|

Erdoğan: Srebrenitsa'dan tanırız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Tıp Bayramı programında konuştu. 1919 yılında tıbbiyelilerin beyaz önlükleriyle İngiliz askerlerine direndiğini ve bu direnişin 15 Temmuz gecesi gazi ve şehitlerin yardımına koşan doktorların direnişine benzediğini söyleyen Erdoğan, terörün gölgesinde görev yapan doktorları da hatırlattı. Hollanda'da yapılan insanlık dışı muameleye değinen Erdoğan, "Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız" diye konuştu.

Yeni Şafak
13:21 - 14/03/2017 Salı
Güncelleme: 15:51 - 14/03/2017 Salı
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Tıp Bayramı programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Tıp Bayramı programında konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı programında konuştu. 14 Mart 1919 tarihinde İngiliz askerlerine direnen tıbbiyelilerden bahseden Erdoğan, 15 Temmuz'da FETÖ'nün hainliklerine karşı mücadele eden sağlık çalışanlarına bir kez daha teşekkür etti.



Hollanda'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yapılan çirkin muameleden bahseden Erdoğan, " Bir özürle kurtulamayacaklar" diyerek, Türkiye'deki büyükelçiliklere giriş çıkışın yasaklandığını kaydetti. Erdoğan şöyle konuştu:



"Bizler kara gün dostu ifadesinin müşahhas hale geldiği kutsal bir mesleği icra ediyorsunuz. Tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik ediyorum. Kutsal bir göreviniz var. 'Çaresiz bir derde düştüm doktor bana bir çare' diye türkülerin mesajını en iyi sizin anladığınızı biliyorum. İnsanın kendisini en çok çaresiz hissettiği o kritik zamanda imdada ilk sizler yetişiyorsunuz. Şahsen böylesine önemli bir mesleği icra eden sağlık emekçileriyle hasret gidermekten büyük bahtiyarlık duyuyorum. Rabbimizin Şafi ismine, Rahman ismine her an sizler şahitlik ediyorsunuz.



Tıbbiyeliler beyaz önlükleriyle direndi


Değerli kardeşlerim, 14 Mart her ne kadar tıp camiamızın gurur günü olsa da temsil ettiği değerler tüm milletimize hitap etmektedir. 14 Mart, bu ülkenin okumuş gençliğinin bir iftihar beratıdır. Şimdi birileri hala 18,19,20,21,23,24 yaşındaki gençlerin parlamentoya girmesini tartışıyor ya. Biz bu gençlerimizle iftihar ediyoruz. Bunlar girmeyecek de kim girecek? 14 Mart iki kritik hadiseyle önemli. 14 Mart, bundan iki asır önce Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire'nin kurulmasıdır. Bu okul ülkemizin ilk tıp mektebidir. İkincisi ise Payitaht'ın işgali karşısında tıbbıyelilerin beyaz önlüklerini bayraklaştırarak başlattıkları tarihi direniştir.



Neye uğradıklarını şaşıran İngiliz askerleri toplantıyı dağıtır ve birçok öğrenciyi de tutuklar. 14 Mart büyük bir direnişin kıvılcımını ateşlemiştir.



Terörün gölgesinde mücadele ettiler


Değerli kardeşlerim, vatan müdafaası için bağımsızlığımız için 98 yıl önce şaha kalkan direniş ruhunun bugün hala aynı şekilde devam ettiğini görüyorum. 15 Temmuz'da yaşadıklarımız, darbe teşebbüsü karşısında sağlık teşkilatımızın bilhassa da 112 acil servis çalışanlarımızın nasıl fedakar çalıştığını hepimiz iyi biliyoruz. Ben o fedakar çalışanlarımızın terör gölgesinde nasıl mücadele verdiğini de biliyorum. Yine o gece hastanelerde görev yapan, görevli olmadığı halde evinden kalkıp gelen tüm personelimizi de gördüm. Aramızda o gece boynca görev yapmış arkadaşlarımız da var. FETÖ mensupları kendilerine ait hastaneleri saf dışı bıraktılar.



'Kimse bize medeniyet dersi vermesin'


Savaşın bile bir ahlakı, kuralı vardır. Sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Hollandalı gibi olursa açar. Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız. 8 bin Boşnak'ı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Kimse bize medeniyet dersi vermesin. Bu milletin aktır, ama onlarınki kapkaradır. Tarihe centilmenler savaşı olarak geçen Çanakkale Savaşı bunun sayısız örneğiyle doludur.



Kendi silah arkadaşlarını da kalleşçe katleden bir caniden ne bekliyorsunuz. Hainin ne insanlığı olur ne de arkadaşlığı. Aklını hoca kılıklı bir şarlatana zimmetlemiş birinin ne ahlakı kalır ne namusu. O insanlara şah damarından daha yakınmış. Kardeşim bu şirktir. Bize şah damarından yakın olan Allah'tır. Böyle bir iddiada bulunmak şirk koşmaktır. Rabbimiz, "Ben size şah damarından daha yakınım" diye buyuruyor. Bir terör örgütüne militan olmayı bu millete asker olmaya tercih eden... Bir insanda Allah korkusu yoksa onun yerini başka şeyler doldurmuşsa, düşmanın bile yapamayacağı katliamları işletmekten geri durmazlar.



