|

Felluce’de insanlık dramı

Felluce’nin en önemli özelliği kentte 250 adet cami bulunmasından ötürü 'camiler şehri‘ olarak nitelendirilmesidir. 2004 yılında Amerikan askerleri ve Irak güvenlik güçleri tarafından abluka altına alınan Felluce'nin, adeta Ortadoğu‘nun ikinci Gazze‘si konumunda olduğu söylenebilir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/04/2016 Pazar
Güncelleme: 23:22 - 16/04/2016 Cumartesi
Yeni Şafak
Ali Semin

BİLGESAM


Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Irak'ı işgali sonrasında ülkede sadece Baas/Saddam rejimi devrilmedi. Aynı zamanda yıllarca aynı topraklarda yaşayan ve sosyal anlamda birbirleriyle herhangi bir sorunu olmayan toplumlar da bölündü. Irak artık etnik ve mezhepsel olarak parçalanmış durumda. ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin ardından, ülkede oluşturduğu siyasi ve anayasal sistemin üç temel amaca hizmet ettiği söylenebilir. Bunlardan ilki; Irak'ı Arap camiasından uzaklaştırmak ve Arapları mezhepsel olarak Şii-Sünni olarak bölmek. İkincisi; Irak'ı üniter bir yapıdan federal bir yapıya dönüştürerek ülkenin üç bölgeye bölünmesini sağlamak. Üçüncüsü ise; Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan Sünni Arap ve Türkmenleri Bağdat yönetiminden dışlayarak federalizmi kabullenmeye zorlamak.



ABD'nin izlediği bu politikalar neticesinde Irak'ın kaotik ve istikrarsız bir ülkeye dönüşmesinin etkileri Ortadoğu bölgesine de yansımaktadır. ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesi hem Arap dünyası hem Ortadoğu'da günümüzde yaşanan gelişmeleri açısından önemli bir kırılma noktasıdır. Irak'ın işgali ülke içerisindeki siyasi denklemin değişmesine yol açtığı gibi bölgesel dengeleri de değiştirmiştir. Özellikle İran'ın, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Bahreyn'de etkin bir şekilde faaliyet göstermesi Ortadoğu'daki dengelerin ne denli değiştiğini göstermektedir.



DAİŞ'İN DEMOGRAFİK YAPIYA ETKİSİ


Öte yandan ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra, Sünni Arap bölgeleri ilk önce el-Kaide terör örgütünün ve daha sonra IŞİD/DAİŞ'in nüfuzuna geçti. Bu tür gelişmelere karşı ABD ve Irak güvenlik güçleri tarafından 2004 yılından beri Sünni Arap bölgelerine hava operasyonları düzenlemesi neticesinde yüz binlerce aile evini terk etmek zorunda kaldı. DAİŞ, Haziran 2014'ten beri başta Musul olmak üzere Irak'ın Anbar, Diyale ve Selahaddin bölgelerini ele geçirmesiyle birlikte Sünni Arap ve Türkmenlere büyük zarar verdi. Basit bir karşılaştırma yapmak gerekirse; ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında bölgelerini terk etmek zorunda kalan Sünni Arapların sayısı 1 milyon 200 bin civardayken, DAİŞ terör örgütünün kontrolündeki bölgelerden kaçanların sayısı yaklaşık 4 milyondur. Böylelikle, DAİŞ'in Irak'taki varlığı, Sünni Arap ve Türkmenlerin yaşadığı bölgelerin demografik yapısını değiştirmiştir.


Bunlara ek olarak, DAİŞ'in Sünni Arapların Şii ve İran nüfuzundan kurtarmaya çalıştığı argümanının doğru bir yaklaşım olmadığını belirtmek gerekir. Artık Sünni Araplar Şii çoğunluklu Bağdat yönetiminin, Şii Haşed el Şaibi gücü ve DAİŞ'in baskısı altındadır. Hatta DAİŞ, aşiret faktörünün etkin olduğu Sünni Arapların kendi içerisinde de bölünmesine neden oldu. Söz konusu bölgeler Irak'ı özgürleştirme sloganı ile ABD işgali ve yabancı güçlerden kurtarmak için savaşırken, DAİŞ'in işgaline maruz kaldılar. Sünni Arap aşiretleri kendi bölgelerini Bağdat'taki Şii Nuri el Maliki yönetiminden kurtarmak amacıyla 2014 yılında DAİŞ ile kısmi bir işbirliği yaptılar. Ancak DAİŞ yapılan anlaşmaya uymadı ve Sünnileri baskısı altında tutmaya çalıştı. Sünni Arap aşiretleri sözde İslam Devleti veya hilafet kurmak için DAİŞ'e destek vermedi.



ORTADOĞU'NUN İKİNCİ GAZZESİ


Sünni Araplar en büyük dramı Anbar iline bağlı Felluce'de yaşadı ve yaşıyor. Bağdat'ın 60 kilometre kuzeybatısında ve Ramadi'nin 45 kilometre doğusunda yer alan Felluce'nin en önemli özelliği kentte 250 adet cami bulunmasından ötürü 'camiler şehri' olarak nitelendirilmesidir.



2004 yılında Amerikan askerleri ve Irak güvenlik güçleri tarafından abluka altına alınan Felluce'nin, adeta Ortadoğu'nun ikinci Gazze'si konumunda olduğu söylenebilir. DAİŞ'in 2014'te Irak'a ilerlemesinden sonra Felluce tekrar abluka altına alınmıştır. 2004 yılında 473 bin nüfuslu olan Felluce'nin nüfusu, DAİŞ'in kontrolünde geçtikten sonra verdiği göçten dolayı tahminen 100 bin civarına düşmüştür. DAİŞ ile mücadele kapsamında kuşatma altında olan Felluce ciddi insanlık dramıyla karşı karşıya kalmıştır. Felluce'ye uygulanan ambargodan dolayı iki yılda, 500'ü çocuk olmak üzere 3400'ten fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6000 kişi de yaralanmıştır. Bağdat hükümetinin bölgeye yardım gönderilmesini engellemesinden ötürü; gıda, ilaç ve diğer insani ihtiyaçlarını karşılamayan Felluce halkı büyük bir felaket yaşamaktadır.



Tüm bunlara ek olarak, Felluce'nin bu durumuna Bağdat'ta görev yapan Sünni Arap politikacıların hükümete karşı herhangi bir tavır almaması dikkat çekicidir. Irak'ta yaşanan pek çok olayda hükümeti boykot eden Sünni Arap politikacıları Felluce'deki insani suça sessiz kalmaktadır. Şu bir gerçek ki DAİŞ, Irak'ta kontrol ettiği Sünni Arapların ve Türkmenlerin yaşadığı coğrafyada sivilleri canlı kalkan olarak kullanmaktadır. Kadın, çocuk ve yaşlı demeden sivillere karşı ambargo gibi uygulamaları, Bağdat hükümetinin DAİŞ'e karşı verdiği mücadeleyi olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla Bağdat hükümetinin DAİŞ ile Sünni Araplar arasında bir ayırıma gitmesi gerekmektedir.


#Felluce
#camiler şehri
#Ali Semin
#Ramadi
#daiş
8 yıl önce