|

Carina'nın Günlüğü'nde ​ayrımcılık var

Sivas olaylarını Hollandalı bir genç kızın günlüğünden yola çıkarak anlatan Madımak: Carina’nın Günlüğü, senaryosu başta olmak üzere hemen her aşaması sıkıntılarla dolu bir film. Meseleyi sorumsuz bir dille ele alan filmin alt metninde ise nefret, asılsız itham ve ağır suçlamalar var.

Yeni Şafak ve
04:00 - 27/09/2015 Pazar
Güncelleme: 22:59 - 26/09/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Sinemamızın önemli toplumsal meselelere yeterli ilgiyi göstermediğini, tarihte yaşanmış pek çok acı olayın filmlerde yer bulamadığını çeşitli vesilelerle yazmış, birçok platformda da dile getirmiştim. Başta darbeler olmak üzere faili meçhul cinayetler, işkenceler, suikastlar ve daha nice acı olayın yaşandığı bu topraklarda binler, hatta yüzbinlerin hayatını karartan bu trajediler ne yazık ki gereği gibi sinemamıza yansımadı.


HAYAL KIRIKLIĞI

2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşanan ve 33 insanın diri diri yanarak can verdiği o korkunç olayın beyazperdeye taşınacağı haberini duyunca sevinmiş, hemen ardından film ekibinin basına yansıyan açıklamalarını okuyunca da bir kez daha karamsarlığa kapılmıştım. Bu hafta vizyona giren ve Sivas Madımak Otel'de yaşanan acı olayların perde arkasını araladığı söylenen Madımak: Carina'nın Günlüğü, bu karamsarlığımın boşuna olmadığını gösterdi. Zira film, malum bilgileri tekrar etmekten öteye geçmediği gibi, olayla ilgili hiçbir yeni cümle kurmuyor, alt metninde ise Sünni kesime son derece ağır itham ve suçlamalar barındırıyor. Senaryo ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır'ın üstlendiği filmin başrollerini Denise Ankel, Füsun Demirel, Rıza Akın, Umut Kurt, Erdal Tosun ve Altan Erkekli paylaşıyor.


BURAM BURAM ORYANTALİZM

Carina'nın Günlüğü, kaynak aldığı notlara sadık kalmak istemesinden midir bilinmez, meselesine bütünüyle oryantalist bakan bir yapım. Film boyunca Hollandalı güzel ve akıllı kızın aksine büyük kısmı kocalarından, kardeşlerinden dayak yiyen cahil Türk kadınları ve bilinçten yoksun büyük kalabalıklar görüyoruz. Hızını alamayan genç yönetmenimiz, oldukça ağır meselelere sorumsuz ve kaba bir biçimde el atarak daha filmin ortalarında niyetini ifşa ediyor. Röportaj yaptığı kadınların dilinden kadınların dini nedenlerle değil koca, baba baskısı yüzünden örtünen zavallıcıklar olduklarını savunan film, ileriki sahnelerde daha tatsız bir tavır takınıyor. Kadınlı-erkekli semah yapan kahramanın 'neden Sünniler haremlik selamlık ibadet ederken siz kadınlı-erkekli ibadet ediyorsunuz?' sorusuna verdiği 'biz kadına değer veriyoruz' cevabı, tercih edilen üslubun ne denli kaba, sorumsuz ve iyi niyetli olmadığını gösterir nitelikte. Madımak'ta yaşanan olaylar esnasında sarfedilen yorumlar ve hümanist kelimelerle kurulmuş ancak bariz biçimde ayrımcılık, hakaret ve nefret anlamları taşıyan cümleleri anmaya ayrıca gerek yok.



Sinemasal nitelikten yoksun


Film, teknik bakımdan da vasatın altında bir düzeyde seyrediyor. Derin güçlerce tezgahlandığı ayan beyan ortada olan olayları bir avuç cahilin dini duygularına bağlayan hikayesi ve politikacılar, askerler ile kamu görevlilerini canlandıran derinliksiz, yapay karakterleriyle, zaman zaman TV skeçlerini aratmayan bir tarza bürünüyor. Olan biteni bilinenden öte bir noktaya taşıyamayan filmin diyalogları son derece yüzeysel. Karikatürize tipler ve ideolojik göndermeler için hazırlandığı aşikar sahneler yoğun biçimde göze batıyor. Filmdeki tek başarısı ise performansıyla açık biçimde varlığını hissettiren Füsun Demirel'in oyunculuğu olmuş.



Hollanda'dan Türkiye'ye bakış


Filmin senaryosu, 93'teki Sivas olaylarında Madımak Otel'de hayatını kaybeden Carina Cuanna'nın günlüğünden yola çıkılarak hazırlanmış. Türk kadınının aile içi rolü ve çevre ile ilişkileri üzerine olan bitirme tezi için Hollanda'dan gelen Carina, olaylar esnasında otelde hayatını kaybetmişti. Film, Carina'nın Türkiye'ye bakışını ve onun olaylarla ilgili yorumlarını perdeye taşıyor.



#Carina'nın Günlüğü
#Denise Ankel
#Sivas olayları
9 yıl önce