|

İyi film diye buna denir

Mustafa Kara’nın yazıp yönettiği Kalandar Soğuğu, sıradanmış gibi gözüken bir dizi olayın ardındaki ‘büyük arayışı’ özgün bir dille anlatıyor. Film, biçimsel özelliklerinin yanı sıra derinlikli hikâye ve senaryosuyla son yılların en iyi Türk filmi olarak anılmayı fazlasıyla hak ediyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 18/09/2016 Pazar
Güncelleme: 21:35 - 17/09/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Son yıllarda 'iyi yerli film' seyredemediğimizi bu sayfada da dile getirmiştim. Pek çok sinema yazarının da ifade ettiği gibi teknik alanda önemli bir mesafe kateden Türk sineması ne yazık ki hikâye ve senaryoda geriledi, bu gerileme özgün filmlerin sayısında ciddi bir azalmaya sebep oldu. Bir yanda pahalı yapımların yapay dünyası, diğer yanda bağımsız ya da festival filmi adı altında çekilen ancak Avrupa sinemasının üçüncü sınıf, kötü kopyaları diyebileceğimiz filmler, yapıyı içeriden çürüterek sinemamıza zarar verdi, vermeye devam ediyor. Hiçbir estetik/sanatsal kaygı taşımayan kaba güldürüleri de katarsak, tablo daha da karamsar bir hal alıyor. Biçim ve hikâyeleriyle özgün, nitelikli, yerel yapımlara ihtiyaç duyduğumuz büyük bir gerçek. Bu hafta vizyona giren Kalan Soğuğu, tam da bu özelliklerle anacağımız, hemen her açıdan son derece güçlü bir sinema örneği olarak dikkat çekiyor. Yönetmenliğini Mustafa Kara'nın yaptığı filmin başrollerini Haydar Şişman, Nuray Yeşilaraz, Hanife Kara (yönetmenin annesi) ve


İbrahim Kuvvet paylaşıyor.







Kalandar Soğuğu, Karadeniz'in bir dağ köyünde yaşayan Mehmet ve ailesinin 'sıradan gözüken' hikâyesini anlatıyor. Bir taraftan günübirlik işlerle ailesinin geçimini sağlamaya çalışan Mehmet, diğer taraftan da büyük umutlarla dağlarda maden rezervi arıyordur. Umutları tükenmeye yüz tutan Mehmet, eşiyle yaşadığı sorunların da etkisiyle Artvin'de yapılacak boğa güreşlerine katılmaya karar verir. Takip eden olaylar ve bazı sürprizler, Mehmet'i çok boyutlu arayışını taçlandıracak bir sona doğru götürür.



BU TOPRAĞIN HİKÂYESİ


Film yalnızca teknik özellikleriyle değil, hikâye ve bu hikâyenin yaslandığı temel çıkış noktasıyla da özgün bir yapım. Günübirlik olaylar dizisinin arkasından yükselen çok boyutlu arayış ve insanın tabiatla ilişkisine dair derinlikli göndermelerde bulunan Kalandar Soğuğu, Doğu'nun kadim iyimserliğine yapılan güçlü vurgularla etkileyici bir boyut yakalıyor. Biçimsel olarak çıtasını çok yüksekte tutmayı başaran film, bu topraklara ait yerel bakışı ve 'içeriden' yorumuyla son yıllarda çekilen 'Avrupai' filmlerden ayrılıyor. Umut, inanç gibi evrensel olguların yanı sıra geleneksel Anadolu aile yapısı, karı-koca ilişkileri ve manevi duyarlılıklarıyla da bu toprağa ait bir yapım olduğunu fazlasıyla gösteriyor.







Estetikte zirve


Yönetmen, hikâye ve diyaloglarıyla insan-doğa ilişkisini derinlemesine yansıtırken bireyin toplumdaki yerine dair de esaslı yorumlar yapıyor. Bir yandan ana karakterin kendi içsel yolculuğunu başarıyla ele alırken, diğer yandan kahramanların kendi aralarındaki bağları etkileyici bir biçimde tartışmayı başarıyor. Tekniği adına söylenebilecek çok şey var. Film görüntü yönetiminde eşine az rastlanır bir başarı yakalanmış. Karadeniz'in doğal güzellikleri tüm ihtişamıyla kendisini gösterirken, karakterlerin tabiatla ilişkilerini yansıtan sahneler de usta işi. Işık, ses ve mekân kullanımındaki başarı, oyunculuklardaki doğallık ve hemen her aşaması özenle düşünülmüş diğer teknik özellikleriyle kusursuz bir atmosfer oluşturulmuş.







YILIN EN İYİ YERLİ FİLMİ


Kalandar Soğuğu, hiç kuşkusuz 2016 yılının en iyi yerli yapımı. Filme 5 yılını veren yönetmen Mustafa Kara da, başarılı ekibi de, yurt içi ve yurt dışında aldıkları 10'u aşkın büyük ödülü ziyadesiyle hak ediyor. Kanaatimce Kalandar Soğuğu'nu uzun yıllar 'en iyiler' listesinde görmeye devam edeceğiz.


#Kalandar Soğuğu
#Mustafa Kara
8 yıl önce