|

Codex dil sorunlarını çözebilir

Kumanlar’ın dil anıtı olarak bilinen Codex Cumanicus, Latin harflerinin kullanıldığı ilk Türkçe sözlük. 700 yıllık kitaptaki bilmece ve kelimelerden bazıları Türk dünyasında halen biliniyor. Eseri ilk kez bütün halinde yayına hazırlayan Argunşah, “Arap harfleriyle yazılmış Türkçe bir metindeki bazı fonetik sorunları Latin alfabeli bir metinden hareketle çözebiliriz” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/03/2016 Cuma
Güncelleme: 21:54 - 3/03/2016 Perşembe
Yeni Şafak

1880 yılında yayınlanan Codex Cumanicus, ilk defa tam metin olarak Türkiye Türkçesi'yle yayınlanıyor. Mustafa Argunşah ve Galip Güner tarafından yayına hazırlanan eser, Türkçe için büyük öneme sahip. En son Şair Petrarka'nın sahibi olduğu kitap, Codex de Petrarque olarak da biliniyor. Sözlük, İtalyan ve Almanlar'ın hazırladığı iki bölümden oluşuyor. Erciyes Ünversitesi Edebiyat bölümündeki görevine devam eden Prof. Dr. Mustafa Argunşah ile Kumanların El Kitabı'nı konuştuk.



Evvela bilmeyenler için bir tanım gerekli sanırım. Codex Cumanicus nedir?

Codex Cumanicus, Latin harfleriyle yazılmış ilk Türkçe kitabın adı. Aslında iki ayrı kitaptan oluşuyor. Birincisi 1291-1293 yılları arasında, diğeri 14. yüzyılın ilk yarısında yazılmış iki ayrı kitap, bilinmeyen birileri tarafından birlikte ciltlenerek tek kitap haline getirilmiş. Codex, birinci kitabın adı. Birlikte ciltlendikleri için sonradan her iki kitabın ortak adı olmuş. Kitap Türkçede Kodeks Kumanikus olarak okunuyor. “Kumanların el kitabı" olarak çevrilebilir. Biliyorsunuz Kuman kelimesi daha çok Batılılar tarafından Kıpçaklar için kullanılıyordu.



Bu iki bölümün içeriğinde ne bulunuyor peki?

Birinci kitap Latince-Farsça-Türkçe olmak üzere üç dilli bir sözlük. Venedik ve Cenevizli olarak bildiğimiz tüccarlar, ticaret yaptıkları Türk ve Farsların dillerini öğrenmek istiyorlar. Bu amaçla hazırlanan sözlükte, 14. yüzyılın başlarında Karadeniz'in kuzeyinde bulunan Altınordu devletindeki Kıpçaklarla birlikte yaşayan Farslar'ın gramer bilgileri bulunuyor. İkinci kitaba Alman Kodeksi de deniliyor. Bu kitapta birçok parça var ama temel anlamda bir misyonerlik kitabı diyebiliriz. Altınordu devletinde yaşayan Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırmak için yazılmıştır. Hristiyanlığın temel ilahileri, vaazları, dinî öğretileri kitapta Kıpçakların diliyle verilmiş. Buradaki Türkçe metinler Türkçeyi çok da iyi bilmeyen Alman misyonerlerin kaleminden çıkmış. Tabii içerisinde 47 adet bilmece var, bazı kelime listeleri ile anlamak fiilinin bütün çekimlerinin yer aldığı iki sayfalık bir gramer de mevcut. Türkçenin bazı dil özelliklerinin verildiği bir yapraklık Latince grameri de ekleyelim.





Kitabın önemi için ne söyleyebilirsiniz?

Bu kitap, özellikle Latin harfleriyle yazılmış olması bakımından Türkçenin tarihi açısından çok önemli. Düşünebiliyor musunuz, günümüzden yedi yüz yıl önce Latin alfabesiyle yazılmış Türkçe metinler var. Batılılar tarafından hazırlanmış ve bugünkü gramerlere çok benzer, Türkçenin fiil çekimlerini bütün teferruatıyla veren listeler var. Ayrıca kültür tarihimiz açısından çok değerli kelime listeleri var. İkinci kitapta yer alan 47 adet bilmece, aradan yedi yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Türk dünyasının birçok yerinde hâlâ biliniyor. Bunlar sözlü kültürümüzün paha biçilemez örnekleri.



TÜRKİYE'DEKİ ÇALIŞMALAR YETERSİZ


Türkiye'deki yayın süreci peki...

