|

Dalkavukluk sanatı için bir kılavuz

Milattan sonra 2. yüzyılda yaşayan Samsatlı Lukianos’un Dalkavukname’si 1850’lerde Fenerli Rumlardan Vasilaki Vuka tarafından Osmanlı Türkçesine tercüme edilmişti. Eser, kültür dünyamıza kazandırdığı “ilk”lerle tanınan Büyüyen Ay Yayınları tarafındna neşredildi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/11/2016 Cumartesi
Güncelleme: 20:42 - 11/11/2016 Cuma
Yeni Şafak
BURAK BEREKET


Son beş senedir bir fenere sahibiz. Çoğunlukla sadece iyi okurun bildiği bir fener bu. Uzunca bir süredir kararmış, karartılmış belki de kendi ellerimizle kararttığımız kütüphanelerimizin koridorlarına ışık saçan bir fener. Yıllardır bizim olan ve bizi bekleyen, devasa hazinelerle dolu koridorlarda dolaşmamızı kolaylaştıran bir fener. Ya da ay mı demeliyiz? Bilenleriniz olmuştur, evet, Büyüyenay'dan bahsediyorum.



Pek çoğumuzun bilmediği, kıyıda köşede kalmış ama aslında tam da ortalarda olması gereken eserleri teker teker gün yüzüne çıkartan Büyüyenay Yayınları kültür dünyamıza bir kitap daha hediye etti: Dalkavuknâme.



MÜTHİŞ BİR SATİR ÖRNEĞİ



Eser, Adıyaman'da, bugün bizim Samsat diye bildiğimiz Samosata'da, milattan sonra 2. yüzyılda yaşayan Samsatlı Lukianos tarafından kaleme alınan müthiş bir satir örneği. Lukianos'un karakterleri Mu'teriz Kârdân ile Dalkavuk Firûz'un karşılıklı diyalogları olarak kurgulanan eser, kitabın girişinde yer alan bilgiye göre 1856 yılından önce (muhtemelen 1850'lerde) tercüme edilmiş. Fenerli Rumlardan Vasilaki Vuka tarafından tercüme edilen eser Johann Strauss'un “Milletler ve Osmanlıca: Osmanlı Rumlarının Osmanlı Edebiyatına Katkıları” adlı makalesine göre Vasilaki Efendi'nin ölümünden sonra 1870 yılında basılmış.



Samsatlı Lukianos'un Peri Parasitou (Asalak Hakkında) ismiyle Yunanca kaleme aldığı eseri aslından tercüme eden Vasilaki Vuka, esere Dalkavuknâme adını verir. Ve eserin mütercim tarafından kaleme alınma tarihine baktığımızda Dalkavuknâme'nin, felsefi diyalog türünün ilk çevirisi ve Batı'dan yapılan ilk edebi tercüme kabul edilen Münif Paşa'nın Muhaverat-ı Hikemiyye'nin (1859) yerini alacağı açıktır.



İSKENDER'DEN SOKRATES'E



Kitap oldukça geniş ve faydalı bir inceleme ile başlıyor. Yaklaşık elli sayfa civarında olan inceleme Samsatlı Lukianos, Vasilaki Vuka, dalkavukluk, hiciv sanatı ve eserin tercüme aşaması hakkında kıymetli bilgileri içermekte ve böylece Yunanca aslı ikinci yüzyılda kaleme alınmış olan eserin içine girmeyi kolaylaştırmakta. Bu inceleme ile birlikte eserin devamında neredeyse her sayfada bulunan dipnotlar, eseri hazırlayan Eren Yavuz'un ne kadar titiz davrandığını ve yürekten bir tebriki hak ettiğini gösteriyor.



