|

Büyük yozlaşmalar

Bugün Kur'an merkezli oluşumlar, yaklaşımlar, yönelişler, ısrarla Kur'anı Kerime vurgu yapıyor, Kur'anı Kerime ilişkin tarihsel/ansiklopedik/maddi/teknik/akademik bilgiler dışında yeni bir tarz, yeni bir ufuk oluşturamıyor.

Yeni Şafak
06:00 - 5/01/2016 Salı
Güncelleme: 01:23 - 5/01/2016 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Atasoy Müftüoğlu


Bir kültür, bir toplum eleştirel yetilerini harekete geçirmek suretiyle yeni başlangıçlar yapabilir. Yeni bir başlangıç yapma bilincine, ufkuna, iradesine sahip olamamak demek, geçmişi, statükoyu devam ettirmek, bunlara mahkum olmak anlamı taşır. Geleneğin İslami içeriğinin üretkenliğini kaybetmesi savunma durumuna geçmesi, Batı kültürüne öykünerek, bu kültürle uzlaşma sonucunu doğurmuştur. Bu nedenledir ki, günümüzde, İslam dünyası toplumları, İslam ve Müslümanlar için varoluşsal bir tehdit olarak algılanması gereken, seküler/liberal/kapitalist unsurların gerçek niteliklerini sorgulamaksızın hayatlarını sürdürüyor, sürdürebiliyor.



ALTERNATİFLER TAŞRALILAŞTIRILIYOR


Serbest pazar ekonomisine, liberal kapitalist dünya görüşüne katılmak modern dünyaya katılmak anlamına geliyor. Bu doğrultuda, tek bir büyük dünya yorumu ve hikayesi mutlaklaştırılıyor. Modern zamanlar boyunca askeri araçlarla/yöntemlerle, politik şiddet yoluyla dayatılan Aydınlanmacı öykü, özgürlükçü bir öykü olarak evrenselleştirilirken, ilerleme ideolojisini paylaşmayan Batı dışı dünya ise, özgürlük düşmanı olarak taşralılaştırılmıştır. İçerisinde bulunduğumuz dönemde yaşanan kimi terör olayları nedeniyle, aynı retorik, yeniden, bir kez daha gündeme alınmış bulunuyor. Modern dünyanın mutlaklaştırılan büyük yorumu/hikayesi/anlatısı, bugün, ancak ideolojik politik şiddet yoluyla sürdürülebiliyor. Hemen her vesile ile, İslami hayat tarzına meydan okuyan, bu tarzı istiskal eden modern/seküler dünya “gülelim, eğlenelim, tüketelim, kam alalım dünyadan” tarzı bir söylemle kendisini/tarzını ifade etmeye çalışıyor.



Modern-seküler bütün ürünler-unsurlar-yapılar ideolojik propaganda yoluyla pazarlanabiliyor, bir marka haline getirilebiliyor, bütün bunlar için dokunulmaz imajlar oluşturulabiliyor. Ürünlerin/yapıların içerikleri, anlamları konuşulmuyor, tartışılmıyor. Markaların ve imajların büyüsüne kapılanlar, ürünlerin nitelikleriyle ilgilenmiyor. Bilginin ve bilimin emperyalist-Irkçı-İdeolojik çıkarlar ve ihtiraslar adına araçsallaştırıldığı, sömürülebildiği bir dünyada, ahlaki ve insani değerler/sistemler merkezinde hiç bir şey yapılamıyor, gerçekleştirilemiyor. Bugünün dünyasında ancak ideolojik anlamda siyaset yapılabiliyor, iktidarlar, iktidarlarını askeri güçlerin himayesi altında sürdürebiliyor.



TÜKETİLEN KAVRAM: ÖZGÜRLÜK


İslami düşünce/kültür dünyasının, modernitenin bir tahakküm öyküsü olduğunu, modern tahakkümün ideolojik kurgularla normalleştirildiğini, sekülerizmin politik bir ideolojiye dönüştürüldüğünü, İslami ilişkilerin, seküler dünya görüşü tarafından kişisel ve bireysel ilişkilere dönüştürüldüğünü farketmesi gerekiyor. Sekülerizme ve kapitalizme uzanan yolların, dini sınırları aşan Protestanlık yorumları olduğunu hatırlamak gerekiyor.



