|

Hayallerim Afrika'dan büyük

Bütün Afrika'yı bisikletiyle gezen ve insanlara 'En büyük hayalin ne' diye soran Hasan Söylemez, bu yolculuğunu 'Journey To Dreams' (Hayallere Yolculuk) belgeseline dönüştürdü. Afrikalıların hayalleri yaşadıkları kıtadan büyük.

Yeni Şafak ve
04:00 - 25/06/2017 Pazar
Güncelleme: 08:03 - 25/06/2017 Pazar
Yeni Şafak
Hayallerim Afrika'dan büyük​
Hayallerim Afrika'dan büyük​

Beş parasız Türkiye turuna çıktığında tanıdık hepimiz Hasan Söylemez'i. Kendisini hayalperest olarak tanımlayan ve hayallerinin peşinden giden Söylemez, şimdi büyük bir Afrika turunda. Üstelik bu kez altına girdiği iş de çok büyük. Yine bisikletiyle... Sahra Çölü'nü boydan boya geçti. Koskoca Afrika kıtasının 54 ülkesini pedallayacak. Bu yolculuğunda karşılaştığı insanlara en büyük hayallerini soruyor. Söylemez'in aldığı cevaplardan Afrikalıların hayallerinin kıtalarından büyük olduğunu görüyoruz. "Afrikalılara en büyük hayallerini sorduğumda ilk başta çok şaşırıyorlar. Çünkü daha önce onlara bu soruyu soran pek olmamış" diyen Söylemez, 'Journey To Dreams' yani Hayallere Yolculuk adında belgesel çekiyor. Fragmanı bile ilk günde sosyal medya hesaplarından binlerce kez izlendi. İlk bölüm ise bugün YouTube kanalında yayınlacak.

Afrika'da insanlara hayallerini soruyorsunuz. Bugüne kadar aldığınız cevaplar nasıldı?

İlk başta çok şaşırıyorlar. Çünkü daha önce onlara bu soruyu soran pek olmamış. Cevap verirken önce zorlanıyorlar daha sonra yavaş yavaş açılmaya başlıyorlar. Onlara sadece "en büyük hayalin ne?" sorusunu sormuyorum. "En büyük hayalin için ne yapıyorsun", "Hiç gerçekleştirdiğin büyük bir hayalin oldu mu", "Ülken hakkında ve Afrika hakkındaki hayalin ne" gibi yan sorular da soruyorum. Dinlediğim hayallerin rengi bölgeden bölgeye ülkeden ülkeye ve hatta köyden köye değişiyor. Yaşanılan toplumun sosyal, ekonomik, politik, kültürel ve eğitim durumu insanların kurduğu hayalleri direkt etkiliyor. Bir insanı ve ülkeyi tanımak istiyorsanız hayallerini sormalısınız. Çünkü kurulan hayaller, geçmişe ve bugüne ayna tutarak geleceğin nasıl şekillendirileceğinin ipuçlarını verir.


BAYRAMDA KÖYLERDEYİM
Duyduğunuz en ilginç cevap neydi?

Aslında bazı hayaller tek başına ilginç olabilirken aynı bölgeden birçok kişiden dinlediğim sıradan ve benzer hayaller de bir bütün olarak bakıldığında daha da ilginç bir tablo ortaya çıkarabiliyor. Örneğin Sahra Çölü’nde bir deve çobanıyla karşılaştım. Adamın en büyük hayali, kendine ait bir marangoz atölyesi açmaktı. Düşünsenize çölde tek tük görülen ılgın ağaçları dışında neredeyse hiç ağaç bulunmuyor. Bütün olarak bakıldığında ortaya çıkan ilginç tabloyu da burada anlatmayayım. Youtube’dan yayınlayacağım 'Journey To Dreams' yani 'Hayallere Yolculuk' belgeselinin her bölümünde bunu görebilirsiniz.

Bugün Ramazan Bayramı'nın ilk günü. Neler neler yapacaksınız?

Gambiya’da olacağım. Yapacağım ilk şey herkesin heyecanla beklediği belgeselin birinci bölümünü yayınlamak olacak. Daha sonra müslüman bir ülke olan Gambiya’da Ramazan Bayramı’nın nasıl geçtiğini görmek için başkent Banjul’u ve köylerini dolaşacağım.

Bu yolculuk aynı zamanda içsel bir yolculuk mu?

Tek başına fiziksel bir yolculuk yaparken aynı zamanda içsel bir yolculuk da yapıyorsunuz. Bundan kaçamazsınız. Fakat içsel yolculuk, fiziksel yolculuktan daha zordur. Çünkü bu yolculukta tahammül etmekte zorluk çekeceğiniz bir yol arkadaşınız var. O da sizsiniz. Kendinizle kavga ede ede yol alırsınız. Yorulduğunuzda ara verirsiniz ama kavga hiçbir zaman bitmez. Bu yüzden yol yorgunluğu, bir bakıma ‘’ol’’ yorgunluğudur. ‘’Ol’’mak kolay değil, hayat devam ettiği müddetçe ‘’ol’’ma kavgası da devam eder.

TÜRKİYE ADINI DUYUNCA SAYGI DUYUYORLAR
Bu yolculuğu tamamlayınca ne olacak?

