|

Daha çok soruya ihtiyacımız var

Yeni Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Derviş Zaim, doğa-insan ilişkisi üzerine yoğunlaştığı Devir ve Balık’ın ardından, bu kez çok boyutlu hikâyesi Rüya ile karşımızda. Hemen her filminde farklı bir anlatım tarzı arayışına giren usta yönetmen, seyircisini bir kez daha şaşırtacak. 53. Antalya Film Festivali’nde gösterilen Rüya, bu hafta vizyona girdi. Antalya’da seyircisiyle buluşan Derviş Zaim ile ‘Rüya’sını konuştuk.

Yeni Şafak ve
04:00 - 23/10/2016 Pazar
Güncelleme: 21:10 - 22/10/2016 Cumartesi
Yeni Şafak
Rüya hikâye, kurgu ve karakterleri bakımından sinemamız, özellikle son döneme ait yerli yapımlar içinde çok farklı bir yerde duruyor. Sizin sinematografinizde de ayrı bir yere konumlandırdım. Katılır mısınız?


Filmografimdeki filmlere benzeyen ve farklılaşan tarafları var. Rüya gelenekten beslenerek yapmaya çalıştığım filmler ile doğa ile ilintili filmlerimin kesiştiği bir noktada yer alıyor. Gelenekten esinlenerek sinema dilinin yapısının nasıl zenginleştirilebileceği meselesi üzerinde filmler yaptığımı biliyorsunuz. Bu amaç doğrultusunda yaptığım Cenneti Beklerken, Nokta, Gölgeler ve Suretler gibi filmlerde hep aynı yolu, yöntemi kullanmamaya gayret ediyorum. Rüya filminde bu kez mimari sanatını merkeze aldım. Mimari filmin esas meselesi olunca daha evvelki filmlerin yapısını kurmak için de zaman zaman yararlandığım bir kavrama bu filmde daha fazla ağırlık verme şansı belirdi. O kavram da tenevvü (tekrar) kavramı oldu. Tenevvü veya çeşitleme İslam sanatlarında çok yaygındır. Mesela, şairler aynı konuyu, nakkaşlar aynı meseleleri, süslemeciler benzer desenleri ele alırlar. Filmin tartışmaya çalıştığı ana meselelerden birisi olan Yahya Kemal'den ve Tanpınar'dan esinlendiğim imtidat kavramıdır. İmtidat, 'değişerek devam etme' ya da 'devam ederek değişme' anlamına gelir. İmtidat problematiğine bağlı olarak başroldeki kadın karakteri film süresince dört farklı oyuncu canlandırmaktadır. Aynı karakterin farklı görünümleri olan bu kadınlar, film içindeki dramatik yapı uyarınca, yeri geldikçe, benzer olaylara farklı reaksiyonlar verirler. Filmdeki paralel evrenler hikâyesi ve o hikayeleri anlatırken kullanılan stil, Osmanlı ve Bizans mimarisinin ritim tarzının değişerek devam etme özelliği ile uyum içindedir.



Filmde kadın mimar ve bir cami inşası üzerinden geleneksel mimari ve mimaride yeni anlayışlar noktasında tartışmalar da var. Türkiye bu konuda nasıl bir değişim/dönüşüm yaşıyor? Nereye doğru evriliyor?


Rüya filmini yaparken mimari konusunda okumaya gayret ettim. Ancak konu uzmanlık alanım içinde değil ve bu nedenle derin ve sahih olabilmek adına söz söylerken dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum. Yine de şu söylenebilir. Amacımız; ruhsal zenginlik, şeffaflık, hayatı kolaylaştırmak; sağlamlaştırmak, güzelleştirmek şu bu her ne ise; işte o amaç doğrultusunda imtidat kavramı niye yönteme dair ipuçlarımızdan biri olmasın? Eğer imtidat ipucu olacaksa o zaman şu soruları da belki eklemek gerekebilecektir. İmtidat fikri genel geçer değişmez bir yöntem olarak alınabilir mi? Bu çağ böylesi bir uygulama için verimli sonuçlar elde etmememizi kolaylaştırır mı, zorlaştırır mı? İmtidat tam manası ile mi, yoksa zaman zemine göre mi uygulanmalıdır? Eğer bu kavram kısmen uygulanacaksa nerelerde ve ne zaman askıya alınabilir? Alınmalı mıdır? Kavramın süreçte bulacağımız başka kavramlarla birlikte gündeme gelmesi ve melez kullanımının bize hayrı olur mu? Yoksa imtidat zaten tanımı gereği bu kaygıları da mı içermektedir? Sorular çok ve bu soruları çoğaltmak lazım. Yanıtlardan çok sorular lazım. Rüya hem kısmi cevaplar hem de bu sorular için var. Seyircileri keyifli bir film için salonlara bekliyoruz.





Ne yazık ki sinema sektörünün bir dağıtım sorunu var sanırım Rüya da bu sorundan nasibini alıp sınırlı bir gösterim şansı bulabiliyor.


Evet, film Türkiye'deki dağıtım sistemindeki yoğunluk nedeniyle sınırlı sayıda kopyayla gösterime giriyor ve de ne yazık ki yine sistemin çarpıklığı nedeniyle Anadolu'da önemli denebilecek yerlerde gösterilemeyecek. Kayseri, Konya, Eskişehir ve önemli diğer kentler. Meraklı izleyicilerin önemli bir kısmı filmi ne yazık ki izleyemeyecek. Bu durumda benim naçizane istirhamım filmi izlemek gibi niyetleri varsa yaşadıkları kentin sinema salonu sahipleriyle konuşsunlar. Talep olursa filmi kentlerine götürebileceğiz. Vaktimiz olursa söyleşi gibi etkinlikler için de o şehirlere gidebiliriz.



Bu 'Rüya'yı görün!


Yönetmenliğini Derviş Zaim'in üstlendiği Rüya, bu hafta vizyona girdi. Başrollerini Gizem Akman, Dilşad Bozyiğit, Gizem Erdem, Mehmet Ali Nuroğlu ve Enis Arıkan'ın paylaştığı film, genç bir mimar olan Sine'nin yaşadığı arayış ve değişimi konu ediyor. Amcasının mimarlık ofisinde çalışmak zorunda kalan Sine, burada yaşanan ihale, yolsuzluk ve rüşvetle örülü kirli ilişkilerle yüzleşir. Bir yandan yaşadığı sorunlarla baş etmeye çalışan genç kadın, diğer yandan içsel bir yolculuğa çıkar. Rüya, farklı biçimsel arayışı ve kendine özgü anlatım diliyle Derviş Zaim sinemasının yanı sıra Türk sineması için de çok özel bir yere konumlanıyor. Mimariden çarpık kentleşmeye, geleneksel-modern sanat çatışmasından zaman-mekân ilişkisine, sistem eleştirisinden sosyo-politik sorunlara değin çok geniş bir skalada mesele barındıran Rüya, mutlaka seyredilmesi gereken özel bir film.



#Derviş Zaim
#Antalya Film Festivali
#Türk sineması
7 yıl önce