Bu sözlük 1992 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı fakat çok eksik ve yanlışlıklar ihtiva ediyordu. Bundan sonra Nemeth'in, Gabain'in, Kurışjanov'un yayınları gelir. Andeas Tietze 1966 yılında eserdeki bilmeceleri bir kitap olarak yayımladı. Bu çalışmada, Türk dünyası bilmeceleriyle Codex'teki 47 bilmece karşılaştırıldı. Devamında birkaç çalışma daha yapıldı. Son yıllarda ise Golden, Ligeti, Garkavets gibi Türkologların yayımları birbirini takip etti. Bunlar arasında Türkiye'deki çalışmalar yok denecek kadar az.



Eserdeki bölümlerin Türkçe'yle ilişkisi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Codex Cumanicus'ta Farsça ile Kumanca paralel gidiyor. Asıl madde başları Latinceye göre dizilmiş, önce Farsça, sonra Kumanca yani Türkçe karşılıkları verilmiş. Bu kitabın yarısı fiil çekimlerine ayrılmış, ikinci yarısında ise 40 başlık altında kelime listeleri var. Bu listelerde yiyecek içecek adlarından meslek adlarına, hayvan koşumlarından maden adlarına, dinî terimlerden mutfak eşyalarına kadar yüzlerce kelime... Bu kelimelerin büyük bölümü bugünkü Kıpçak lehçelerinde, yani Karaçay-Malkar Türkçesi başta olmak üzere Kazak, Kırgız, Tatar, Kumuk, Karay Türkçelerinde yaşıyor. Tabii kimileri de bizim dilimizde hâlâ canlı. İkinci bölüm oldukça karışık. Kitapta yedi ayrı yerde karşılıkları Almanca olarak verilmiş kelime listeleri var. Bunlar birinci kitaptaki gibi düzenli değil, rastgele dizilmiş. Çeşitli vaazlar, dualar, Tanrı sevgisinin anlatıldığı dinî metinler, bilmeceler ve ilahiler bulunuyor. Bu bölümde Farsça ile ilgili bir şey yok. İki sayfalık Latince yazılmış grameri çıkarırsak tamamı Türkçe.





Latin harflerinin kullanılmasındaki önem nedir? Harf inkılabı ile birlikte düşünürsek, aralarında nasıl bir bağ kurabiliriz?

Codex Cumanicus, Latin harfleriyle yazılan ilk Türkçe eser. Harf inkılabı ile herhangi bir ilgisi yok, öncelikle bunu belirtelim. Harf inkılabını yapanların çoğu bu eserin varlığından bile habersizdi. Hem bu eserin dili bizim kullandığımız Oğuz Türkçesinden oldukça farklı. Codex'te kullanılan Latin alfabesi çok sorunlu bir alfabe. Çünkü kitabı yazanlar Türkçenin seslerini iyi tanımıyorlar. Bu yüzden de bir ses için Latin alfabesinden birden çok harfi kullanmak durumunda kalmışlar. 13. yüzyılda yazılmış Latin harfli bir kitabımızın olması en çok dilcileri ilgilendiriyor. Çünkü biz o dönemde Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar geniş Türk coğrafyasında Arap alfabesini kullanıyoruz. Arap alfabesi ünlü sisteminin zayıflığı dolayısıyla Türkçenin seslerini tam karşılayamıyor. Türkçe bir kelimedeki yuvarlak ünlünün o, ö, u, ü seslerinden hangisi olduğunu anlamak zor. İşte Latin alfabesiyle yazılmış bu eser, dilciler tarafından iyi tahlil edilirse buna benzer bazı sorunlar çözülebilir. Yani 13. yüzyılda Arap harfleriyle yazılmış Türkçe bir metindeki bazı fonetik sorunları Latin alfabeli bir metinden hareketle çözebiliriz. En azından Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Kıpçakların dillerindeki sorunları çözebildiğimizi söyleyelim. Tabii bunların günümüze, çağdaş lehçelere yansınması da var.



BİR EKSİKLİĞİ GİDERMEYE ÇALIŞTIK


Kitap
üzerine çalışmaların seyri nasıl ilerliyor?

Avrupa bu önemli kitap üzerine daha 1828 yılında çalışmaya başlamış ve 1880 yılında ilk yayını yapılıyor. Sonra defalarca başta Avrupalılar, sonra Ruslar çalışmışlar. Türkolojinin merkezi Türkiye'dir diyoruz, öyle de olmalı fakat Türkiye'de hâlâ yayımlanmamış. Türkoloji çalışmalarına her ne kadar geç başlamış olsak da bugün ülkemizde iki yüze yakın üniversite, onlarca araştırma merkezi ve enstitüsü var. Yüzyıldır Türklerin tarihiyle, kültürüyle, edebiyatıyla ilgili eski metinler Türkiye'de yayımlanıyor. Bu kadar değerli bir kitabın henüz yayımlanmamış olmasına şaşırıyoruz. Gerçekten dünya Türkoloji merkezlerinin çok iyi bildiği bu muhteşem kitabı biz kıyısından köşesinden biliyoruz.