Afrika’nın 'Hayal Arşivini' oluşturuyorum. Afrika’yı Afrikalıların hayalleriyle anlatmaya çalışıyorum. Dolayısıyla bu yolculuk, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini çekmeye başladı. Şimdiden dünyanın dört bir yanından mesajlar alıyorum. İnsanlara kendi hayallerinin peşinden gitmesi için cesaret veriyor. Bisikletle Afrika’nın 54 ülkesindeki yolculuğum tamamlandığında neler olacağını inşallah hep birlikte göreceğiz.

Türkiye Afrika’dan nasıl görünüyor. Afrikalılar Türkiye’yi tanıyorlar mı?

Açıkçası Fas ve Moritanya’daki Türkiye hayranlığına çok şaşırmıştım. Oradakiler Türk dizilerini ve Türkiye’yle ilgili haberleri yakından takip ediyorlar. Bizi rol model olarak görüyorlar. Moritanya’da bir gençle karşılaştım. Beni görünce gözleri ışıl ışıl parladı. Bu genç, Başbakanlık YTB bursuyla İstanbul’a gelerek üniversite okumuş. Mezun olduktan sonra ülkesine dönmüş ve bir iş bularak çalışmaya başlamış. Şu an Türkiye Maarif Vakfı okullarında resmen gönüllü elçilik yaparak Türkiye’de öğrendiklerini Moritanyalı öğrencilere öğretiyor. Biraz daha aşağı ülkelere indiğimde örneğin Senegal’in başkenti Dakar’da Türkiye’nin ismini bile duymayanlarla karşılaştım. Asıl garip olan şey ise yoksul kesimlerde Türkiye dediğimde büyük bir saygı görüyordum. Bunun nedenini de Senegal’in en yoksul semti Pikin’de TİKA’nın hayata geçirdiği Sosyal Pediatri Enstitüsü’nü görünce anladım. Bu enstitüde yılda 28 bin çocuk muayene ediliyor. Bence asıl önemli olan da yoksul insanların gönlüne girebilmek.

Afrika coğrafi olarak da tehlikeleri olan bir yer. Başınızdan tehlikeli olaylar geçti mi?

Geçmişte keşif amaçlı buraya gelen batılı devletler, gördükleri bu zenginlikleri elde etmek için sömürgeciliği başlatıp halkı köleleştirdiler. Karşılarına ne çıkarsa yağmalayıp götürdüler. Sadece kağıt üzerinde buradaki devletlere bağımsızlıklarını verip gittiler. Aslında gitti görünüp gitmediler. İç savaş ve terör çıkararak burdaki ülkeleri kendilerine bağımlı hale getirdiler. Yaptıkları bu zulmü kimse görmesin ve rahat rahat sömürüye devam edebilsinler diye de Afrika’yı kötü gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar. Kötülük Afrika’ya özgü değil dünyanın en güvenli ülkelerinde bile güvende değiliz. Çok şükür henüz tehlikeli bir olayla karşılaşmadım. Karşılaştığım tek şey Afrika’nın bizden saklanan harikulade güzel insanları ve her tarafından zenginlik fışkıran muazzam doğası.

Benimkisi
olsa olsa delilik
Bir keresinde "İnsan çölde çok uzun süre yalnız kalınca ya derviş oluyor ya da kafayı yiyor" demiştiniz. Bütün bu yaşadıklarınız derviş olmak için mi?

Hayır, derviş olabilmek öyle kolay değil. Sadece çölde uzun süre yalnız yolculuk yapınca kendinizle ve çölün sert koşullarıyla yaptığınız kavgada bir eşiğe geliyorsunuz. O eşik ya deliliktir ya da dervişliğe giden yolun başlangıcıdır. Benimkisi olsa olsa deliliktir. Kafama huni yerine hayallerimi takmış, diyar diyar dolaşan bir meczup olabilirim ancak.


Korku dolu kafada
hayallere yer yok
Kimsenin cesaret edemediği bir yolculuktasınız. Korkularınız hiç olmadı mı?

Korkmuyorum. Çünkü korkularla dolu bir kafada hayallere yer yok. Eğer korkarsam yolculuğa devam edemem.

Belgeseli nasıl çekiyorsunuz? O ekipmanları nasıl taşıyorsunuz?

Yanımdaki bütün ekipmanları bisikletimdeki çantalarda taşıyorum. Özellikle koca koca kameralar almadım. Ekipmanlarım küçük ve insanları ürkütmüyor.

Dünyanın en büyük çölü Sahra'yı geçtiniz. Sizin çöl tanımınız değişti mi? Nasıl bakıyorsunuz?

Bu benim ilk çöl yolculuğum değil. Geçtiğimiz yıllarda yine Sahra Çölü’nde iki deveyle bir haftalık yolculuğa çıkmıştım. O zaman da kum fırtınasına yakalanmış, çöldeki sıcak ve soğuk hava değişimlerinde hastalanıp geri dönmüştüm. Bu defaki yolculuğum bisikletleydi ve 42 gün sürdü. Ne kadar zor bir yolculuk olduğunu çölü geçtiğimde kendi kendime söylediğim şu cümleden anlayabilirsiniz: ‘’Bir daha çöle gidiyorum dersem eşeği çöle göndersinler ve eşek çölden dönünceye kadar dövsünler beni’’Tabii bu hissiyat o andı. Şu an Gambiya’da yemyeşil bir doğadayım. Bazen çölü özlemiyorum dersem yalan söylemiş olurum.


#Afrika
7 yıl önce
default-profile-img