|

İstanbul’un çilesini karikatürlere sor

İstanbul’a verilen belediyecilik hizmetlerinin son 100 yılını karikatürler üzerinden okumaya ne dersiniz? Bir zamanlar İstanbul’un en önemli sorunları olan susuzluk ve çöpler bugün tarih olsa da ulaşım konusunda yaşanan sıkıntılar evrim geçirerek günümüzde de devam ediyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/12/2017 الأحد
Güncelleme: 23:57 - 9/12/2017 السبت
Yeni Şafak
Belediyecilik hizmetlerinin 100 yıllık hikayesi:
Belediyecilik hizmetlerinin 100 yıllık hikayesi:

Yaşadığımız şehrin hikayesini dinlemek için yüz yıl öncesine doğru bir yolculuk yapıyoruz. İstanbul’a yeni yeni tramvayların geldiği, Galata Köprüsü’nden geçen yayalardan para alındığı, yağmur yağınca hamalların insanları suların üzerinden küfelerle taşıdığı yıllara…


Geçtiğimiz günler Zeytinburnu Belediyesi tarafından okurla buluşturulan “Bize Belediye Baksın” kitabı belediyecilik tarihimizin yüz yılını karikatürler eşliğinde anlatıyor. Şefik Memiş tarafından hazırlanan kitabı okurken zaman zaman kahkahalarınıza engel olamıyorsunuz. Ulaşımdan, şehir temizliğine, yapılan yatırımlardan, alınan vergilere kadar belediyelerin yaptığı hizmetler her dönemde mizaha malzeme olmuş. Sonuç:İstanbul’la ilgili şikayetler hiç değişmemiş. Şefik Memiş kitabı hazırlarken İstanbul’un sorunuyla ilgili karikatürleri konularına göre tasnif etmiş ve ortaya şöyle bir tablo çıkmış: Karikatürlerin ele aldığı belediye hizmetleri ve şehir sorunları, tramvaydan tiyatroya, çamurdan elektrik lambasına, çöpten yollardaki toza, susuzluktan ulaşıma, yangından seyyar satıcıya, dilenciden imara kadar bir çok konuyu kapsıyor.


SANA KAMYONDAN OTOBÜS YAPTIM

İstanbul’la ilgili bugün en çok şikayet edilen konuların başında ulaşım sorunu geliyor. Ulaşım sorunu üzerine 100 yıldır çizilen kariktürlere bir bakalım o zaman: İlk mizah gazetesi Diyojen’de yayınlanan belediye ile alakalı ilk karikatür tramvaya ait. Son teknololoji aracı olan tramvaya İstanbulluların alışması hiç kolay olmamış. Öyle ki tramvayın sesini her duyduğunda İstanbul halkı sokaklara fırlayıp tramvayın geçişini izlermiş. Oluşan izdihamda tramvaya yol açmak ise yine vardacıya düşermiş. Tramvaya alışan halk daha sonra ise tramvayın kalabalığından şikayet etmeye başlamış. Bu sefer de kalabalığından dolayı karikatürlere konu olan tramvaylar gibi otobüsler de aynı gerekçeyle gündeme gelmiş. Öğrendiğimize göre 2. Dünya Savaşı yıllarında hizmet veren Renault marka otobüslerin yedek parçaları bulunmadığı için çalışamaması gündeme gelmiş. Sonrasında ise halk kamyonlardan otobüslere ödnüştürülen araçlarla taşınmaya başlamış.Otobüslerin imajı ise halkın gözünde hiçbir zaman değişmemiş: Kalabalıktır, vaktinde gelmez ve güzergahı sürekli değişir.


SADAKA VERMEDEN BİNME

Taksim'deki Tünel bilindiği gibi İstanbul’un ilk yer altı toplu taşıma sistemidir. Ancak özellikle 2. Dünya Savaşı’na denk gelen yokluk yıllarında halatların yurt dışından ithal edilememesi yüzünden tramvayımız tehlike arzetmektedir. Karikürlere sıkça kolu olan bu duruma gönderme yapan usta çizerler halka sadaka vermeden Tünel güzergahını kullanmamalarını salık vermektedir.

İstanbul’un en işlek bölgesinde yer alan Galata Köprüsü’nden geçen yayalardan para alındığını biliyor muydunuz? Kitaptan öğrendiğimize göre Babıali’den Beyoğlu’na ve diğer gözde mekanlara geçiş için kullanılan Galata Köprüsü’nün Eminönü tarafında kulübeler varmış ve burada beyaz giysili görevliler yakalarına asılı kutulardan para alırmış. Bir nevi Deli Dumrul hikayesini hatırlatan bu durum karikatürlere de sık sık konu olmuş.


Yağmur yağdı haydi küfeye

Yağmurdan sonra yaşanan felaketlere günümüzde de şahit oluyoruz. Geçmişte ise yağmurdan sonra Beyoğlu, Galata ve Sultanahmet bölgeleri başta olmak üzere bir çok muhite girmek mümkün olmazmış. Ama en ünlüsü Kasımpaşa semti imiş. Kasımpaşa Meydanı yağmurdan sonra dolmaya başlayınca sokakta yeni bir meslek de doğmuş: Hamallar insanları su göletlerinden küfeyle taşımaya başlamış. Hatta geçici köprüler bile kuruluyormuş. Bir uçtan diğer uca atılan tahtalar üzerinde insanlar geçiyormuş. Ama bütün bunlar gizlice yapılırmış çünkü yakalanırlarsa belediye memurları vergi alıyormuş. Tabi bu durum da yine karikatürlere sık sık konu olmuş.


İstanbul ne çektiyse susuzluktan çekti

* Kara sineklerle mücadele, çöpler ve açıkta satılan gıdalar… İstanbul şehir hayatıyla ilgili üretilen karikatürlerin dikkat çektiği üç sorun. Özellikle dünyada büyük kolera salgınından sonra açıkta gıda satılmasıyla müdahale eden 1910’lu yılların şehremini Cemil Topuzlu karikatürlere sık sık konu olmuştur. Su ve kanalizasyonla ilgili karikatürlerde ise ‘temizlik’ konusu dikkat çekiyor. Özellikle kurak geçen yaz aylarında susuzlukla ilgili karikatürler her dönem öne çıkmış.


Sokak lambalarını kim yaksın

* Karikatürlere konu olan bir başka mesele ise yanmayan sokak lambaları ve denize dökülen çöpler. Eskiden sokak lambalarıyla ilgili iki büyük sorun varmış biri gaz diğeri ise bu lambaları yakacak görevli. Çünkü o zamanlar sokak lambalarında gaz kullanılırmış ve bir görevli akşam bu lambaları yakar sabah ise söndürürmüş. Gazın bulunması kadar bu görevlilerin de eksiksiz görevlerini yerine getirmeleri zor olunca sık sık karikatürlere malzeme çıkarmış. Bir diğer mizah konusu ise toplanmayan çöpler ve kirli sokaklar. Menderes dönemine kadar İstanbul’da çöplerin ancak bir kısmının toplandığını ve bu toplanan çöplerin de Marmara Denizi’ne atıldığın şaşkınlıkla öğreniyoruz. Bir ara çöplerin yakılması gündeme gelmiş ancak 1940'lı yıllarda Edirnekapı ve Mecidiyeköy’de yapılan çöp yakma binaları pek de işe yaramamış.

#Karikatür
#İstanbul
#Osmanlı Devleti
#Cumhuriyet
٪d سنوات قبل