Sizi bu çalışmaya yönlendiren nedir?

Eski asistanım, şimdi doçent olan Galip Güner ile birlikte bu eseri yayımlamaya karar verdik. Daha önce yapılmış çalışmaları önümüze koyduk ve onlardan da istifade ederek geniş bir gramer, her iki metnin Türkiye Türkçesine çevirileri ve sözlüklerini hazırladık. Bir de eserin tıpkıbasımını koyduk kitabın arkasına. Bizim dışımızda eser üzerinde çalışmak isteyenler olursa onlar da istifade etsinler. Yani biz bir boşluğu doldurmaya, bir eksikliği gidermeye çalıştık.



Eserin günümüze kadar geliş serüveni hakkında bilgi verebilir misiniz?

Codex Cumanicus, 1362 yılında İtalyan şair Fransisco Petrark'ın kitaplarından Venedik'teki Saint Marcus kütüphanesine intikal etti. Daha 1650'de J. F. Tomasini tarafından ilk baskısı yapılarak yayımlandı. 1880 yılında Budapeşte'de Geza Kuun tarafından tam metni ve sözlüğü okuyucuyla buluştu. Bu çalışma üzerinde Willi Bang-Kaup, Salemann, Samoyloviç, Baskakov, Malov gibi ünlü Türkologların çeşitli tanıtma ve eleştiri yazıları yayımlandı. Bunlar birinci dalgaydı. 1936 yılında Kaare Grönbech Kopenhagen'de kitabın tıpkıbasımını, 1942 yılında da Almanca olarak bir sözlüğünü yayımladı. Bu yayınlar ikinci dalgayı oluşturdu. Eser daha geniş kitlelerce tanındı.





Codex Cumanicus'u Divanu Lügati't-Türk ile mukayese edebilir miyiz? Önem ve içerik açısından ne söylenebilir?

Divanu Lügati't-Türk, 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından Orta Asya'da yazılmış bir eser. İçinde Türkçe'nin grameri, söz yapımı, sözlüğü, kültürel değerleri, sözlü kültürü var. Yani sözlük değil tam bir Türk ansiklopedisi. Codex ile bu anlamda kısmen benzeşiyor. Codex'in Latin alfabesiyle ve Türkçe olarak yazıldığını belirtmiştim. Divan ise Araplara Türkçeyi ve Türk kültürünü sevdirmek ve öğretmek amacıyla yazılmış. Kitap, bildiğiniz gibi Arapça. Her iki kitabın muhtevalarında benzerlik var tabii. Ama hem alfabeleri, hem lehçeleri hem de yazılış amaçları çok farklı.



Codex Cumanicus'un tek nüshası bulunuyor. Bunu görme imkânınız oldu mu? Çalışmanızın kaynak metninden bahseder misiniz?

Evet, Codex Cumanicus'un tek nüshası var. O nüsha İtalya'da Venedik şehrindeki Saint Marcus Kütüphanesinde, 549 numarada kayıtlı. Kitabın orijinalini görmedim. Sanırım görenlerin sayısı da azdır. Ama elimizde tıpkıbasımı, yani fotoğrafları var. Türkiye'de ise ilk defa bizim kitabımızda basılmış oldu.



Bu topraklarda yazılan bir kitabın Venedik'teki kütüphaneye gidişi hakkında ne söyleyebiliriz?

Bahsedilen kütüphaneye nasıl ulaştığı konusu biraz tartışmalı.Yaygın kanaat, kitap toplama meraklısı Petrark'ın kitabı satın aldığı ve 17 kitabıyla birlikte 1362 yılında Venedik Cumhuriyeti'ne hediye ettiğidir. Buna itiraz edenler de var ama birçok kaynak kitabın hikâyesini böyle anlatmaktadır. Kitabın yazılmasının üzerinden 700 yıl geçmiş. Erken vakitlerde kütüphaneye girmesine rağmen epey yıpranmış. Kimi yerleri yırtılmış, kimi yerleri kararmış. Biz yayımlarken bilgisayarda biraz temizlemeye, daha okunur hale getirmeye çalıştık. Türkiye'de akademik kitapların maalesef çok fazla okuru yok, satışı süreci de yavaş oluyor.1080 sayfalık bu hacimli kitabı yayınlamak cesaret ve fedakârlık gerektiriyor.





• • •


Codex Cumanicus


Mustafa Argunşah – Galip Güner


Kesit Yayınları


2015


1080 sayfa


#Codex
#Codex Cumanicus
#Latin harfleri
8 yıl önce