Onlar Türk bayrağıyla beraber şehadete koşarken, onlar tekbir getirirken yukarıdan bombaları yağdırdılar. 15 Temmuz'un kayıtları ülkemizin nasıl bir felaket atlattığını bizlere gösterirken ne kadar inançlı bir millet olduğumuzu da gösterdi. Ben milletimle iftihar ediyorum ve hizmet etme görevini bana lütuf ettiği için Allah'a hamd ediyorum.





'Acırsanız acınacak hale gelirsiniz'


14 Mart 1919'da işgale karşı bayrak açan tıbbiyeliler gibi bağımsızlığımız için yaptınız. Özellikle Ankara ve İstanbul'daki bazı hastanelerimizin imkanlarının çok ötesinde gayret gösterdiğini biliyorum. Hemen yakınımızda bulunan ihanet çetesinin hastaneye giden yaralılara "kimin için yaralandıysanız gidin tedavinizi o yapsın" diyerek insanlıktan çıktılar. Şu anda ne öyle bir hastane var ne de bu kutsal ünvanı kullanabiliyorlar. Bitti o iş. Kusura bakmayın acırsanız acınacak hale gelirsiniz. Bizim gazilerimize, bizim şehitlerimize kapıları kapatanlar hesabını verecek. Bu vesileyle 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve hastanelerde nöbet tutan tüm sağlık görevlilerimiz teşekkür ediyorum. Sadece devlet hastanesi değil vakıf ve özel hastanelerde de bu ruhla çalışanlara teşekkür ediyorum.



14 Mart Tıp Bayramı hem iftihar refikası hem de minnettarlığın ifadesidir. Hem de bu tarih sağlık alanında yapılamayanların muhakeme günüdür. Her 14 Mart'ta bir yılın değerlendirmesini yapıyor, hem de 14 yılın bilançosunu çıkarıyoruz. Öncelik ilan ettiğimiz 4 alandan biri sağlıktır. Geçtiğimiz 14 yılda en büyük başarıyı gösterdiğimiz alanlar ne diye baktığımda aklıma gelen sağlıktır. Türkiye'nin sağlıkta dönüşümünün en iyi dönemini geçirdiğidir. Sağlık sistemimizi insanı merkeze alan bir anlayışla yürüttük.



'Aklına gelen hastane kurmuş'


Eğer benim vatandaşım sağlam girip hasta çıkıyorsa, siz yönetemiyorsunuz. O zaman biz artık bunları tek çatıda topluyoruz. Aklına gelen hastane kurmuş hiçbiri doğru düzgün yürümüyor. 2002 yılında 1156 olan sağlık tesisi sayısına 14 yılda 3480 yeni tesis ilave ettik. Ayrıca 7600 adet aile sağlığı merkezi 7945 adet birinci basamak sağlık kuruluşu açtık. 2002 yılında 378 bin olan sağlık çalışanı sayımız, 14 yılda 500 bin ilave ile çok daha iyi bir hale geldik. Yeterli mi? Değil. Onun için sağlık üniversiteleri kurmaya başladık çünkü fakülte yetmiyor. Bu üniversitelerde bütün sağlık çalışanı yetişsin, bunları o üniversitelerin rektörlerine özellikle söylüyorum. Ne istiyorsanız destek vereceğiz yeter ki bize doktor, eczacı yetiştirin. 618 olan ambulans sayısı 4815'e yükselmiştir. Türkiye'de ilk defa bizim dönemimizde helikopter ve uçak ambulans ile tanışmıştır. Bugün 17 adet helikopter, 3 adet uçak ambulans ile hastalarımıza her yerde ulaşabiliyoruz. 2002 yılında emar saymız 58 idi, bugün 831. Nereden nereye?



"Her doğan genel sağlık sigortasıyla doğar, 18 yaşına kadar devletin güvencesindedir" dedik. Dünyada ne böyle kapsamlı sağlık hizmetine, böyle yaygın sağlık imkanına rastlayamazsınız, ABD dahil. Turistler dedi ki 'Siz bu sağlık reformunu nasıl yaptınız? Sayın Obama'ya da anlatın o da yapsın' dediler. Benim de o ara Obama ile görüşmem vardı 'Gidince anlattık' ama yine de muvaffak olamadı. Tabi kararlılık çok önemli bir şey.



30 büyük şehirde şehir hastanesi açılacak


Yakın Coğrafya buraya akıyor. Hatta İskandinav ülkeleri buraya akıyor. 15-20 yıl öncesine kadar insanların çok basit ameliyatlar için yurt dışına gittiği bir ülkeden bugün dünyaya hizmet veren bir ülke olduk. İnşallah şehir hastaneleriyle ülkemizi sağlık alanında farklı bir lige taşıyoruz. Ülkemiz standart belirleyen öncü bir ülke seviyesine çıkıyor. Mersin Hastanesi açıldığında 'Alllahım hamd olsun aşkım gerçekleşti' dedi. Benim derdimdi, aşkımdı. 20 şehir hastanemizin inşaatı, ihalesi devam eden 2, yüksek planlamada olan 4 hastane var. Hedefimiz 30 büyük şehirde şehir hastanesi açmak. Böylece toplamda 41 bin yatağa 30 milyar lira yatırım tutarına sahip şehir hastanesini 2019'a kadar hizmete almış olacağız.



