|

Cuma hutbesi: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesi yayınlandı. Hutbenin bu haftaki konusu "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" olarak belirlendi. Hutbede Hz. Peygamber'in hayatından örneklerle ilmin önemi anlatıldı.

Yeni Şafak
11:07 - 15/09/2017 Cuma
Güncelleme: 13:41 - 15/09/2017 Cuma
Yeni Şafak
Cuma hutbesi, namaz öncesi tüm camilerde okunacak.
Cuma hutbesi, namaz öncesi tüm camilerde okunacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesi, Diyanet İşleri'nin resmi internet sitesinde yayınlandı. Hutbenin bu haftaki konusu "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"

İlmin, alimin ve bilginin öneminden bahsedilen hutbe, Cuma namazı öncesi Türkiye geneli tüm camilerde okunacak. Hicri yeni yılın ilk gününün önümüzdeki perşembe günü kutlanacağına yer verilen hutbede, Türkiye Diyanet Vakfı ile birlikte Arakan’lı kardeşlerimize yönelik bir yardım kampanyasının başlatıldığından bahsedildi.

15 Eylül tarihli Cuma hutbesi:

BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?
Aziz Müminler!
Bir gün Mescid-i Nebevi’de bir grup sahabî, tesbih ve duayla, diğer bir grup sahabî de ilimle meşguldü. Ashabın bu durumunu gören Peygamberimiz (s.a.s), şöyle buyurdu:

Allah Resûlü (s.a.s), ilim tahsil eden sahabeyi sadece bu şekilde taltif etmekle kalmadı. “Şüphe yok ki, ben de bir öğretmen, bir öğretici olarak gönderildim.” buyurarak onların yanına oturdu.1

  • Zira o, “Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?” 2 âyeti doğrultusunda bilginin, ilmin üstünlüğünü yaşantısıyla ortaya koyan bir peygamberdi.
Kardeşlerim!
Resûlullah Efendimiz, ömrü boyunca ilme, bilgiye, öğrenmeye büyük önem verdi. Onun en büyük gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.”3 şeklinde yakaran bir Rahmet Elçisiydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine muhatap olmuştu. Yüce Rabbimiz, Son Elçisi nezdinde insanlığa evvela şöyle buyurmuştu:
Aziz
Kardeşlerim!
Bizler, bilginin hikmetle buluştuğu, ilmin irfanla yoğrulduğu, âlimin ahlâkla bezendiği bir medeniyetin mensuplarıyız. Medeniyetimizde ilim, aklın ibadeti olarak görülür. İlim, en başta eşyanın hakikatini, varlığın gaye ve hikmetini anlamaya çalışmaktır. İlim, kendini bilmektir. Zira kendini bilen, Rabbini bilir. Rabbini bilen, eşyanın hakikatini öğrenmeyi gaye edinir. Kendi varlığının farkında olan, çevresinin, kâinatın, hayatın farkında olur. Bilgi, kişiyi kendisinden, Rabbinden, insanlardan uzaklaştırmamalıdır. Onu çevresine yabancılaştırmamalıdır. Bilgi, insanı hikmete taşımalıdır. Onun kalbine, gönlüne hitap etmelidir. Bilgi, ahlak ve sorumluluk bilinciyle hayata yansımalıdır. Kişiyi Allah rızasına ulaştıran bir araç olarak görülmelidir.
Kardeşlerim!
Bizler, nasıl ki Allah’ın kitabını okuyup hayatımıza yansıtmakla mükellefsek kâinatı ve kâinattaki nizamı da okumak, yani anlamakla mükellefiz. İnsana ve insanlığa fayda sağlayan her türlü ilmi tahsil etmekle sorumluyuz. İlmi çıkar ve tatmin vesilesi olarak asla göremeyiz. İnsanlığa zarar vermek, yeryüzünü tahrip etmek ve yaşanmaz hale getirmek için ilim tahsil edemeyiz.
Aziz Müminler!
Yavrularımız, gençlerimiz, yeni bir eğitim- öğretim dönemine başlıyor. Öğretmenlerimiz, vicdan ve merhamet sahibi; erdemli, değerlerine bağlı, milletinin ve insanlığın yararına çalışan nesiller yetiştirmeye devam edecektir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılımızın geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza, değerli öğretmenlerimize, tüm ailelere ve milletimize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Bu vesileyle velilerimize de önemli bir hususu hatırlatmak istiyorum. Geliniz, yavrularımızın Kur’an’ın rahmet iklimiyle buluşmaları, Peygamberimiz (s.a.s)’in örnek hayatını öğrenmeleri noktasında sorumluluğumuzu ihmal etmeyelim. Okullarımızda seçmeli olarak okutulan Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı derslerini tercih etmeleri için yavrularımıza rehberlikte bulunalım.

Kıymetli Kardeşlerim!
Hutbemi bitirmeden önce sizlerle iki hususu paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki Perşembe hicri yeni yılın ilk gününü idrak edeceğiz. Bu vesileyle yeni yılınızı şimdiden kutluyorum. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımız, Türkiye Diyanet Vakfı ile birlikte Arakan’lı kardeşlerimize yönelik bir yardım kampanyası başlatmıştır. Kampanya çerçevesinde bugün ülkemiz genelindeki bütün camilerde necip milletimizin yardımına müracaat edilecektir. Toplanan yardımlar, Arakan’lı mazlum ve masum kardeşlerimize ulaştırılacak, onların yaralarına merhem olunmaya çalışılacaktır. Yüce Rabbimiz, hayır ve hasenatınızı kabul eylesin. Mazlumların, mağdurların, çaresizlerin ümidi olan ülkemize ve aziz milletimize zeval vermesin.

1 Dârimî, Mukaddime, 32. 2 Zümer, 39/9. 3 Tirmizî, Deavât, 128. 4 Alak, 96/1-5

#Cuma hutbesi
7 yıl önce