|

Chopin sussun salâ okunsun

Resmi törenlerde çalınan Chopin'in Funeral Marşı'na şehit Mustafa Sezgin'in cenaze töreninde tepki gösterildi ve naaşı tekbirlerle uçağa taşındı. Bu tartışma üzerine Yrd.Doç.Dr. Ubeydullah Sezikli, "Medeniyetimizde cenazeyi musalladan alıp kabre götürürken okunan bir salâ var. Hatip Zakiri Hasan Efendi'ye ait bu salâ okunsaydı, şu an Chopin'e ihtiyaç duyulmazdı" diyor.

Yeni Şafak ve
03:00 - 1/05/2016 Pazar
Güncelleme: 18:04 - 30/04/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Müslümanlar için ayrı bir öneme sahip olan cenaze törenleri, birliğin hakim olduğu ve acının paylaşıldığı dini bir vazife olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok inanışta birtakım geleneklere bağlı kalınarak yapılan bu törenler, ülkemizde de sıkça tartışma konusu olmuş, alkış sesleri çoğu zaman tekbirlerle bölünmeye çalışılmıştı. Geçtiğimiz günlerde benzer bir tartışma da Hakkari Yüksekova'da şehit olan Özel Harekat polisi Mustafa Sezgin'in cenaze töreninde yaşandı. Fakat bu kez tepkiler çalınan cenaze marşı içindi. Şehit naaşı uçağa konulurken, silah arkadaşları tarafından hep bir ağızdan tekbir getirilerek susturulan cenaze marşına halk da hayli tepki gösterdi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in 1932'den bu yana protokol cenazelerinde resmi marş olarak çalınan Frederic Chopin'in 'Cenaze Marşı'na karşı Itri'nin Tekbir'inin çalınması teklifi tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı ve sosyal medyada bu konuyla ilgili imza kampanyaları başlatıldı. Kampanya, "Şehitlerimiz tekbirle uğurlansın. Cenaze Marşı kalksın" sloganıyla kısa sürede büyük yankı uyandırdı. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dini Musikisi ve Anabilim Dalı'ndan Yrd.Doç.Dr. Ubeydullah Sezikli ise eskiden cenazelerin edebi yolculuğuna Hatip Zakiri Efendi'ye ait okunan salâyla gönderildiğini hatırlatarak bu geleneğin yeniden özellikle şehit cenazelerinde canlandırılması gerektiğini dile getirdi. “Kalbi bile kiliseye gömülü olan Chopin'dan parçalar değil, Hasan Efendi'nin bestesi olan cenaze salâsı okunmaya devam edilseydi bugün bu tartışma da yaşanmayacaktı” diyen Sezikli, Görmez'in önerisine farklı bir pencereden bakıyor.







OSMANLI'DA DA CENAZE SALÂSI OKUNURDU


Eskiden tekkelerde cenaze salâsı okunduğunu söyleyen Sezikli, şimdilerde de bir gelenek olarak bu salânın okunabileceğini söylüyor. Müezzin grubunun cemaatin önüne geçerek belli yerlerde hep bir ağızdan söylenen Hatip Zakiri Hasan Efendi'ye ait olan salânın cenazenin musalladan alınıp kabre götürülene kadar okunduğunu dile getiren Sezikli “Bu salâ Osmanlı'da da okunuyormuş. Hala Anadolu ve İstanbul'da bazı tekkelerde bu gelenek devam ettiriliyor” diyor. Salânın illa Itri'nin Segâh makamındaki Tekbir'i olması gerekmediğini sözlerine ekleyen Sezikli “Örneğin, Peygamber Efendimiz'e Selat-ü Selâm getirmek istemişler. Bunun için güfte yazmışlar ve müezzinler de bunu okumuş. Çünkü güftede ilahi bir gelenek var. Yani Chopin'in yerine yüzlerce şey koyabiliriz. Eğer salâ geleneğimiz sadece belli tekkelerde değil her yerde devam ettirilebilseydi şu an bu tartışmalar yaşanmayacaktı” şeklinde konuşuyor.



Kültürümüze sahip çıkalım






Halkın artık sesini daha yüksek çıkararak bu marşı reddettiğinin altını çizen Sezikli, tepkilerin nedenini ise şuna bağlıyor: “84 yıldır bu marş cenaze törenlerinde çalındı. Fakat halk eskiden devlet büyüklerinin tavrından dolayı cesurca bir şey söyleyemezdi. Şimdi ise sorunları rahatlıkla dile getirebiliyorlar. Ülke yavaş yavaş kendine geldi. Bu kültürel değerlerimizin korunması açısından çok güzel bir durum” diyor. Dini ritüellere batı medeniyetinin empoze edilmemesi gerektiğini belirten Sezikli “Zaten okullarda çalınan marşlarla çocuklara sürekli batı melodileri dinletiliyor. Hiç olmazsa dini törenlerimize melodileri karıştırmasınlar” ifadelerini kullanıyor.



Itri'nin tekbiri Allah'ın hediyesi


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in Itri'nin Tekbiri'ni okunması önerisini yorumlayan Ubeydullah Sezikli, Itri'nin dini musiki alanında oldukça önemli bir isim olduğunu söylüyor. Itri'nin Tekbir'inin özellikle Ramazan aylarında ve kandillerde sıkça getirildiğini ve her yaştan kimsenin bunu bildiğini söyleyen Sezikli “Camilerden yükselen bu tekbire alışkın bir milletiz. Tekbirde 3-4 tane nota var, son derece sade ve duru. Zaten ona Allah'ın cennetten hediyesi. Bu sadece bir beste değil. Dede Efendi'nin bir sözü var: "Benim sizden tek farkım doğadaki uçuşan melodileri duyabilmemdir. Onlar bunun kendilerinden olmadığını bilirler. Kendini bestekâr olarak nitelendirmeyen, gizleyen ve eserlerin beste ile güfte kısımlarına "lâ edrî" yani “bilinmeyen” diyen bir medeniyetten bahsediyoruz. Itri'yi çoğu kişi bu mesele ile duymaya başladı."







Ruhlara azap çektiriliyor


Kabri Paris'te kalbi de Varşova'daki kilisede gömülü olan Chopin'in Cenaze Marşı'yla Allah'ın huzuruna gidilmesinin uygun olmadığını söyleyen Yrd.Doç.Dr. Ubeydullah Sezikli, "İnsanlar Chopin'in mi yoksa Itri'nin mi ruhunu taşıyor? Biz Itri'nin ruhuyla yaşıyoruz. Chopin'in marşının ruhumuzla hiç alakası yok. Tekbir'i ise dinlediğimizde sözlerini anlamasak bile onu hissederiz” şeklinde konuşuyor. Türkiye'de ilk kez 1932'de yılında şair ve yazar Samih Rıfat'ın cenazesinde bu marşın çalındığını söyleyen Sezikli “Atatürk'ün cenazesinde de bu marş çalınmış. Turgut Özal ise cenazesinde bu marşın çalınmasını istememiş. Bu marşı çalmak için devlet törenini bahane ediyorlar. Ölenlerin ruhuna azap ediyorlar” şeklinde konuşuyor.





#Chopin
#Funeral Marşı
#Mustafa Sezgin
#Ubeydullah Sezikli
8 yıl önce