Modern zamanlarda bütün toplumlar ideolojik politik propaganda yöntemleriyle kontrol altında tutuldukları halde, özgürlük içerisinde yaşadıklarını sanıyor. Modern zamanlarda en çok istismar edilen, en çok işlevsiz kılınan, her yerde, sorumsuzca tüketilen kavram özgürlük kavramıdır. Kapitalist-neoliberal kültür yayıldıkça yabancılaşmış/yozlaşmış bireycilikler de yayılıyor. Kültür kamusal bir değer ölçütü olmaktan çıkarak bireyselleşiyor. Neoliberal kültür, nihilist bir kültüre dönüşüyor. Niceliklerden hiç bir şekilde bir meşruiyet tarzı çıkarılamıyor.



YENİ BİR UFUK OLUŞTURAMIYORUZ


Militan Aydınlanmacı dünya görüşünü ve ideolojik mitleri gereği gibi tartışmadığımız, tartışamadığımız ve sorgulayamadığımız için, dinin kişisel bir hobiye, ya da bir sosyal yardım kurumuna indirgenmiş olması karşısında da İslami yükümlülüklerimizi, sorumluluklarımızı yerine getiremiyoruz. İslam, tarihe çıktığında, Müslümanlar, Kur'andan hareketle yeni bir insan-toplum-siyaset-düşünce-kültür-edebiyat-mimari-şehir-felsefe-estetik-hukuk-ekonomi bütünüyle yeni bir hayat tarzı-dünya görüşü ve yeni bir medeniyet oluşturmuşlardı. Bugün Kur'an merkezli oluşumlar, yaklaşımlar, yönelişler, ısrarla Kur'anı Kerime vurgu yapıyor, Kur'anı Kerime ilişkin tarihsel/ansiklopedik/maddi/teknik/akademik bilgiler dışında yeni bir tarz, yeni bir ufuk oluşturamıyor. Niceliksel okumalarla, her hangi bir alanda, nitelikli bir dönüşüm sağlanamıyor. Kur'anı Kerim'le olan ilişkimiz, İslam ile olan ilişkimiz, toplumsal/siyasal/ekonomik/hukuki değerler/ölçütler/referanslar toplamı olarak temsil edilemiyor, tecrübe edilemiyor. Hıristiyanlıkta olduğu gibi bireysel dindarlıkla sınırlı bir zeminde temsil edilebiliyor. Müslüman yazarlar/düşünürler, bu nokta üzerinde büyük bir hassasiyetle durmaları gerekirken, böyle bir sorun yokmuş gibi davranıyor, mezhep meşruiyeti üzerinde yoğunlaşıyor.



HAYATİ SORUNLAR


İslami dikkatin ve bilincin bugün acilen yüzleşmesi ve aşması gereken pek çok hayati sorunu var: Toplumlarımızda bilgi ve bilimi, dini bilgi ve bilimle sınırlandıran bir gelenek akla ihtiyaç duymadığı için, akli ilimler gelişmiyor, ilgi görmüyor. Ulus-devletin tarihe girişiyle birlikte, İslam'ın devletleştirilmesi ve ulusallaştırılması İslami bütünün tahrif edilmesine yol açıyor. Türkiye'de içerisinde yaşadığımız üzere, toplumlarımız faşizan ve militer yöntemlerle sekülerleştirildi. Sözünü ettiğimiz sekülerleşme sebebiyle İslami teorik çerçeve/içerik ile yaşanan gerçeklik arasında büyük uçurumlar oluştu. Modern/seküler/neoliberal ideolojik saldırılar yoluyla itibarsızlaştırılan, değersizleştirilen ve özellikle kamusal alanda belirleyici olması engellenen İslam'a, itibarını/değerini yeniden kazandırmak üzere yoğun çabalar harcamamız gerekirken, yalnızca bir mezhebin referansları üzerinde yoğunlaşmanın anlaşılabilir bir yanı yoktur. Bütün bunlara ek olarak, dünyevi zenginliklere, lüks ve ihtişama, şöhret ve paraya yönelişin neden olduğu derin anlam ve amaç kayıplarının büyük yozlaşmalara ve çöküşlere neden olduğunu da hatırlatmak gerekir.




#İslami düşünce
#Aydınlanmacı dünya görüşü
#siyaset
8 yıl önce