filmi mi? Uyarlama bir film vizyona girdiğinde kitabın hayranları belki biraz da kitabı okuduklarını belli etmek için yeterince detay verilmediğinden, en önemli bölümün atlandığından, kitapla aynı tadı alamadıklarından yakınırlar. Edebiyat okurunu memnun etmek zordur. Kitabı okumaya üşenen izleyiciler de filmin gayet iyi olduğundan, kitap okunmasa bile her şeyin açıkça anlaşıldığından, kitabı okumaya gerek kalmadığından dem vurarak filmi överler. Filmi mi daha güzel kitabı mı genellikle hep tartışma konusu olmuştur. Tabii bunların dışında iyimser bir başka kesim var ki kitabı okumadan filme gitmez ve her ikisinden de ayrı tat almayı bilir.Bu ayki tartışma ise Ransom Riggs'in ilk ve dünya çapında ses getiren romanı “Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları”ndan aynı adla yönetmen Tim Burton tarafından uyarlanan filmi. Film, genellikle olduğu gibi kitap okurları tarafından yerden yere vurulurken, kitabı okumamış film izleyicileri için gayet başarılı bulundu.



FOTOĞRAFTAN ÇIKAN 3 KİTAP


Şimdilik 3 kitaptan oluşan serinin ikinci kitabı “Gölge Şehir” Türkçeye çevrilirken üçüncü kitap “Ruhlar Kütüphanesi” çevrilme aşamasında. 2011 yılında yayınlandığında fantastik edebiyatseverleri hayli memnun eden ve 40 dile çevrilen Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları, gizemli bir adada bir grup tuhaf –aslında çeşitli ilginç güçlere ve özelliklere sahip- çocukların maceralarını anlatıyor. Yetimhanede büyümüş dedesinden dinlediği garip hatta gerçek olması imkansız gibi görünen hikayelerle büyümüş olan Jacob, çocukluğundan beri gitmek istediği uzak ülkelere yaşadığı aile trajedisi nedeniyle çıkmış olur. Kendini Galler kıyılarında dünyadan uzak bir adada bulan kahramanımız, burada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nin yıkıntılarını keşfederken kendi de tuhaf bir maceranın tam göbeğine düşer. Yazar Riggs'in bit pazarı ve sahaflardaki çeşitli koleksiyonculardan topladığı siyah beyaz fotoğraflardan ilham alarak kaleme aldığı kitapta bu fotoğrafların asıllarını da görmek mümkün. Kişisel internet sitesinde bazen kitaplarla bazen de fotoğraflarla eski öyküler anlatmayı sevdiğini söyleyen yazar Riggs, fotoğraflardan kitap yazma fikrinin 2009 yılında bit pazarında bulduğu fotoğraflardan geldiğini söylüyor. Topladığı fotoğraflardan bir hikaye ürettiğini ve bunu serinin 3 kitabına paylaştırdığını belirtiyor.





Bir nevi büyüklere masallar niteliğinde kaleme alınmış kitap, fantastik türü seven çocuklara ve yetişkinlere aynı anda hitap edebiliyor. Fotoğraflar ve kitap fragmanının yanı sıra sinematografik diliyle yazar okurlarda zaten bir uyarlama beklentisi oluşturmuştu. Bu beklentiyi karşılamak üzere garip, çılgın ve tuhaf karakterler ustası Tim Burton kolları sıvamış durumda. Uyarlamaların muhtemelen devamı da gelecek diye düşünüyoruz. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi film, kitapseverler tarafından karakterlerin özellikleri değiştirildiği, romana tam anlamıyla sadık kalınmadığı ve bazı sahnelerin aceleye getirildiği gibi nedenlerle oldukça eleştirildi. Bu yüzden belki kitabı okumadan filmin tadını çıkarmak isteyenler de haklı olarak çıkabilir.



