|

İmparatorluk ve çevirinin siyasal yüzü

Kitap Yayınları arasından çıkan Dimitri Gutas’ın ustalık eseri Yunanca Düşünce Arapça Kültür, Yunanî düşünce birikiminin Arapçaya intikali sürecini inceliyor. Okur, Gutas’ın rehberliğinde 200 yıllık bir tarihsel sosyoloji keşfine çıkıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 14/12/2016 Çarşamba
Güncelleme: 21:36 - 13/12/2016 Salı
Yeni Şafak
SABRİ AKGÖNÜL


Yıl: Hıristiyan takvimine göre 529. Bizans İmparatoru Justinianus yeni şekillenen Halkedoncu Hıristiyan Ortodoksiye sadakatini ifâ ederek Platon'un Akademia'sını kapatır. Eski filozof parlaklığını kaybeden ve uzun zamandır felsefe öğretmenliği ile idare eden Akademia'daki Yunanî düşüncenin muhafızları kapı dışarı edilir. Bu felsefe öğretmenleri kendilerine yeni diyarlar bulmak zorunda idiler; Bizans'ın doğu ucunda (Süryânî ve Nastûrîlerin yaşadığı bugünkü Güneydoğu Anadolu'ya) ve Sâsânî İmparatorluğunun birkaç bölgesinde bulunan okullara dâhil oldular. Beraberinde getirdikleri Yunanca külliyatın bir kısmını Süryanice, Ermenice ve Pehlevice'ye aktardılar. Bu okullar birbirinden kopuk kültü ve siyaset havzalarında bulunduklarından aralarında bir iletişim kurulmamıştı. Din-i İslâm'ın yeryüzünü teşrifinden bir süre sonra İslâm orduları Hindistan, İran, Mezopotamya, Suriye-Filistin ve Mısır'ı siyasî-idarî-iktisadî bir hatda birleştirdiklerinde Yunanî düşünce kendisine yeşerecek yeni bir dil ve yeni bir siyasal birim buldu: Arapça ve Abbâsî İmparatorluğu.



EMEVİ DÖNEMİNDE YUNANCA ÇEVİRİ


Dimitri Gutas'ın tarihsel sosyolojinin yöntemlerini ve bilgi üretme prosedürlerini ampirik verilerle ustalıkla harmanladığı Yunanca Düşünce Arapça Kültür isimli kitabı, Yunanî düşünce birikiminin Arapçaya intikali sürecini inceliyor, ki bu intikal 200 yıl gibi uzun bir sefere sahiptir. H. 2-4 / M. 8-10 yüzyılları arasındaki “çeviri hareketi” hakkında yapılan akademik çalışmalar [ki, bu çalışmalar “hareket” kavramını kullanmazlar] çeviri olgusunu 'kim', 'ne', 'ne zaman' soruları eşliğinde incelerler, çeviri olgusunun arkasında yatan siyasal-toplumsal sebepleri es geçerler. Dönemin muktedirlerinin ideolojik eğilimlerini araştırma konusu yapmazlar ve bize alalâde bir bibliyografik malzeme sunarlar. Bu malzemeyi teorik ve kavramsal bir soruştura çerçevesinde ele almadıklarından ötürü, aslında sadece bir geçmiş zaman hikâyesi anlatırlar.



Ama Gutas Yunanca-Arapça çeviri hareketini incelerken bu hareketi “tarihsel ve toplumsal bir fenomen olarak anlama ve açıklama çabası” içerisindedir. Bu çeviri hareketini gerekli ve verimli kılan bilgi-iktidar ilişkilerini, Abbâsî İmparatorluğunun siyasal, toplumsal, ideolojik koşulları ışığında değerlendirir. Abbâsî İmparatorluğunun her Emirinin farklı ideolojik hedeflerine ve ihtiyaçlarına uygun işlevler gören bu çeviri hareketini incelerken Gutas'ın peşinde olduğu bir soru sıfatı vardır: Niçin. Niçin çeviriler imparatorlar ve bürokratlar tarafından sahiplenildi? Niçin çevirilere ihtiyaç duyuldu? Niçin bazı metinler yekdiğerine öncelendi? Çevrilen metinlerin muhtevası hangi ideolojik ve toplumsal ihtiyaca cevap verdi?



Emevîler döneminde de Farsçadan ve Yunancadan bazı eserler tercüme edilmişti; ama bunlar plansızdı ve idarî düzenleme işine yarayabilecek teknik metinlerdi. Bu çevirileri yapısı ve işlevi itibariyle çeviri faaliyeti olarak tanımlıyorum. Ama Abbâsîler tarafından tasarlanan ve pratiğe geçirilen olguyu çeviri faaliyeti olarak değil, çeviri hareketi olarak anlaşılmalıdır. Zira bu tasarı ve pratik (i) İmparatorluk projesi idi, (ii) kamusal ve özel çok büyük fonlarla desteklenen bir hareket idi, (iii) katı dilbilimsel kesinliğe ve özenli akademik metodolojiye sahip sürekli bir program idi (iv) erken Abbâsî toplumunun belirli bir toplumsal tavrını ve genel kültürünü yansıtıyor idi.



