Hititler, Frigler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Doğu Roma İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Germiyanoğulları Beyliği ve Osmanlı İmparatorluğu gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Kütahya, keşfedilmeyi bekleyen bir açık hava müzesini andırıyor.
Her karış toprağından şifa fışkıran Kütahya, astım hastaları için oksijeni bol ve romatizma, cilt hastalıkları, böbrek hastalığı gibi pek çok rahatsızlığa şifa olan Yoncalı kaplıcaları ile ünlü.
Mevlana Celaleddin Rumi'nin üçüncü göbekten torunu olan Ergun Çelebi'nin adını alan Mevlevihane, Kütahya Mevlevihanesi'nin ilk postnişidir. Bugün ismi Dönenler Camii olarak bilinmektedir. Ergun Çelebi'nin aile fertleri ve mevlevihanenin diğer postnişlerinin de gömülmesi ile hazire haline dönüşmüştür.
Şehrin merkezinde içinden sebil akan Ulu Camii, 2. Selim'in hutbe okutarak padişahlığını ilk kez duyurduğu camii olma özelliğini taşıyor.
Efsaneye göre küffarla savaşıp şehit düşen Murat Dede'nin adını aldığı 1450 rakımlı Murat Dağı, Ege'nin en yüksek tepesi. Murat Dede'nin kanının aktığı yerden ise biri sıcak biri soğuk su fışkırıyor. Bu sebeple Murat Dağı da en az Yoncalı kadar kaplıcaları ile tanınıyor.
Dünya'nın en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, dünyanın ilk borsası, açık hava tiyatrosu ve muhteşem bir stadyumu bulunan Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesi, adeta tarihten kopmuş bir sahne gibi… M.S. 2. Yüzyılın ikinci çeyreğinde, İmparator Hadrian döneminde yapımına başlanan tapınağın en önemli özelliği, altında tonozlarla örtülü bir başka mekânın daha olması. İlçede ayrıca yuvarlak biçimli, duvarlarında hem Latince hem Grekçe yazılar bulunan dünyanın en eski borsası da en ilgi çekici mekânlardan…
Kurtuluş Savaşı'nın en önemli noktalarından, Atatürk'ün bizzat yönettiği Dumlupınar Savaşı, pek çok hayat hikâyesine de ev sahipliği yapıyor. Dumlupınar Şehitliği'nde yer alan Şehit Baba ve Oğul Anıtı, şehit babasını kucaklayan bir oğlu gösteriyor. Anıt, Çetmeli Kara Ali Çavuş ile oğlu Mehmet Onbaşı anısına dikilmiş. Balkan Savaş'ına gidip 11 yıl cephede savaşan Ali Çavuş 19 yaşına gelen oğlu ile Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde karşılaşmış ve 31 Ağustos günü şehit olmuştur. Oğlu Mehmet Onbaşı ise 9 Eylül'de İzmir'e giden birliğin başında şehit olmuştur.
