|

Hınzır bir ozan

Çağdaş Amerikan Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden Spencer Holst Kedilerin Dili’nde cambaz bir hikayeci, dahi bir masalcı, tuhaf bir mizahçı, klişelere yeni soluk getiren bir ozan olduğunu ispatlıyor. Kedilerin Dili hınzır bir metin olarak karşımıza çıkıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 20/06/2017 Salı
Güncelleme: 08:09 - 20/06/2017 Salı
Yeni Şafak
Hınzır bir ozan
Hınzır bir ozan
ALİ EYİ

Son beş senedir Dedalus diye bir yayınevi var vasat ve vasat üstü okurun radarında. Her yaptığıyla/yayımladığıyla okuru sevindirmeyi, şaşırtmayı veya meraklandırmayı başarıyor Dedalus. Hiç duyulmamış yazar ve kitapları bize duyurması, onlarca farklı dilden yaptığı çeviriler, ‘bu niye uzun süredir yayımlanmıyordu ki acaba’ dediğimiz kitapları yayımlaması, yerli ve yabancı öyküye önem vermesi ve daha nesi ve nesi... Hâsılı, edebiyat delisi bir yayın yönetmeninin parası ve gücü olmadan da parası ve gücü olanlardan daha kaliteli işler yapabileceğinin ispatıdır Dedalus. Türk yayıncılığı için önemli, sıkı, ve yeni bir sayfadır.

Dost Kitabevi tarafından 2000 yılında yayımlanan ve daha sonra bir daha ortalarda gözükmeyen Kedilerin Dili, Dedalus Kitap tarafından yeni bir çeviriyle, Abdullah Başaran’ın çevirisiyle yeniden yayımlandı. Kapak tasarımı Dedalus’taki diğer tasarımları ile tanıdığımız –yani en azından benim bu yolla tanıdığım- Sancar Dalman’a ait olan kitap 120 sayfa. Dedalus’un öykü serisinin de 46. kitabı.

DAHİ BİR MASALCI

Spencer Holst, Çağdaş Amerikan Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden. 1926’da doğmuş, 2001’de göçmüş bir adam. Bir meddah. Yeraltı edebiyatçısı. New York’lu. Cambaz bir hikayeci. Dahi bir masalcı, tuhaf bir mizahçı, klişelere yeni soluk getiren bir ozan. Kitabın arkasından aktarırsak eğer: “Spencer Holst, Kurt Vonnegut, ve Donald Barthelme ile Amerika’nın yaşayan edebiyatının sacayaklarından, onun kubbesini ayakta tutan direklerinden. Bunlardan daha önemlisi biz onu çok seviyoruz. Holst, Dedalus’un mutlu sonla biten ve uzun yıllar süren bir rüyası. Mutluyuz.”

Francine Prose, Holst’u şöyle anlatıyor, ne de güzel anlatıyor: “Bu öyküler birer klasik (ya da öyle olmalı); sadece olağanüstü değiller, eşi benzeri de yok bunların. Nükteli, sihirli, son derece hayreti mucip bir sürü de tezatla dolu olan Spencer Holst’un öyküleri, hikâye anlatımının imkânlarına dair neyi bildiğimizi düşünüyorsak, bunu yeniden elekten geçirmemizi zorluyor.”

Hınzır bir metin Kedilerin Dili. Evet, doğru kelime sanırım hınzır. Hareketli, yerinde duramayan öyküler, tezatlar, ters köşeler, sürprizler, beklenmedik aparkatlar hatta. Koca koca gülümsemeler hatta bir iki kez de patlamasın diye zorlanmış kahkahalar eşliğinde uzun süren tramvay yolculuklarımda okudum Kedilerin Dili’ni. New York’ta yazılmış bir metni Topkapı – Habipler tramvayında okumuştum. Bu kitaba yakışan da tam olarak buydu işte!

