|

Geçmiş bizim evimizdir

Cüda, Bir Saraybosna Romanı. Halil İbrahim İzgi’nin ilk romanı. Kapağında yaşlı bir insan ve Saraybosna’yı hatırlatan simgelerle dolu. Cüda, hayatta belki de ilk defa bir isim olarak, bir kadın suretinde karşımıza bu romanda çıkıyor. Hasretin büyüttüğü geçmiş ve umudun dirilttiği geleceği Cüda’nın ve tabii İzgi’nin penceresinden izledik.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/04/2016 Çarşamba
Güncelleme: 02:17 - 12/04/2016 Salı
Yeni Şafak
Cüda farklı zamanlarda geçen bir roman. Aynı zamanda farklı coğrafyalarda da geçiyor. Geçmiş mi daha uzak yoksa ayrı kalınan memleket mi?


Geçmiş bizim evimizdir. Tarihten biraz ayırmak istiyorum. Tarih daha formel, faydacı bir anlayış benimsiyor olabilir ama geçmiş bizim gerçek anlamdaki evimizdir. Objektif bir tarihten söz etmemiz mümkün değilken geçmiş bize objektifliğin adını bile sormaz. Cüda bu anlamda geçmişin merhametiyle yarasını sarmaya çalışan bir kadının hikayesi. Daha geniş bir pencereden bakacak olursak toplum olarak da geçmişte teselli aradığımızı söyleyebiliriz.



Bu marazi bir hal değil mi? Sürekli geçmişte bulunmak ne kadar doğru?

Geçmişte fazlaca vakit geçirmenin bazı sıkıntılar içerdiği doğru. Ancak günümüz de pek tekin değil. Bu nedenle çift zamanlı bir anlatım tercih ettim. Ayrıca geçmişi yüceltmek değil anlamaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım ve belki bu sayede kurgu ile gerçek Cüda'nın sayfalarında hoşça vakit geçirdiler. Bir Saraybosna Romanı olarak tanımlanan romanın uzunca bir kısmı Saraybosna'dan uzaklarda geçiyor. Saraybosna sadece bir şehir değil, düşüncedir. Kaybolan veya uzaklaşılan da sadece bir şehir değil düşünce biçimidir. Tutunmaya çalışılan, hayatın akışına rağmen inatla sarılmaya çalıştığımız şeyler kendisinden öte anlamlar taşır. Saraybosna dediğimizde hem Gazi Hüsrev Bey'i hem Aliya'yı hem de tüm bir Osmanlı'yı zihinde tutma çabasını özetlemiş oluruz.



Kitapta Aliya ve savaş dönemi pek yer almıyor ama?


Bosna-Hersek'in savaş ve acı parantezine sıkışmasına itirazım var. Elbette savaş dönemine ait hikayelerin gün yüzüne çıkması lazım ama ilk romanımda bunu yapmayı tercih etmedim. Teğet geçmeyi bilinçli olarak seçtim.



Kitabı yazarken bir Saraybosna rehberi işlevi de üstlensin dedin mi?


Saraybosna rehberi olarak kabul edilmesi zor olur ama Saraybosna'ya giden birinin gezdiği sokakları yad etmesi için iyi bir seçenek olabilir. Saraybosna zaman ve mekanın üst üste bindiği yerlerden biridir. Osmanlı zamanındaki bir sokak adı Avusturya-Macaristan döneminde farklılaşmış, Yugoslavya farklı bir isim vermiş, sonrasında günümüz Bosna-Hersek'inde yine aynı isme dönmüş olabiliyor. Bu nedenle Saraybosna rehberi yazmayı işin uzmanlarına bırakmak daha doğru olur. Ancak kıyıda köşede kalmış değerli bilgileri kitabın kurgusuna taşıyarak Saraybosna tutkunlarına zihin sandviçleri sunmuş olabilirim. İnşallah beğenirler.



GEÇMİŞTE YAŞANAN ACILAR VAR


Balkanlar ve Ortadoğu... Cüda'nın geçtiği iki yer. Balkanların ve Ortadoğu'nun romanı da diyebilir miyiz?


Ortadoğu bildiğimiz üzere İngiltere'nin Ortadoğu'su bizim için gönül coğrafyası. Hem Balkanlar, hem de yakınımızdaki Doğu. Öyle büyük bir cendereden geçmişiz ki, öyle büyük acılar yaşamışız ki sanırım kimse bir diğerinin acısına saygısızlık etmemek için ağzını açıp hikayesini anlatmamış. Ancak bu bizde geçmişimizle bir kopukluk meydana getirmiş. Cüda'nın büyük büyük dedesi Saraybosna'nın Avusturya-Macaristan idaresine geçmesinin ardından Hayfa'ya geçiyor. Saraybosna ve Kudüs, ikisi de pasaportsuz gidilen Osmanlı toprakları o zaman. Bir yerdeki memur diğer yerde görevine devam edebiliyor. Tabii toprak kayıpları beraberinde çoraklaşmayı da beraberinde getiriyor.



BAŞLANAN YOL MUTLAKA BİTER


Biraz da yazma serüvenine dair konuşalım. İlk kitabı yazmak zor muydu?



Aslında bu ilk kitabım değil. Yayın imkanı olmayan New York Alaturka isminde bir kitabım daha var. Günlük tarzında. İlk kitap yazmanın kurgu anlamında zorlukları olsa da, nasıl diyeyim, malzemeyi bol koyuyorsunuz. O konuda bir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Yaşadığınız sıkıntı daha çok empati kurup okuru yormamak için oluyor. Türünüz romansa sıkıcı olmak pek tercih edilen bir şey değil.



Nasıl yazdın?


Hazırlık süresi haricinde 50 günlük bir yazım süreci oldu. Her gün iki saat yazarak 100 saat içinde ilk yazımı bitti. Günde ortalama 1200 kelime hedefim vardı ve bu ortalamayı tutturdum.



Boşnakların hikayesini daha yakından bilmek ne kazandırır?


Öncelikle sadece Boşnakların hikayesi değil. Boşnakların, Arapların, Türklerin ve diğer milletlerin ortak hikayesinden söz ediyoruz. Dünyada hepimiz diğerlerimizin hikayelerinin eksik parçalarıyız. Eminim ki kayıp hikayeler sadece milletler için değil insanlar için de kıymetli. Uzaktaki bir hikaye kırılan vazomuzun kayıp bir parçasıyla bütünüyle benzer olabilir.





• • •


Cüda


Halil İbrahim İzgi


Erdem Yayınları


Şubat 2016


366 sayfa



#Cüda
#Bir Saraybosna Romanı. Halil İbrahim İzgi
8 yıl önce