|

Hayalin içinde çocuklar büyür

Şair Ayşe Sevim çocuk edebiyatı alanında da eser veriyor. Daha önce Ejderhalar Zamanı, Güneşe Yolculuk hikayeleri ve Dede Korkut uyarlaması yayınlanan Sevim, bu defa “Betül Büyüyor” adlı seriye başladı. Hareketli ve bol süprizli maceralar minik okurları bekliyor.

Yeni Şafak
04:00 - 24/02/2017 Cuma
Güncelleme: 01:20 - 24/02/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
ESMA KÜTAN


Çocukluğumu saymazsak kızımın doğumuna kadar çocuk kitaplarına karşı pek ilgili değildim. Anne olduktan sonra çocuk kitaplarına sık sık başvurmaya başladığımda bu alanda büyük eksiklikler olduğunu fark ettim. Bazı yabancı yazarların kitaplarını takibe aldım. Fakat çocuğumun yabancıların kültür ve yaşantılarına aşina olduğunu ancak kendi kültürümüz hakkında pek az bilgi sahibi olduğunu anladım. Fark ettim ki, günümüzde çocuk edebiyatında değerler eğitimi, olumlu davranış geliştirme, sevgi ve merhamet konuları sıkça işleniyor ancak kendi kültürümüzün değerlerine pek az yer veriliyor. İşte bugün sizlere bu eksiği gidereceğine çok inandığım yeni basılmış bir kitap serisinden bahsetmek istiyorum. Ayşe Sevim'in Şule Yayınları'ndan çıkan, “Betül Büyüyor” serisi.



Ayşe Sevim'i çoğumuz şiirleriyle tanıyoruz. Bunun yanında daha büyük yaş grupları için yazdığı ödül almış birçok kitabı mevcut. Bu serinin ise okul öncesi çocuklarından 8-9 yaşa kadar önerilebilecek güzel bir kaynak olduğu kanaatindeyim. Kitabımızın kahramanı Betül, henüz okuma yazma bilmiyor, ama çok konuşkan bir o kadar da hayal kurmayı seven “normal” bir çocuk. Onun en sevdiğim özelliği de bu, Betül evlerimizdeki çocuklar gibi gerçek ve samimi duygulara sahip. Zaten Ayşe Sevim de edebiyattaki ustalığını burada konuşturuyor. “Ben zaten harika bir şairim, çocuk kitabı mı dediniz, gözüm kapalı yazarım” demiyor. Belli ki düşünüyor, araştırıyor, değer veriyor ve karşımıza gerçek bir karakter çıkarıyor. Betül, sanki bir çocuk değil de, bir papağan gibi “yapmalıyız, etmeliyiz” ile sonlanan uzman cümlelerini tekrarlamıyor. Bu yüzden Betül'ü okuyan çocuklar onun arkadaşı oluyor. Gelin şimdi biraz da bu kitapları tanıyalım.





GÖKYÜZÜNDEN KOPARILAN BİR PARÇA BULUT


“Bulutlu Kek” kitabı, çok sade ama zihnimizde oluşturduğu hayaller hususunda sınırsız bir kurguya sahip. Betül bir gün arkadaşının evine misafirliğe gidiyor. Meryem'in oyuncak mutfağında beraber bir kek yapmaya karar veriyorlar. Ama kekin içinde yok yok: mesela kırmızı çoraplar, arkadaşı Meryem'in halıdaki çiçeğe konarak yaptığı bal, son olarak da pencereyi açarak gökyüzünden kopardıkları bir parça bulut. E tabii keki yaparken besmele çekip, “Fatma anamızın eliyle” demeyi de ihmal etmiyor bizim bıdıklar. Nasıl, tadını siz bile merak ettiniz değil mi?



“Caminin Kelebeği” kitabı ise yine Betül'ün kurduğu hayallerle sıradan bir cami gezisinden çok daha ötelere sevk ediyor bizi. Kelebekli başörtüsü, şadırvanda oynanan oyunlar ve birbirini hiç tanımayan insanların güven ve selamet içinde gözlerini secdeden ayırmadan birlikte namaz kılmaları Betül'ü çok heyecanlandırıyor. Bu insanların ancak birlikte kötülerle savaşacak kahramanlar olabileceğini düşünüyor. Başörtüsüne konan kelebeğin hayaliyle camii gezintisi son bulsa da bu eğlenceli hikâye bizim dimağlarımızda son bulmayacak güzel bir duyguya dönüşüyor.





