|

Gerilimin nedeni Türkiye’nin yeni rolü

Yazar Gürbüz Özaltınlı, ülkede son iki yıldır körüklenen gerilimin altında, Türkiye’nin Batılı güç odaklarından bağımsızlaşmasının ve bölgede İsrail’le çatışmayı göze almasının yattığını söyledi. Özaltınlı, “Türkiye Ortadoğu’da eski rolüne döndüğü gün Erdoğan Batı basınının en gözde lideri olur kuşkunuz olmasın” dedi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/04/2015 Pazartesi
Güncelleme: 21:30 - 5/04/2015 Pazar
Yeni Şafak

Geçtiğimiz hafta teröristlerin Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit etmesi tüm Türkiye'yi derinden sarstı. Terör saldırısının ardından paralel yapının ve medyanın tavrı ise gündemin bir başka tartışılan konusuydu. Paralel Yapı'nın 'bizim olmadığımız yerde bu saldırılar olur' mealindeki tavrı ve medyanın 'ama'lı cümlelerle terör saldırısını mazur gösterme çabası, teröriste 'terörist' denemediği bir manzarayı ortaya çıkardı. Geçmişte başka karanlık cinayetler de işleyen DHKP-C'nin saldırısını, medyanın ve muhalefetin bu süreçteki tavrını 78 kuşağından yazar Gürbüz Özaltınlı ile konuştuk.



AK Parti karşıtlığı siyasi kimliğe dönüştü


*AK Parti karşısında oluşturulan koalisyonda bir araya gelme ihtimali zayıf olan grupları birlikte görüyoruz. Bu tabloyu nasıl okumalıyız?



AK Parti'nin egemen parti olması ve toplumsal kutuplaşmayla ilişkili olduğunu düşünüyorum bunun. AK Parti ile tek başına güç yarıştırabilecek bir hareket yok ortada. Öte yandan toplumda kültürel kırılma hattında oluşan derin bir yarılma ve kutuplaşma var. Bu yarılma, AK Parti dışı güçlerin AK Parti'ye olan karşıtlıklarının kendi aralarındaki ayrımlardan daha önemli olduğu anlamına geliyor. AK Parti karşıtlığı kendi başına bir siyasi kimliğe dönüştü. AK Parti'nin bu tabloya dair şikâyetleri haksız değil. Fakat şikâyet yetmez, bu tabloyu değiştirecek stratejiler üretmesi gerekir.



*Üniversitelerde bir süredir gerginlik oluşturulmak istendiğine tanık oluyoruz. 12 Eylül'e atıfta bulunan ve adeta hak veren yorumlara şahit olduk son günlerde. Öğrenciler 12 Eylül dönemi bir ortama mı çekilmek isteniyor?



Bu tarihe sahip bir ülkenin yurttaşları olarak üniversiteler başta olmak üzere şiddet içeren çatışmalardan kuşku duymaya hakkımız var. Fakat ben 70'li yılların da anıları içinden baktığımda pek tehlikeli bir durum olmadığını düşünüyorum veya umuyorum diyelim. Genç profili değişti. Siyasal cemaatleşmenin kapsayamayacağı bir kültür oluştu düşüncesindeyim. Şiddete yatkın çatışmacı azınlıklar her zaman her yerde olabilir. Fakat sistematik, organize destek ve teşvik olmadıkça kitleselleşme imkânı bulamazlar kanısındayım. Şartlar 12 Eylül öncesine benzemiyor. Umarım yanılmıyorumdur.



CHP nesli tükenmiş bir parti


*CHP'nin süreçte pasif bir görüntüsü var. CHP nasıl davranırsa ana muhalefet partisi olarak üzerine düşeni yapmış olur? Ve CHP'nin bu tavrı sergileyebileceğine dair emare görüyor musunuz?



CHP'nin sola açılma çabalarından miras kalan terminolojiyle “sosyal demokrat”, “sol” bir parti olarak anılması komiktir. CHP, Avrupa merkezli sol siyaset ve düşünce dünyasına Türkiye'deki gelenekçi muhafazakâr siyasi damardan çok daha uzaktır. Bütün gövdesiyle eski Türkiye'ye saplanmış, sahte vitrinlerle ayakta kalmaya çalışan nesli tükenmiş bir partidir. Avrupa'daki geleneksel sosyal demokrasinin işlevini bizim ülkemizde muhafazakâr siyaset görüyor. CHP ayrımcılık yüklü ideolojisiyle ve tüm tarihsel siyasal pratiğiyle demokrasiden daha çok faşizme yakın duran bir partidir. Bence ona demokratik beklentiler yüklemek anlamsızdır. Gölge etmemesi büyük nimet olacaktır.



*Son terör olayından başlayalım istiyorum; Türk siyasi hayatına geçecek bir cinayete tanık olduk. Türkiye'nin önemli bir siyasi süreçte ilerlediği göz önüne alındığında bu cinayeti nasıl yorumlarsınız?


Sivil görünümlü terör bu ülkede yabancısı olduğumuz bir şey değil. Böyle eylemler, en sert siyasi söylemlerden kat kat fazla geriyor toplumu. Bu tür gerginlikler; toplumsal tabanı güçlü, siyasal rakiplerinin normal koşullarda rekabet edemediği partilerin işine gelmez şüphesiz. Hegemon partiler, seçimlere toplumsal huzurun sarsıldığı koşullarda gitmek istemezler. Bazı muhalif yazarlar kalemlerine olmadık cambazlıklar yaptırıp, tanık olduğumuz terörün ardında AK Parti'nin olabileceğini ima ediyorlar. İnsana, “Toplumu bu kadar ahmak mı sanıyorlar” dedirten tezler bunlar.



