Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Kliniği'nin ikinci katında eğitim veren hastane okulunda, duvarlarında yer alan çizgi film karakterlerinden oyun odasına, ders sınıfından kütüphanesine kadar detayı düşünüldü. Okul, hastane ortamından uzak eğitim yuvasını andırıyor.
Orhan Cemal Fersoy İlkokulu'na bağlı "hastane okulu"nda, kanser tedavisi gören çocuklar günde birkaç saat dahi olsa hasta odalarından ayrılıp hem sosyalleşebiliyor hem de tedavi sürecinin imkanları dahilinde Türkçe, matematik, tarih, coğrafya gibi derslerden uzak kalmıyor.
Okuldan 0-18 yaş arası çocuklar yararlanabiliyor. 6 yaşına kadar çocuklar birçok oyuncağın bulunduğu oyun odasında eğlenirken, 6 yaş üstü çocuklar daha çok kitap okuyor, arkadaşlık kuruyor veya sınıf öğretmeni ile ders çalışıyor. Okulda ayrıca sene boyunca sinema, tiyatro, müzik dinletisi, doğum günü ve bayram kutlamaları gibi etkinlikler yapılıyor. Yoğun kemoterapi ve ilaç tedavisi gören hasta çocukları motive etmek adına steril ortamda organizasyonlar düzenleniyor.
Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Kliniği İdarecisi Prof. Dr. İnci Ergürhan İlhan,kliniğin kurulduğu günden itibaren sosyal faaliyetlere ve hasta psikolojisine önem verdiklerini söyledi.
Hastane okulunda Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ikişer sınıf öğretmeni ve çocuk gelişim uzmanı bulunduğunu belirten İlhan, "Öğretmenlerimiz ve çocuk gelişim uzmanlarımız yaptıkları faaliyetlerle bir gün boyunca yatağa bağlanmak zorunda kalan çocuğu bu zorluktan kurtarmaya çalışıyor" dedi.
Çocukların sosyal ve psikolojik gelişimine katkı sağlamayı amaçladıklarına dikkati çeken İlhan,"Çocuklar hastanede yatarken hastalığın, tedavinin el verdiği ölçüde eğitime de devam ediyorlar. Yatış sürecinde kemoterapi almalarının yanı sıra müsait olan dönemlerde de okulumuzdan yararlanmaktalar" ifadesini kullandı.
Çocukların burada kendi zor yaşantılarından uzak bir ortama girdikleri için mutlu olduklarına değinen İlhan, "Bazen tedavi sürecinin çok uzun olduğunu da biliyoruz. Normalde bu yaşta çocukların olması gereken doğal ortamlar annelerinin kucağı, evleri, okulları veya oyun alanları. Biz de tam olarak sağlayamıyor olsak da mümkün olduğunca bu açığı kapatmaya çalışıyoruz. Çocukları yaşadıkları zorluklardan uzaklaştırmaya, onlara çocukluklarını yaşatmaya çalışıyoruz. Başhekimliğimiz de bizi hem maddi hem manevi büyük oranda destekliyor" diye konuştu.
Hastane okulunda sınıf öğretmenliği yapan Ayhan Alkan da anne babaların hastane ortamına alışması açısından okulun ve etkinliklerin faydalı olduğunu söyledi.
Çocukların tedavinin başladığı ilk günlerde oldukça endişeli ve içe kapanık olduğunu vurgulayan Alkan, okul ortamı sayesinde çocukların hastane ortamına alıştıklarını ve ısındıklarını, moral bulduklarını anlattı. Bazı lösemi hastası çocukların hastanede yatış sürelerinin çok uzun ve ağır olduğunu dile getiren Alkan, çocukların bu uzun yatış sürecinde eğitimden uzak kalmamalarını amaçladıklarını aktardı.
Alkan, lösemi hastası çocuklarla öğretmenlerin özel ilgilenmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Bizim çocuklarımız fazla hareket etmez, yaramazlık yapmaz. Diğer okullar gibi değiliz. Öğretmenler olarak hepimizin dileği bir an önce sağlıklarına kavuşsunlar, hastalıklarından kurtulsunlar. Tekrar evlerine, yuvalarına dönsünler" ifadesini kullandı.