Büyük reformda emeği olan başta Recep Akdağ kardeşimi tebrik ediyorum. Recep Akdağ kardeşimizin sağlık reformumuzun ikinci aşamasını da başarıyla tamamlayacağına inanıyorum.



'Vesayet odaklarıyla mücadele ettik'


Attığımız her adımda krizden para kazanmaya alışmış asalaklar ile karşılaştık. Halktan almadığı yetkiyi kullanmaya çalışan vesayet odaklarıyla mücadele ettik. İnsanımıza tepeden bakan, ona "makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam" diyenlerle çatışarak buraya geldik. Milletimizden aldığımız emaneti namusumuz bilip sahip çıktık. Bu emaneti ne darbecilere ne çetelere, ne de uluslararası güç odaklarına teslim ettik.



Birinci köprü yapıldı "hayır" dediler, ikinci köprüye " hayır" dediler, Marmaray'a "hayır" dediler. Marmaray'dan 3 yılda geçen sayısı 200 milyon ya! Vatandaşımız devamlı gidip geliyor. Avrasya Tüneli "hayır" dediler. Şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü yapılıyor, yine "hayır" derler. Onlara rağmen biz "evet" dedik gidiyoruz. İnşallah 18 Mart'ta temeli atıyoruz, dünyanın bir numaralı köprüsü. Artık Avrupa'dan gelen tüm araçlar İstanbul'a girmeden yoluna devam edecek.



'IMF'ye borcu temizledik'


Yıllardır batıya garnizonluk yapan, IMF kapısında birkaç milyon dolara el açanları şaşkına uğrattık. Göreve geldik, 23.5 milyar dolar IMF'ye borç var. Adam bize ülkeyi nasıl yöneteceğimizi soruyor, parasının hesabını sormuyor. Son Davos'a gidişimde dedim ki, " Sen paranın hesabını sor, ülkeyi yönetmek bizim işimiz". Sen taksitlerini faizleriyle birlikte alıyorsun zaten. Siyaset bizim işimiz. 2013'de borcu sıfırladık, siz bizden borç isteyebilirsiniz. Güç onları ürkütüyor ve Türkiye kaynaklarını çeşitlendiriyor.



Hollanda devlet terörü sergiledi


Hollanda'da Trabzonlu Hüseyin Kurt kardeşimizin baldırından köpek ısırıyor ve 3 ay işe gidemez raporu veriyorlar. Kendisini aradım, acil şifalar verdim. Toplamda 32 darp yiyen diğer kardeşlerimiz var hala buna bu şekilde destek veren Avrupa ülkelerini anlamak imkansız. Ben de Hollanda'ya ve Almanya'ya sesleniyorum: Türkiye'ye düşmanlık güdenlere, oralardaki tüm yabancılara, Türklere diyorum ki, gelin oylarınızı verirken bu ikiliye sakın oy vermeyin. Her ne kadar buradan hayır kampanyası için oralara giden varsa tuzağa düşmeyin. Konsolosluğumuz bizim toprağımızdır, oraya o ülke müdahale edemez. O zaman Türkiye'deki büyük elçiliklerine giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz. Hollanda sergilediği devlet terörüyle en büyük zararı Avrupa'ya vermiştir. Avrupa, haydut devletlerin insafına bırakılamayacak kadar önemli bir kıtadır. Tüm devletleri kararlı bir duruş sergilemeye davet ediyorum. İnsanlık dışı davranış karşısında ülkemize destek olan tüm dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz yapılanların hesabını hukuk, diplomasi çerçevesinde soracağız. Kuru bir özürle kurtulamayacaklar.



16 Nisan'da yapılacak halk oylaması Türkiye düşmanlarına verilecek en güzel cevap olacaktır. Bölücü terör örgütünün posterleri her yerde asılı ve Avrupa'da gidip hayır kampanyası yapanlar var. Milletimizin basireti onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Hak ettikleri dersi 16 Nisan'da verecektir.



Yıpranma payı müjdesi


Sizlere 2010 yılında vermiş olduğum bir söz vardır. 5 yıla bir yıl yıpranma payı olarak bir sözüm vardı. Değerli kardeşlerim 2 gün sonra parlamento kapanıyor ve burada bir yasal düzenleme yapılması gerektiği için 16 Nisan'dan sonra bu yıpranma konusunu sürat ile çözeceğiz.



Bir kez daha 14 Mart Tıp Bayramı'nın kutlu olmasını diliyorum.





#Recep Tayyip Erdoğan
#Tıp Bayramı
#14 Mart Tıp Bayramı
#Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi
#Beştepe
7 yıl önce