İki karakterimizden biri olan Dalkavuk diğer karakter olan Kârdân'ı, dalkavukluğun diğer bütün ilimlerden, sanatlardan ve düşünce sistemlerinden üstün olduğuna ve hatta onların kaynağı olarak düşünülmesi gerektiğine ikna etmek için çabalar durur. Dalkavuk burada Lukianos'un sözcüsü konumundadır. Lukianos, felsefecilere, hatiplere, retorikle uğraşanlara sert eleştirilerini Dalkavuk'un sözleri üzerinden dile getirir.



Karakterimiz Dalkavuk Firuz'a göre dalkavukluk, en yüksek sanattır ve bu fikrini Mu'teriz Kârdân'a ve aynı zamanda bize ispat etmek için tarihten, felsefeden, edebiyattan yararlanır. Felsefeci, tarihçi ve edebiyatçıları konuşmalarında kullanır, onlardan örnekler verir. Büyük İskender, Sokrates, Aristoteles, Homeros, Hipokrat kullandığı ve örnekler verdiği tarihi simalardan bazılarıdır. Ve hatta Sokrates ve Aristo bile dalkavuk olmak için uğraşırlar fakat bu konuda yetenek sahibi olmadıklarından başarılı olamazlar. Bu ve bunun gibi pek çok misal kullanan Dalkavuk Firuz, Kârdân'ı ikna etmeyi başarır ve dahi Kârdân, eserin sonunda Firuz'un dalkavukluk sanatında(!) öğrencisi olmayı kuvvetli bir iştiyakla talep eder:



“Bugünden sonra bu övülmüş sanatın ve faydalı mesleğin meşk edilmesi ve öğrenilmesi için gece ve gündüz dostların marifet meclisine ayrılmaz şekilde bağlanmaya hazırlanıyorum. ... Bundan sonra sen dahi üstadlığa ait âdetlere riayet göster. Her zamanki gibi büyük olan himmetinin talibi olan bu öğrencine bu latif sanatı ve zarif mesleği öğretmeye ve anlatmaya himmet et.”



METNİN AHENGİ KORUNMUŞ



Esere ve hazırlayana dair bir şey daha söylemem gerekecek. Eserin en beğendiğim özelliklerinden biri de oldukça şık ve usturuplu sadeleştirilmesi. 19. yüzyılın ortalarında tercüme edilmiş bir eser doğal olarak günümüz ortalama ve/veya iyi okuru için ağır bir dile sahip olacaktır. Bazı kitaplarında hem orijinal metni hem de sadeleştirilmiş metni veren yayınevi, bu kitapta adeta ikisini bir potada eritmek istemiş ve başarmış da.



Kadim kelimelerin kullanımına mümkün olduğunca, okuru zorlamayacak ölçüde izin verilmesi, kötü, kulak tırmalayan, “öz Türkçe” sadeleştirmenin tercih edilmemesi “eski” bir metni okuduğumuzun idrakini her an dik tutuyor ve metnin ahengi, okuma keyfimizi arttırıyor. Emin Nedret İşli'nin “Günümüz Diline Kazandırılması Gereken Bir Kitap: Dalkavuk-nâme” başlıklı yazısının kitaba giriş yazısı olarak eklenmesi de çok isabetli olmuş.



Son sözü de kapak için söylemek istiyorum. Hafızam beni yanıltmıyorsa Büyüyenay Yayınları'nın ilk kitabı olan Necib Asım'ın meşhur “Kitap” isimli kitabından beri kapak tasarımlarını Davut Köse yapıyor. Bu güzel çalışmalarla gözümüzün ve gönlümüzün pasını sildiği için tebrik, kültür dünyasına “Bakın, böyle de kitap tasarlanabilir, biraz daha özen gösterirseniz, siz de yapabilirsiniz” dediği için de teşekkür ediyorum.







• • •


Dalkavuknâme


Samsatlı Lukianos


Haz.: Eren Yavuz


2016


144 sayfa



#Lukianos’un Dalkavukname’si
#Eren Yavuz
#Samsatlı Lukianos
7 yıl önce