|

İrlanda’dan acı öykü

Peş peşe kötü olaylar yaşayan üç kardeşin kaçış öyküsüne odaklanan Marita Conlon Mc-Kenna imzalı “Açlığın Çocukları” İrlanda’da yaşanan ‘Büyük Açlık’ dramını da hatırlatıyor. Kitap, kısa sürede İrlanda’nın en çok ilgi gören çalışmaları arasında yerini aldı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/12/2017 Çarşamba
Güncelleme: 06:23 - 13/12/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
MUSTAFA YILDIZ

Bazı acılar hepimizi ilgilendirir. Doğal afet, salgın hastalık, kıtlık yahut savaş; sebebi ne olursa olsun, sonuçta etkilenen masum insanların varlığı hepimizi sarsar. Bunları millî bir felaket olarak algılamak ve sınırlamak insan tabiatıyla taban tabana zıttır.

1845 yılında İrlanda’da yaşanan “Büyük Açlık” (Gorta Mór) hadisesi de böylesi bir acıdır işte. Bir milyon insanın hayatını kaybettiği, felaketten kaçan iki milyondan fazla insanın oluşturduğu göç dalgasının Amerika’ya kadar ulaştığı dehşet verici bir acı… Aradan geçen onca zamana rağmen İrlandalılar bu olayı unutamıyor. Zaten unutmaları da mümkün değil!

Tesiri bulunduğu coğrafyayı çoktan aşmış bu insanlık dramı; Eily, Michael ve Peggy isimli üç kardeşin hikâyesiyle yeniden hayat buldu. İrlanda’nın en sevilen çocuk ve gençlik kitapları yazarlarından Marita Conlon Mc-Kenna’nın kaleme aldığı Açlığın Çocukları – Alıçlar Altında (Children of The Famine - Under The Hawthorn Tree), İrlanda’da iki yüz binden fazla sattı ve toplam 12 dile çevrildi. Önemli bir tarihi olayı mercek altına alan bu kıymetli eserin Türkçe çevirisi ise Genç Okur Yayınları tarafından geçtiğimiz günlerde basıldı.

HAYATTA KALMA MÜCADELESİ

Hikâyenin kahramanı olan üç kardeş, önce babalarından sonra da annelerinden haber alamayınca, düşkünler evine gönderilmek üzere evlerinden çıkarılırlar. Küçük yaşta olmalarına rağmen düşkünler evinin bir çeşit ölüm yuvası olduğunu onlar da bilmektedir. Bilinçli, hazin bir sona razı gelmektense; belirsiz, küçük bir umudun peşinden koşmayı tercih eden Eily, Michael ve Peggy; düşkünler evi kafilesinden kaçmayı başarırlar. Sarıldıkları küçük umut ise annelerinin anılarından dinledikleri büyük teyzelerini bulmaktır.

Yol boyunca onları karşılayan şey daha fazla acı, açlık, hastalık ve ölümden başkası olmayacaktır. Yanlarındaki sınırlı miktarda yiyecek, su ve ilaçla yola devam ederken talihsizliklerden başlarını kaldıramayacaklardır. Kimseye görünmeden tamamlamak zorunda oldukları yolculukları boyunca akıl almaz manzaralara tanıklık edeceklerdir. Ancak onlar, birbirlerine sımsıkı sarılarak hayatta kalma mücadelesini hiç bırakmayacaklardır.


Heyecanın ve belirsizliğin baştan sona hiç azalmadığı hikâye, İrlanda’nın içinde bulunduğu durumu da canlı bir şekilde resmediyor. Bu resme bakarken duygulanmamak mümkün değil!

Açlığın, tehlikenin ve yaşam mücadelesinin asla yıldırmadığı bu üç kardeşin hikâyesi okurları derinden etkileyecektir. Onların umudu ve birbirlerine olan sevgisi okurları da kuşatacaktır.

ABDÜLMECİD HAN VE BÜYÜK AÇLIK

Romanda yer almasa da bu hadisenin bizim tarihimizde de anlamlı bir yeri var. Felaketi İrlandalı doktoru Joseph’ten öğrenen ve üzerinde büyük bir sorumluluk hisseden merhum Sultan Abdülmecid Han, Osmanlı’nın içinde bulunduğu zor şartlara rağmen İrlanda halkına yardım göndermeyi ihmal etmemiştir. İngiltere Kraliçesi Victoria’nın olumsuz tutumlarına ve engelleme girişimlerine rağmen “Bizim orada ne işimiz var!” demeden bütün şartları zorlamıştır. Çünkü dediğimiz gibi, bazı acılar hepimizi ilgilendirir.

#İrlanda
#Edebiyat
#Açlığın Çocukları
6 yıl önce
default-profile-img