|

Çin dünyayı yönetmeyi planlıyor

Yeni Şafak ve
04:00 - 2/12/2017 Cumartesi
Güncelleme: 03:27 - 2/12/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

DAVİD İGNATİUS

ABD Başkanı Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında bu ay karşılıklı kullanılan dostça kelimeler, Çin ekonomisinin ve Pentagon tarafından ortaya konulan yeni bir çalışmada “modern zamanlarda tek bir ulus-devlet tarafından üstlenilen belki de en iddialı büyük strateji” olarak tanımlanan askeri yığınağın keskin sınırlarını yumuşattı.

Pekin’de 9 Kasım’da düzenlenen zirvede Şi, “kazan kazan işbirliği” için alışıldık aynı türden kararını açıkladı, Trump da, Şi’yi “çok özel bir adam” olarak nitelendirerek misillemede bulundu. Trump, Çin’in dış ticaret dengesi fazlalığından şikayet etse de, Çin’e ziyareti çoğunlukla Sino-Amerikan işbirliğine bir serenat amacı taşıyordu.

Şİ’NİN VERDİĞİ İPUCU

Kulağıma gelen şey, o gece Şi’nin kadeh kaldırırken Çin’in büyük hırslarına yönelik verdiği ipucuydu. Şi, bir Çin atasözünden alıntı yaptı: “Ne mesafeler, ne de yüce dağlar ve engin denizler, sabırla hedefine ulaşmaya çalışan insana engel olabilir”. Şi daha sonra Benjamin Franklin’in bir sözünü alıntıladı: “Sabırlı olan, istediğini elde edebilir”. Çin’in sessiz ama devamlı bir küresel süpergüç olma uğraşısının uygun özetidir bu.

Çin’in yükselişi o kadar hızlı ancak bir o kadar da hafif bir şekilde oldu ki, Pekin’in gücü koruma kabiliyetinin nasıl bu kadar hızlı genişlediğini kaçırmak oldukça kolay. Çin’in sloganı “saklan ve bekle”de özetlenen Şi öncesi yıllardaki büyüleyici yavaş hareket tarzı, yerini, ABD’li analistler tarafından açık güç oyunu olarak görülen bir tarza bıraktı.

Trump’ın “Önce Amerika” stratejisi, Çin’in yükselişini istemsiz bir şekilde kolaylaştırdı. Yönetimin serbest ticaretteki retoriği kuvvetliydi ancak asıl kazanımlar gösterişsizdi. Bu sırada Trump, Trans-Pasifik Ortaklığı’nı parçalamış ve diğer ABD yönetimindeki ittifaklardan geri adım atmıştı. Trump, Avrasya ticareti için “Tek Kuşak Tek Yol” (OBOR) planının ve Çin yönetimindeki projeleri finanse etmek için Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın da dahil olduğu Çin’in küresel enstitüler ağına yol açmış oldu.

İKİ YENİ ÇALIŞMA

Çin’in ABD yönetimindeki düzene meydan okumadaki kapsamı, Hava Kuvvetleri tarafından yayınlanmamış ve sınıflandırılmamış iki çalışmada anlatıldı.

Çalışmalardan birinde, Çin’in Avrasya’ya erişiminin, ABD’nin savaş öncesi Avrupa’daki gücünü pekiştiren 1947 Marshall Planı’nın çok daha ötesinde olduğu dile getirildi. Rapor, OBOR çerçevesinin 64’ten fazla ülkeye Çin’den 1 trilyon dolara kadar destek sağlayacağını tahmin ediyor ki Marshall Planı’nda bu rakam en fazla 6 ülke için o günün parasıyla 150 milyar dolardı. Raporda OBOR, “Avrasya’da Çin liderliğinde bir bölgesel düzen kurma stratejik niyeti ile benzeri görülmemiş boyut ve kapsamda bir program” olarak tanımlandı.

Çin, gücün altyapısını kuruyor. Örneğin, çalışmada, Pekin’in Sri Lanka, Malezya, Pakistan, Burma, Cibuti, Kenya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de içinde olduğu Hint Okyanusu bölgesindeki bir dizi limanı nasıl finanse ettiği anlatılıyor. Önerilen yatırım miktarı yaklaşık olarak 250 milyar dolar.

Çin, Yunanistan’da ise Pire limanının kontrolünü ve Yunan şirketlerinin ve fiber optik şirketlerinin büyük paylarını satın alarak 13.6 milyar dolarlık bir yatırım yaptı. Raporda, “Yunanistan, Avrupa’da Çin’e stratejik bir çıkarma sahili sağladı” ifadeleri yer alıyor.

Bu sırada Asya Altyapı Bankası, uzun zamandır ABD müttefiki olan Mısır, Hindistan ve Umman’ın da içinde bulunduğu 10 ülkede 16 milyar dolarlık projeleri onayladı. Ve Çinliler, Avrupa ve Asya’ya ABD kontrolündeki deniz yollarını es geçmelerini sağlayacak demiryolları inşa ediyor. Çin’in hali hazırda dokuz Avrupa ülkesine 40 demiryolu rotası bulunuyor.

BİLİM VE TEKNOLOJİDE DE MEYDAN OKUYOR

ABD hakimiyeti, dünyanın her yerinden en iyi ve en parlak kişileri çeken bilimsel ve teknolojik laboratuarlarımızın üstünlüğüne dayanıyordu. Ancak Çinliler burada da meydan okuyorlar. Rapora göre Çin, OBOR ülkeleriyle en az 50 ortak girişimli bilim ve teknoloji laboratuarı kuruyor ve önümüzdeki beş yıl içerisinde 5 bin yabancı bilimadamı, mühendis ve menajer yetiştirmeyi planlıyor.

Yabancı bilimadamları, vize ve hükümet bursu endişesiyle ABD laboratuarlarından çekildikçe Çin bahsi ikiye katlıyor. Hava Kuvvetleri’nin ikinci raporuna göre, Çin yıllık patent başvurularında ABD’yi geride bırakmış durumda ve hakemli araştırma makalelerinde 2. sırada ve 2014’te bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında iki kat fazla derece kazandı.

Çin, bu küresel imparatorluk için en iyi teknolojiyi harekete geçiriyor. China Telecom, 48 Afrika ülkesini kapsayan 150 bin kilometrelik bir fiber optik ağ kurmayı planlıyor. Büyük bir veri şirketi olan IZP, kısa süre içinde 120 ülkeye yayılmayı hedefliyor. Hükümet ajansı BeiDou, bütün Avrasya için GPS benzeri uydu navigasyon sistemi inşa ediyor.

Günümüz dünyasında, Çin’in teknoloji ve ticaretteki hakim güçlere ulaşmak için yarıştığına dair ürkütücü bir his var. Bu arada, “Önce Amerika” bayrağı altında, Trump yönetimi kömür madenciliği işlerini koruyor ve iklim bilimini sorguluyor.

Üzgünüm dostlar ama imparatorlukların nasıl yükseldiğinin ve çöktüğünün resmi budur.

* Bu yazı 28 Kasım 2017 tarihinde Washington Post’ta yayınlanmıştır.
** Tercüme: Fatma Nur Aktaş
#çİN
#kÜRESEL
6 yıl önce