|

Burayı tedavi amacıyla kullanıyorum

Yurt dışından getirdiği saat parçalarını satan, bunun yanında imalat da yapan Kemal Özcan, 61 yıllık ‘Saatçılar Yuvası’nı 1989’da kızı Yüksel Özcan’a emanet eder. 18 yaşında girdiği atölye çalışmalarına hâlen devam eden Özcan, “Burayı tedavi amacıyla kullanıyorum” diyor.

Yeni Şafak
04:00 - 22/05/2016 الأحد
Güncelleme: 17:46 - 25/05/2016 الأربعاء
Yeni Şafak

Yozgat'tan İstanbul'a göç eden, İsviçre ve Almanya'dan getirttiği saat parçalarını satan Kemal Özcan, zamanla imalata da başlar. Bütün saatçilerin uğrak yeri, parça aldığı, tamir için fikir istediği dükkânın adını “Saatçılar Yuvası" koyar. Çekmeceleri eski saat parçalarıyla dolu olan 61 senelik işyeri, şimdilerde Kemal beyin kızı Yüksel Özcan'a emanet. Dükkânda saat mikaları, masa saat zemberekleri, plastik kutular, kurma anahtarları imalatı yapılırken bir yandan da parça satışı yapılıyormuş. Zamanında 7 kişinin çalıştığı atölyeye 18 yaşında başlayan Yüksel Özcan, “Ben atölyeyi idare ediyordum. Buradan emekli olan Remziye Germiyanlıoğlu, hâlâ bana yardım ediyor. Saat mikaları yapıyoruz, aranıyor çünkü. Eskiden masa saat camı, serkisof anahtarı, gibi daha çeşitli parçalar yapıyorduk. Babam 1989'da vefat edene kadar mesleğe devam etti. O tarihten beri ben idare ediyorum yuvamızı" diyor.



Saatçılar Yuvası, bir işte uzmanlaşmanın en iyi örneklerinden biri olarak önümüzde duruyor. Dükkândaki hiçbir saat aynı zamanı göstermiyor. “Burayı tedavi amacıyla kullanıyorum" diyen Yüksel Özcan, saat tik takları arasında yaşamaya devam ediyor. Orhan Petek'in mısraları için sanırım doğru zaman: “Bil ki uyuyorsa hiç kimse keyfinden değil / Acı çeken bir derviş geç de olsa ermeli / Lakin günler geçiyor hak buluyor anamgil / Bu saatleri kösteğinden asıvermeli!"



SANAT OKULUNU BİTİRMİŞ GİBİYİM


Teknoloji, atölye çalışmalarına hiçbir katkı sağlamamış. Eski makinaları kullanmaya devam ediyorlar. Mesleğin böyle kötü hâle gelmesindeki tek neden, günümüz insanın saati her yerde görüyor fakat zamana kıymet vermiyor olması diyebiliriz. Çağın değişimiyle hediyeler gibi bakış açıları da değişti. “70 ve 80'lerin Ramazan aylarında, sandıklarla Anadolu'ya kurma saat zemberekleri giderdi. Şimdi hep pilliye döndü tabii, çok ucuz saatler piyasaya doldu" diyen Yüksel hanım, son dönemde özellikle cep saatleri ve sarı kol saatlerine ilginin canlandığını söylüyor.






Dükkândaki hemen hemen her şey babasının bıraktığı gibi. Duvardaki halı, masadaki daktilo... Tabelada, kartvizitte, dükkânda da ise hâlen Kemal Özcan ismi yazıyor. Her sabah 8'e çeyrek kala masasına geçen Yüksel hanım, “Rahmetli babamla böyle alıştık" diyor. Akşamları ise 7'de ayrıldığı dükkândan eve 2 saatte dönebiliyor. Yaptıkları işi, “Zemberekler kangal halinde gelirdi, kesip uçlarının suyunu alıyorduk. Daha sonra pürmüzde yakıp otomatik preste kesip kıvrılıyor. En son ise tele sarıp kutulara dolduruyorduk" şeklinde anlatan Yüksel hanım, “Sanat okulunu bitirmiş gibiyim" diyor.



BAŞKASININ EMEĞİNE MANİ ÇIKMAYALIM


Gençlerin çırak olmak için gelmediğini ve böylece usta da yetişmediğini söyleyen Özcan, “Bir ara saatçiler okulu kurulacağı söyleniyordu fakat gerisi gelmedi. Çoğu saatçiler kapanıyor. Eskiden Anadolu'dan postayla sipariş gelirdi. Şimdi arada sırada gider posta kutusunu açıp bakarım beni özlemesin diye" diyor. Dükkâna İrlanda, Hollanda, Almanya, Yunanistan'dan müşteriler geldiğini öğreniyoruz. Kemal Özcan'ın yanında çalışan 2 kişiden biri Yunanistan diğeri de Fransa'da saatçilik yapıyor. Saatçılar Yuvası'nda bazen başka bir dilde konuşuluyor gibi: “230 mika alabilir miyim?", “O şimdilik yok, kalıp basıldı ama kesilmedi. 28 çemberli var.", “Tamam olur, 5 zarf alayım."



Kemal Özcan saat tamirini de bilmektedir elbet, ancak sadece saat parçası satmayı tercih eder. Hatta müşterilerinin “Şuraya bir de tamir tezgahı koysan ne iyi olur" tavsiyelerine şöyle cevap verir, saatçiler hanında: “Başkasının emeğine mâni çıkmayalım."



Dergiler ve kitaplarla saatçiliğe katkı yaptı






Kemal Özcan her bayram Anadolu'daki 500 saat tamircisine tebrik kartları gönderirmiş, hepsinin adresi defterde kayıtlı. Birbirine uyan saat parçaları, bulunmayanları toplayıp listeleyen Kemal bey, 3 kitap çıkarmış. Saatçiler için çok faydalı olan bu çalışmalar hâlâ gelip arayan oluyormuş. “Saatçılık" ve “Prestij" isimli dergilerde yazı, bilgi veren metinleri ve kızı Yüksel hanıma yazdığı bir şiirle yer almış. Ayrıca bir zamanlar saat fabrikası kurmayı bile düşünmüş. Cep saat muhafazaları ilk olarak Kemal Özcan tarafından yapılmış.


#Yüksel Özcan
#Kemal Özcan
٪d سنوات قبل