Birer sayfalık hatta yarım sayfalık öyküler de var kitapta sekizer onar sayfalık öyküler de. Ama hepsinin ortak özelliği zekâ dolu bir kalemden çıkmış olmaları ve dolayısıyla okurdan da bu zekâya denk bir dikkat bekliyor olmaları.

Şahsen en sevdiğim öykü kitabın başlangıç öyküsü “Hikâyeci Zebra” oldu. Şöyle başlıyor öykü: “Evvel zaman içinde kendisini aslan sanan bir Siyam kedisi varmış ve zebraca konuşurmuş öyle ileri geri.” Bu cümleyi okudum ve durdum. Bir daha okudum. Sonra bir daha. Daha ilk cümleden herhangi bir metin okumadığım belli olmuştu. Kendimi hazırlamalıydım, başka türlü bir kitap vardı elimde, bitişi de başka türlü oldu.

64 BAŞLANGIÇ

“Hayal Gücünün Lezzetleri: 64 Başlangıç” ismini taşıyor kitabın son bölümü. Daha önce Türkçede yayımlanmamış bir metin, kitabın sonuna eklenmiş, iyi de olmuş. Yarım bırakılmış öykü girişleri. Bazıları bir cümle bazıları ise paragraf. Bitirilmemiş ya da bitirilememiş öyküler. Öykü yazmaya niyetli, denemiş ya da deneyecek okurlar için oldukça tahrik edici metinler! Birkaç örnek:

“ ‘Senin yazdığını sandığım için sana bir şey söylemekten çekiniyordum.’ Konuşan, adamın ilham perisiydi.”

“Rakunları öldüren kana susamış papağan Hollandaca konuşuyordu.”

“Cellât geri döndü ve asmaya hazırlandığı mahkûmu vurdu, daha sonra da kendisini astı.”

“İnsanların çoğunlukla çıplak ayakla dolaştığı bir ülkede ayakkabıcı olmak bir sanattır.”

Çevirmen Abdullah Başaran’ın ilk kitap çevirisi. Ve oldukça iyi bir iş çıkardığı su götürmez bir gerçek. Hali hazırda Amerika’da doktora öğrencisi olan Başaran, Ankara’da İlahiyat eğitimi almış ve bir dönem Mehmet Fatih Kutan’la beraber Müfredat dergisini çıkarmış. Düzenli olarak Post Öykü’de makaleleri yayımlanan Başaran, tebriki hak eden bir çeviriye imza atmış. Çünkü tam da olması gerektiği gibi bir çeviri bu. Katır kutur bir Türkçe de yok ağdalı bir Türkçe de. Yormuyor okuru da metni de. Pek kıymetli Spencer Holst Beyefendi görse idi bu çeviriyi -ve pek tabii ki Türkçe de biliyor olsa idi- Abdullah Başaran’ın sırtını sıvazlayarak “Aferin evlat!” demesi işten bile değildi!

Kitabın üst başlığı “Zebraların Hikâyecisi – 1” ismini taşıyor. Yani bu demek oluyor ki Dedalus, bir Holst külliyatı yapacak. Yapmalı da zaten, yakışır! İnşallah ellerini çabuk tutarlar ve biz dört gözle bekleyen okurlara daha fazla acı çektirmezler. Burada kime baskı yapmak gerekir bilmiyorum. Yayın Yönetmeni Sedat Demir’e mi yoksa çevirmen Abdullah Başaran’a mı? Her ikisi de bu çağrıya kulak versin ve biz okurları sinirlendirmesinler. Kızgın bir okur topluluğu çok kötü şeyler yapabilir. Ve tabii ki hayır bu bir tehdit değil!


• • •

Kedilerin Dili

Spencer Holst

Çeviri: Abdullah Başaran

Dedalus Kitap

2017

120 sayfa

#Hınzır
#Ozan
#​Çağdaş Amerikan Edebiyatı
7 yıl önce
default-profile-img