AMACI İLE İŞLEVİ AYNI DEĞİL


*Bu eylemi Sabancı suikastına benzeten de oldu, Yargıtay baskınına da. Bu benzetmeler ne kadar gerçeği yansıtıyor?


Benzetilebilir. Ortak yönleri şu; bu eylemler, ilan ettikleri amaçlarıyla gerçek işlevleri arasında bir ilişki bulunmayan eylemler. Sabancı, işçi sınıfının düşmanı olduğu için öldürülmedi. Ya da Danıştay, başörtüsü yasağını onayladığı için basılmadı. Bu eylemin de Berkin Elvan'la bir ilişkisi yok. Saydığım eylemlerin her birinin büyük politik resim içinde, kolayca görünmeyen son derece kirli hedefleri var. Kanlı siyaset fırçasının mühendislik dokunuşları bunlar. Tarihimize bakınca etkili olmadığını söylemek de zor. Uğur Mumcu'nun katledilmesiyle koskoca CHP'nin sosyal demokrasi arayışlarının bir çırpıda çöpe atılıp vesayet yedeğine çekilmesine hep beraber tanık olduk. Oluk oluk CHP'ye oy veren kentli orta sınıflar, cenaze töreninde “Türkiye İran olmayacak” sloganıyla yürüdüler ve hala o CHP'nin enkazıyla uğraşıyor bu ülke.



TERÖR VARLIĞINI İHTİYAÇLARA BORÇLU


*DHKP-C kendisini Mahir Çayan'a izafe eden bir örgüt. Diğer örgütler için de durum farklı değil. Devrimci solun bu tavrı anakronik değil mi?


Anakronik tabii. Ama burada “devrimci sol” vs. gibi, sanki sosyolojik karşılığı olan bir siyasal hareketten söz ediyormuş gibi konuşmamız bence anlamsız. Bu örgütler varlıklarını, sosyolojik süreçlerden çok, istihbarat örgütlerinin ihtiyaçlarına borçlular.



DERTLERİ AK PARTİ DEĞİL ERDOĞAN


*Türkiye son iki yıldır bir türbülansa sokulmak isteniyor sanki. Mesele sadece AK Parti'yi iktidardan uzaklaştıracak zeminin sağlanması mı, başka sebepleri de var mı?


AK Parti'yle uğraşılması sebepsiz değil elbette. Hatta denebilir ki sorun AK Parti de değil; onun temel politikalarının oluşmasında tayin edici ağırlığı bulunan Erdoğan'ın konumu. Ben bu gerilimin altında Türkiye'nin Batılı güç odaklarından bağımsızlaşmasının ve bölgede İsrail'le çatışmayı göze almasının yattığını savunuyorum. Türkiye Ortadoğu'da eski rolüne döndüğü gün Erdoğan Batı basınının en gözde lideri olur, kuşkunuz olmasın. Kısacası türbülans olarak gördüğümüz şeylerin bazı küresel aktörlerin reel politik çıkarlarıyla ilgili ayar çabaları olduğuna inanıyorum ben.



Medya kavganın taşıyıcısı


*Savcının katledilmesi karşısında medyanın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Bana medya demeyin. Biraz önce sözünü ettiğim her kötülüğü araçsallaştıran kavganın en ilkesiz taşıyıcısı oldu medya. Bu kadar açık, kirli bir teröre bile “adalet arayışı” “çocukları öldürtmenin, anneleri yuhalatmanın sonucu” gibi kredili sözlerle yaklaşılabilmesi, o fotoğrafın basılabilmesi, röportajlar yapılabilmesi hakikaten ölçü, izan kalmadığını gösteriyor. Fakat medya deyince iktidar medyasını da bu çatışmacı, yıkıcı araçsallaşmanın dışında görmediğimi açıkça söylemeliyim. Medya bir bütün olarak çok kötü bir yolda gidiyor.



*AK Parti'den kurtulmak adına kimi kesimlerin Türkiye'nin Suriye benzeri bir iç çatışmaya gitmesini arzular halde olduğu yorumları için değerlendirmeniz ne olur?


AK Parti iktidarının devam etmesinin, olabilecek her şeyden daha katlanılmaz olduğunu düşünen kesimlerin varlığını hepimiz görüyoruz. Fakat ben, sıradan insanlar boğazına kadar nefrete battığı için Suriye'deki gibi yıkıcı iç savaşların çıkabileceğine inanmam. Savaşlar bundan çıkmaz, fakat bu durum savaş çıkartmak isteyenlere uygun vasatı sağlar. Önemli olan, Türkiye'yi Suriye'ye çevirebilecek güçte tayin edici aktörlerin ne düşündüğüdür. İki şeyi bir arada umalım. Birincisi küresel ilahlar Türkiye'yi kan gölüne çevirmekten yarar ummasınlar. İkincisi yerli aktörler ortamı kullanışlı olmaktan çıkartsınlar.



ÖFKEDEN MEDET UMANLAR VAR


*AK Parti'den kurtulmak için askerden medet umulduğunu görmüştük, terörün şirinleştirildiğineyse bu süreçte tanık olduk.


Terörün yarattığı öfkeden medet ummak ateşle oynamaktır. Oynayanın elini yakabilir. Terörün nedeni olarak iktidar politikalarını göstermek terörü meşrulaştırmak demektir. Muhalefet bu yolla toplumsal desteğini genişletemez, tersine aşındırır kanısındayım.


#Savcı Mehmet Selim Kiraz
#Gürbüz Özaltınlı
#ak parti
9 yıl önce