“Gelelim Marketteki Maşallah”lara. Önce bu nasıl bir kitap ismi diye düşünüyor insan. Sonra Maşallah ne demek diye soran çocuğuna şöyle bir bakıyor, ne diyeceğini bilemeyerek. Ama biraz sabredip de kitabı okumaya başlayınca, eğlenceli bir kurgu içine dahil oluyor. Hikâye Betül ve annesinin sıradan bir market alışverişi ile başlıyor. Ancak dünyayı keşfetmekte olan küçük bir çocuk için hiçbir an sıradan değildir. Betül birbirine tıpatıp benzeyen iki çocuk görünce çok şaşırıyor. Önce gözlerinin bozulduğunu zannediyor ancak bu çocukların ikiz olduklarını öğrenince başlayan macera bizi bekleyen küçük bir sürpriz ile sonlanıyor. Hem Betül'ün ne kadar becerikli olduğunu öğreniyoruz hem de Maşallah'ın ne demek olduğunun cevabını alıyoruz.


“Uzaya Gönderilen Hurma” kitabına gelirsek, Betül parkta bir ağlama sesi duyuyor. O yöne gittiğinde Peksimet gezegeninden gelen Toparlak isimli bir uzaylı ile tanışıyor. Uzaylının bir derdi var, gezegeninde yaşanan bir felaket sonucu hiç yiyecekleri kalmamış ve sadece bir çeşit yiyecek yetiştirebildiklerini fark edince o bir çeşit yiyeceği bulmak için dünyaya gelmiş. Onların yaşamını devam ettirecek, çocukların sağlıklı bir şekilde büyümelerini sağlayacak o bir çeşit yiyeceği Betül'le beraber aramaya çıkıyorlar ve bakın ne buluyorlar.





Betül henüz okuma yazma bilmediği için çok şanslı olduğunu düşünüyor. Çünkü etraftaki tabelalarda neler yazdığını hayal edebilir. Şimdi biraz da Betül'ü dinleyelim ve bakalım “Elhamdülillah Diyen Tabelalar” kitabında ne hayaller kurmuş: “Merhaba burası kitapçı dükkânıdır. Biz kitap satarız. Henüz okula gitmeyen çocuklar için de boyama kitapları satıyoruz. Kitaplarımız için Rabbimize şükretmeliyiz. Ya kitapları yazacak yazarlar olmasaydı? Yazarların hepsi “banane banane” biz artık kitap yazmayacağız deselerdi? O zaman biz eğlenceli hikayeler okuyamazdık. Babamız uyumadan önce bize masal kitabı okumak yerine ne yapardı acaba? Bu gece masal okuyamayacağım onun yerine en son seyrettiğim derbi maçını anlatayım derdi. Çok kötü bence, herkes maç sevmez…”



BİLGİNİZ DE ARTACAK


Biraz da çizimlerden bahsetmek istiyorum, çizimleri yapan genç bir ressam, Sare Öztürk. Kendisi Medine'de yaşıyor ve aynı zamanda bir şair. Sade çizimler dikkat çekiyor kitapta. Ama detaylarda güzel hazineler gizli, örneğin karakterlerin yüz hatları ve mimikleri çok başarılı verilmiş. Simasından nasıl bir duyguya sahip olduğunu görebiliyorsunuz. Betül'ün kıyafetleri ve ayakkabılarının zarifliği de yine çocuklar tarafından ilgi çeken detaylar. Ayrıca resim sayısının az olması, çağımızda çok fazla uyarana maruz kalan çocuklarımızın kısa bir an için bile olsa hayal dünyalarına hitab eden masal tadından bir hikâye dinlemelerini sağlıyor.





Yazımı tamamlarken Orhan Veli'nin şu sözlerini hatırlatmak istiyorum: “Sevgili çocuklar, sizi küçük görmüyorum. Güzel şeyleri siz de büyükler kadar anlar, büyükler kadar seversiniz. Elbette yaşınız ilerledikçe, bilginiz de artacaktır. Ama bu, bilginiz artıncaya kadar kötü şeyler, basit şeyler okuyacaksınız demek değildir. Bilginizin, anlayışınızın artması zevkinizin incelmesi ancak kıymetli eserler okumakla olur.” Çocuklarımızın zevklerinin incelmesi ve ileride güzel insanlar olmaları için daha şimdiden güzel şeyler okumalarını sağlamalıyız. Bunun için çocuk kitaplarında da seçici davranarak belki de yazarları daha güzel eserler yazmaları için desteklemiş oluruz.


#Ayşe Sevim
#Şair
#Medine
7 yıl önce