BEYAZPERDE VS. EDEBİYAT


Sinema keşfedildiği günden bu yana değişen teknoloji ile birlikte gücüne güç katmaya devam ediyor. Sessiz, siyah beyaz filmlerden 9-10 boyutlu, kokulu, hareketli, salona yağmurun, karın yağdığı, tam anlamıyla içine girildiği hissedilen filmlere kadar pek çok gelişme kaydedildi. Başarılı oyuncular, görsel efektler, 3. boyut kuşkusuz film anlatım dilini de dönüştürdü ve izleyicilerin giderek daha fazla beklenti içine girmesine neden oldu. İnsanların 140 karakterle derdini anlattığı, herkesin neredeyse birer profesyonel fotoğrafçı olduğu, iletişimin akıl almaz hızda işlediği bir çağda seyirciyi 2-3 saat bir sinema salonuna oturtmak artık kolay olmasa gerek.



Abartılı makyajlar ve şahsına münhasır karakterler ile bilinen yönetmen Tim Burton bu filmde de dijital sinema teknolojisinin tüm nimetlerini kullanmış. Ancak yine de edebiyatseverleri memnun edebilmiş değil. Buradan şunu anlıyoruz ki ne kadar görsel efektler, zengin ses, imaj çalışması yaparsanız yapın dünya varolduğundan beri değişmeyen ve aslolan şey hikayedir. Hikayeyi doğru düzgün anlatabilirseniz her şeyi izlettirebilirsiniz, ancak kitaplar ile yazarların ulaştığı engin hayal gücüne ulaşmak her zaman kolay değildir. Bunun pek çok örneğini daha önce de gördük. Fantastik edebiyat üzerinden gidecek olursak dünya çapında ses getiren ve film uyarlandıktan sonra yazarlarının ününe ün katan Harry Potter, Narnia Günlükleri, Alacakaranlık, ve Tolkien'in yaşasaydı paraya para demeyeceği Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serisi bunlardan en bilinenleri. Hatta Tolkien hayattayken sadece 8 kitabı yayınlanmışken, ölümünün ardından 16 kitabı okurla buluştu.



Hollywood'un özgün hikaye arayışında olduğu, eski filmlerin bile yeniden beyazperdeye aktarıldığı günümüzde, yetenekli genç yazarların elinden çıkmış yeni fantastik romanlar yapımcılar için adeta bir vaha gibi. Ancak edeyibatseverlerin hayal dünyalarını sihirli perdeye aktarmak her zaman göründüğü kadar kolay olmuyor. Yukarıda adı geçen kitap uyarlamalarının hayranları olduğu kadar nefret edenleri de çok. Fantastik romanlar genelde çok uzun olduğu için doğrudan filmleri izleyenler için pek sorun olmasa da kitap okurları her daim bu tartışmayı sürdürecek gibi gözüküyor.



Jack Nicholson'ın ünlü banyoya baltayla girme sahnesinin yer aldığı Shining yine bir kitap uyarlamasıdır. Orijinal kitabın yazarı Stephen King, filmi hiç beğenmez ve filmin yönetmeni Stanley Kubrick'i ağır bir şekilde eleştirir. Kubrick'i “Bu benim kitabım değil!” diyerek ağır bir şekilde eleştirir. Yönetmen Kubrick ise şöyle cevap verir: “Evet bu senin kitabın değil, benim filmim! İstersen filmime kitap yazabilirsin.”



Eserin kitabı mı güzel, filmi mi diye bir tartışmanın içine girmek istemeyen kitaptan ve filmden eşit ölçüde zevk almak isteyenler için önerimiz Kubrick'in dediği gibi uyarlama da olsa ikisini ayrı kategorilerde değerlendirmek. Tabii okurlar için filmi kitaptan bağımsız izlemek zor olsa da belki filmi izleyip kitabı okumak daha iyi bir seçenek olabilir. Her iki durumda da gidişat ve son bilindiği için hayret etme şansınız düşecektir. İyi okumalar ve izlemeler…





• • •


Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları


Ransom Riggs


İthaki Yayınları


2016


320 sayfa




#Jack Nicholson
#Harry Potter
#Narnia Günlükleri
8 лет назад