İki bölümden oluşan kitabın “Çeviri ve İmparatorluk” adlı birinci bölümü çeviri hareketini hazırlayan siyasal ve toplumsal koşulları ile Abbâsî halifelerinin bu konudaki stratejik hedeflerini incelemektedir.



Böylesi bir çeviri hareketini başlatan şeyi anlamak için Gutas öncelikle Abbâsîlerin iktidara geldikleri ortamı ve hükümet ettikleri farklı çıkar gruplarını, bilhassa İranlı unsurları, tahlil eder. Devlet kademelerinde yer alan İranlı unsurların Müslüman olmalarına rağmen Sâsânî kültürünü devam ettiriyorlardı. Üstelik Müslüman gruplar sayıca azınlıkta idiler, çoğunluk hâlâ Zerdüştçü ve Manici inançlara tâbi idi. Gutas, Abbâsîlerin bu çıkar gruplarını siyasî egemenliği altında tutmak için Babillilerden Sâsânîlere kadar Irak ve İran'daki eski imparatorlukların meşru vârisi olduklarını ispat etme ihtiyaçlarından bahseder. Bu ihtiyaca binaen geliştirilen siyaset ikili bir yapıya dayanıyordu: Zerdüştçü Sâsânî imparatorluk ideolojisi ve siyasî astroloji.



Zerdüştçü Sâsânî imparatorluk ideolojisi; bütün bilimlerin Zerdüşt'ün kutsal kitabı Avesta'dan türediğini, Büyük İskender'in İran'ı ele geçirmesinden sonra bu kitabın içerisindeki bilgileri Yunanca'ya çevirtip aslını yaktığını ve dolayısıyla bu dildeki tüm bilgilerin Avesta'ya ait olduğunu iddia eder. Bundan ötürü Sâsânî imparatorları, bütün Yunanca metinleri Pehlevîce'ye [Eski Farsça] çevirme işini vazife bellemişlerdi. Gutas bu farklı çıkar grupları üzerindeki iktidarlarını meşrulaştırmak için Abbâsîlerin mezkûr imparatorluk ideolojisini benimseyip çeviri hareketini başlattığını savunur.



Klasik dünyada, Kılıç ve Adalet ile yer-yüzünde hükümferma olabilirsiniz ama hükmünüzün daim ve kabul edilebilir olması için gök-


yüzünün sizi işaret etmesi lazım. Başka bir ifadeyle, Abbâsîler yıldız ve gezegenlere talihin kendilerinden yana döndüğünü ve Abbâsî hanedanının Sâsânîlerin meşru mirasçısı olduğunu “söylettiklerinde” siyasî astroloji kozunu ele geçirirler. Gutas o dönem tercüme edilen astroloji metinlerinin Mansûr'un politikaları için güçlü bir araç olduğunu gösterir. Sonraki kısımlarda Mehdî'nin ve akabinde tahta geçen Me'mûn'un kendi iktidarlarına yönelik siyasî ve entelektüel tehditlerle mücadele etmek için hangi metinlerin hangi maksat mucibince tercüme ettirildiğini uzun uzun izah eder Gutas.



ENTELEKTÜEL ALANIN OLUŞUMU


Kitabın “Çeviri ve Toplum” başlıklı ikinci bölümünde ise Gutas, yukarıda zikredilen iki sebebin de ortadan kalktığını ama çevirilerin devam ettiğini anlatır. Gerekçe olarak da erken dönem Abbâsî toplumunun ihtiyaçlarını ve elde edilen pratik bilgilerin sıhhatini test eden çalışmaları, bilginin kendi iç yapısındaki birikimsel ilerlemeyi gösterir. Bu bölümde uygulamalı bilginin ihtiyaç duyduğu metinlerin tercüme edildiğini anlatan Gutas İmparatorluğun meslekî eğitim ihtiyacından da bahseder. Özellikle kâtiplerin, hukukçuların, mühendislerin, iktisatçıların ve tabiplerin görevlerini yapabilmek için öğrenmeleri gereken konular göz önünde bulundurularak çeviri hareketinin seyrine yön verilmiştir. Bu bölümde tercüme edilen bilgilere yapılan katkıları ve dahi bu bilgilerin tashihini yapan Arapça te'lif metinleri de hızlıca incelemeyi ihmal etmez yazar. Son olarak, çevirileri destekleyen patronaj gruplar (Abbâsî halifeleri ve emirleri, saray erkânı, devlet memurları, komutanlar, âlimler, müderrisler, tüccarlar, çevirmen aileler), tercüme edilen metinlerin çeviri bütünlükleri, teknik terminolojinin oluşumu ve filolojik ayrıntılar fevkâlade güçlü bir kavrayışla ele alınmaktadır.







• • •


Yunanca Düşünce Arapça Kültür


Dimitri Gutas


Çev.: Lütfü Şimşek


Kitap Yayınevi


2016


240 sayfa



#Dimitri Gutas
#Lütfü Şimşek
#Zerdüştçü Sâsânî
7 yıl önce