|

Cuma düzenlemesinden rejim tartışması çıkarmak

Cuma namazı için mesai düzenlemesi yapılmasını sağlayan Başbakanlık genelgesi toplumun önemli bir kesimini memnun ederken çok az bir kesimin memnun olmadığı görülmektedir. Tartışmalara baktığımızda düzenlemenin ne için ve kimler için yapıldığı ile nasıl uygulanacağı gibi hususların vuzuha kavuşturulması gereklidir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/01/2016 Salı
Güncelleme: 23:14 - 25/01/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Tarkan Zengin

Çalışma Hayatı Uzmanı


Düzenleme yetkili konfederasyon Memur-Sen ile Hükümet arasında Akdedilen 3. Dönem Toplu Sözleşme kazanımlarından biri olarak 40. maddede “Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde düzenlenmesine yönelik çalışma yapılacaktır” şeklinde yer aldı. Bu nedenle ilk olarak tarafların üzerinde anlaştığı ve bağlayıcılığı olan toplu sözleşme hükümlerine göre bir düzenleme yapılmıştır. İkinci olarak yapılan Cuma tatili değil mesai düzenlemesidir. Üçüncü olarak bu hak kamuda çalışanların fiili olarak kullandığı ve özel sektör işyerlerinin çoğunda kullanılan bir haktır. Zira işçileri kapsayan birçok toplu sözleşmede Cuma namazının rahat kılınması ve oruç tutanların iftarlarını rahatlıkla yapmaları için hükümler yer almaktadır.



HER ÇALIŞANIN KULLANACAĞI HAK


8 Ocak 2016 tarihli ve 2016/1 sayılı Başbakanlık genelgesi şöyledir: “Anayasa ve ilgili mevzuatla güvence altına alınan dini inanç hürriyetinin bir gereği olarak; Cuma namazı saatinin mesai saatine denk gelmesi halinde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan isteyenlere mesai kaybına neden olmaksızın izin verilir.” Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara getirilen bu hak öncelikle anayasal bir haktır. Genelgede yer alan “isteyenlere mesai kaybına neden olmaksızın izin verilir” hükmü gereği, herkese zorunlu olarak Cuma namazı kıldırılması söz konusu değil. “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan” anlaşılması gereken memurlar başta olmak üzere sözleşmeli personel, kamu işçileri ile kamudaki taşeron işçileridir. Çünkü düzenleme sadece memurlar ve sözleşmeli personeli kapsamış olsaydı 4688 sayılı yasada yer alan “kamu görevlisi” kavramı kullanılırdı. Kamu kurum ve kuruluşlarında hangi nitelikte çalıştığına bakılmaksızın isteyen her çalışanın kullanabileceği bir haktır.



UYGULAMADA VALİLİKLER ROL ALMALI


Genelgede açıkça belirtilmediği için çalışanların merak ettiği en önemli husus düzenlemenin işyerlerinde nasıl uygulanacağıdır? Bu konuda çok pratik ve uygulanması kolay olan bir önerimiz olacaktır. Bilindiği gibi namaz saatleri şehirlerimize göre farklılık göstermektedir. Mesela 15 Ocak Cuma namazı vakti Iğdır'da 11:23'te, Edirne'de ise 12:33'te kılınmakta ve iki il arasındaki fark 50 dakikadır. Bazı illerde mesai düzenlemesine ihtiyaç olmadığı gibi bazı illerimizde yılın her döneminde mesai düzenlemesine ihtiyaç olacaktır. Uygulama illerde Valilere verilerek, il müftülüğünün desteğiyle yaz ve kış dönemi olmak üzere mesai saatleri Cuma namazına göre ayarlanmalıdır. Valilik dönemlere göre ayarladığı Cuma mesai saatlerini kamu kurum ve kuruluşlarına göndererek uygulanmasını sağlamalıdır. (Cuma günü öğle arası illere göre 11:00-12:30, 11:30-13:00, 12:00-13:30, 12:30:14:00, 13:00-14:30, 13:30-15:00 olarak düzenlenebilir).



Genelgeye yöneltilen eleştirilerden biri Cuma namazına gitmeyenlerin fişleneceğidir. Ancak mesai düzenlemesi yapılacağı için Cuma namazına gidenlerin ya da gitmeyenlerin tespit edilmesi söz konusu olmayacaktır. Belirlenen saatlerde tüm çalışanlar öğle tatilinde olacağından bu endişe yersizdir.



KESK'İN BÜYÜK ÇELİŞKİSİ


Toplu sözleşme kazanımı olan düzenlemeye karşı olduğunu açıklayan KESK şaşırtmadı. Açıklamalarının içeriğinde PKK terör örgütüne indirilen darbelerin etkisiyle olsa gerek kafalarının oldukça karışık olduğu görülmektedir. Zira açıklama Güneydoğu'da yaşananlarla başlamakta, düzenlemenin “laikliğe aykırı”, “mezhepçi” ve “gericileştirmeyi getireceği” söylenmektedir. KESK bağlısı bir sendikanın sosyal denge sözleşmesiyle aldığı “Muharrem İkramiyesi”ni sendikanın önemli bir kazanımı olarak yansıtmasına rağmen Cuma için yapılan düzenlemeye “mezhepçi” demesi büyük çelişki. Çalışanlara getirilen bu hakka karşı durmak kamuoyundaki KESK algısına aykırı değil ancak KESK bağlısı sendikaların Cuma namazı kılan üyelerinin tepkileri merak konusu.



YARGITAY'IN DİKKAT ÇEKİCİ KARARLARI


YARSAV başkanlığı döneminde hukukçuluğundan daha çok siyasi çıkışlarıyla tanınan Eminağaoğlu'nun, genelgenin iptali için öne sürdüğü gerekçeler hukuki olmaktan daha çok siyasi. Eminağaoğlu, 1975'te Karayolları Genel Müdürlüğü'nün cuma namazı düzenlemesinin “laiklik ilkesine” aykırı bulunarak Danıştay tarafından iptal edildiğini söylüyor. Sözde “ilerici” olan beyefendi 41 yıl önceki bir iptali kendine destek yapıyor. Sözde hukukçuya 2011'de Yargıtay'ın verdiği kararı hatırlatalım.



İstanbul'da özel bir şirkette elektrik mühendisi olarak çalışanın Cuma'ya gittiği gün “İşyerini terk” ettiği gerekçesiyle iş akdini tazminatsız feshetti. Yargıtay 9. Hukuk dairesi oybirliğiyle verdiği kararın gerekçesinde şunları söyledi: “Cuma namazı saatleri ile ilgili işyerinde namaz saatlerinde davacı işçiye izin verildiği ve bunun 5 yılı aşkın bir süre devam ettiği, bir sorun yaşanmadığı, hatta öğlen arasının yaz-kış saat uygulamasına göre düzenlenerek buna imkan tanındığı dosya kapsamındaki taraf tanıklarının anlatımlarından anlaşılmaktadır. Davacı açısından bu tür çalışma şekli iş şartı haline gelmiştir. İşverenin bu çalışma şeklini değiştirmesi 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 22.maddesine aykırıdır. Bu halde davacı kıdem tazminatına hak kazanır.” (Bkz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.07.2011 tarihli E.2009/13474, K.2011/23572 kararı). Çalışanlarla ilgili çıkarılan düzenlemeler ve verilen ibadet özgürlüğü kararları Eminağaoğlu ve benzerlerinin yeni Türkiye'yi hazmetmekten başka çareleri kalmadığını göstermektedir.






#Cuma düzenlemesi
#rejim tartışması
#yarsav
#Tarkan Zengin
8 yıl önce